Son yıllarda Güney Çin Denizi sorununda tırmanan gerilim uluslararası toplum tarafından ilgiyle takip edilmektedir. Filipinler’in Güney Çin Denizi konusunda Çin’e karşı sözde “Tahkim Davası” açması ve birkaç ülkenin bu meseleyi kötü niyetle abartarak spekülatif şekilde gergin bir atmosfer yaratmasının, Güney Çin Denizi üzerinde Filipinler’in tahakküm oluşturma çabasını değerlendirerek bugünlerde açıklanacak tahkim sonucu karşısında Çin’in tutumunu etkilemeyi amaçladığı görülmüştür.

Çin, net ve ilkesel bir duruş sergileyerek Güney Çin Denizi tahkim davasına katılmayacağını ve sonucunu kabul etmediğini belirtmiştir. Bu sebeple Türk kamuoyu ile Güney Çin Denizi sorununun kısa tarihçesini, Filipinler’in şikayetinin gerçek niyetini ve Çin hükümetinin ilgili politikalarını paylaşmak istiyorum.

1. GÜNEY ÇİN DENİZİ ADALARINDA EGEMENLİK ESKİ ÇAĞLARDAN BERİ ÇİN’ E AİTTİR.
Güney Çin Denizi, Çin ana karasının güneyinde, doğusunda Pasifik Okyanusu, batısında Hint Okyanusu ile bağlantılı, yaklaşık 3.5 milyon kilometrekare genişliğinde bir alanı kapsamaktadır. Güney Çin Denizi’nde Dongsha, Xisha, Zhongsha ve Nansha adaları bulunmaktadır. Güney Çin Denizi’ndeki bu adalar tarihten beri Çin topraklarıdır. Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetleri, 2000 yıldan fazla bir geçmişe dayanır. Nansha adalarını ilk keşfeden, isimlendiren, yönetim altına alan ve geliştiren Çin’dir. 2. Dünya Savaşı sırasında Nanshaadaları Japonya tarafından işgal edilmiştir. Savaş sonrasında “Kahire Deklarasyonu” ve “Potsdam Bildirisi” gibi uluslararası belgelere göre Çin, Nanshan adalarını geri almış, adalar üzerinde çeşitli askeri ve sivil tesisler kurarak yasal şekilde Güney Çin Denizi adaları üzerindeki egemenlik haklarını yeniden kazanmıştır. 1970’li yıllara kadar da Çin’in Güney Çin Denizi adalarındaki egemenlik hakkı uluslararası toplum tarafından tanınmıştır. Hiçbir ülkenin bu konuda itirazı olmadığı gibi çok sayıdaülke tarafından basılan resmi haritalarda Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik haklarının Çin’e ait olduğu açıkça belirtilmiştir.

2. GÜNEY ÇİN DENİZİ ANLAŞMAZLIĞININ NEDENLERİ
Bundan sonra, iki olay Güney Çin Denizi’ndeki huzuru bozdu ve 1970’li yılların başında Güney Çin Denizi anlaşmazlığının patlak vermesine sebep oldu.
Birincisi Birleşmiş Milletler’in alt kuruluşu olan Uzakdoğu Ekonomik Komisyonu tarafından yayınlanan “Araştırma Raporu” dur. Bu raporun içeriğinde Güney Çin Denizi’nde petrol ve doğalgaz rezervleri ile birlikte çok zengin maden kaynaklarının bulunduğu belirtilmiştir. İkincisi, Birleşmiş Milletler’in 3. Deniz Hukuku Toplantısı’nda uluslararası deniz hukuku sisteminde değişiklik yapılmasıyla ilgili tartışmaların başlatılmasıdır. Bu bağlamda Filipinler ve diğer Güney Çin Denizi’ne kıyısı olan ülkeler Güney Çin Denizi üzerindeki adalar için Çin’den toprak talebinde bulunmuş, Nansha adalarının büyük çoğunluğunu adım adım kuvvetle işgal etmiş, sonrasında işgale uğrayan adalarda asker konuşlandırmış ve böylece Güney Çin Denizi’nde egemenlik anlaşmazlığı sorunu ortaya çıkmıştır. Çin olayların en başından beri işgale uğrayan taraf olarak bu anlaşmazlığın mağduru olmuştur. Çin hükümeti yapılan ihlallerin hiçbirini tanımadığını ve kabul etmediğini belirtmiştir. 1982 yılında “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi”nin onaylanarak yürürlüğe girmesiyle Güney Çin Denizi’ne kıyı ülkelerin hepsi ulusal yasalarına ve hükümetlerinin beyanlarına göre münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı talepleriyle iddialarda bulunmuştur. Güney Çin Denizi’ne kıyısı bulunan bu ülkelerin aralarındaki münhasır ekonomik bölge ve denizcilik hak ve çıkarları taleplerinin birbiriyle çakışması sonucu Güney Çin Denizi üzerindeki anlaşmazlıklar daha karmaşık boyuta taşınmıştır. Buna rağmen Çin, barış, istikrar ve iyi komşuluk ilişkilerinin korunması amacıyla ülkelerin tarihsel gerçeklere saygı duyarak anlaşmazlığın uluslararası hukuka uygun şekilde müzakereler ve istişareler yoluyla çözülmesini savunmuştur. 1990’lı yıllardan itibaren ise Çin, anlaşmazlıkların rafa kaldırılarak ortak kalkınma sağlanması çağrısı yapmıştır. 2002 yılında Çin ile ASEAN ülkeleri arasında “Güney Çin Denizi’nde Tarafların Davranış Deklarasyonu” imzalanmıştır. Bu deklarasyonun içeriğinde esas olarak şu konular vardır:
Çin ve ASEAN ülkeleri Güney Çin Denizi’nde barış ve istikrarın korunması için kararlı olduğunu onaylamıştır, anlaşmazlığın tarafları (1982 “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi” de dahil olmak üzere) uluslararası hukuk kuralları ilkelerini kabul ederek ilgili egemen devletler arasında doğrudan dostane müzakereler yapılmasıyla toprak egemenliği ve yönetim anlaşmazlıklarını barışçı şekilde çözme ve kuvvet kullanmaya veya kuvvet kullanma tehdidine başvurmama taahhüdünde bulundular.

Daha sonrasında ilgili ülkeler Deklerasyon’u sürekli ihlal edip tek taraflı olarak Güney Çin Denizi’nin ihtilaflı açığında 1000’den fazla petrol kuyusu açtı ve yasadışı şekilde ele geçirilen Çin’in kayalıkları ve adalarında tesisler inşa etmeye ve asker konuşlandırmaya devam etti. Buna rağmen Çin büyük sükunet ve sabır göstererek karşı eylemde bulunmamıştır. Çin ve ASEAN ülkelerinin ortak çabalarıyla Güney Çin Denizi’ndeki durum genel olarak sabit kalmış, anlaşmazlıklar kontrol edilebilir seviyede tutulmuştur. Çin tarafların işbirliği ve kazan-kazan anlayışıyla Güney Çin Denizi’ni barış, dostluk ve işbirliği denizi haline getirmek için çaba göstermelerini bekliyor.

3. TAHKİM BAŞVURUSU ÇİN’E KARŞI SUİSTİMAL DAVASIDIR
“Ağaç dik durmak ister, rüzgar da durmaz”. 2009 yılının başında Filipin Meclisi’nin her iki kanadı Deniz Çizgisi Yasası’nı kabul ederek Çin’in Huangyan ve Nansha adalarının birçoğunu Filipinler topraklarına kattığını açıkça belirtmiştir. Halbuki Filipinler’in sınırını tespit eden 1898 yılındaki“ABD-İspanyol Paris Antlaşması”, 1900 yılındaki“ABD-İspanyol Washington Antlaşması” ve 1930 yılındaki“İngiltere-ABD Antlaşması” gibi uluslararası yasalar ile 1997 yılı öncesindeki Filipinler Anayasa’sında Nansha ve Huangyan adaları Filipinler toprakları içinde yer almamaktadır. 2011 yılında Filipinler hükümeti Güney Çin Denizi’nin adını da “Batı Filipin Denizi” olarak değiştirmeye karar vermiş ve 2012 yılında başkanlık kararnamesi ile bu kararı açıklamıştır. Aynı zamanda Filipinler tartışmalı sularda tek taraflı olarak petrol ve doğalgaz aramalarının geliştirilmesi, kayalıklar üzerinde Çin egemenlik işaretlerinin bombalanması, silah zoruyla Çinli balıkçıların gözaltına alınması, yasadışı olarak karaya oturan eski savaş gemilerinin kalıcı deniz tesislerine dönüştürülmesi gibi faaliyetlerde bulunmuştur. 22 Ocak 2013 tarihinde Filipinler hükümeti verdiği sözü ihlal ederek Çin’in bilgisi olmadan tek taraflı olarak Birleşmiş Milletler Deniz Mahkemesi’ne Çin’e karşı tahkim davası açmış, Çin’in Nansha adalarındaki egemenlik hakkını tahkim yoluyla inkar etme girişiminde bulunmuştur. Filipinler’in bu suistimal davası ile ilgili Çin Dışişleri Bakanlığı defalarca açıklama yaptı. Açıklamalarda Filipinler’in tahkim davasına sarılmasının asıl nedeninin denizegemenliği ve deniz sınırları başta olmak üzere ilgili diğer sorunlarla alakalı olduğu vurgulanarak, 2006 yılında “Birleşmiş Milletler Deniz Kanunu Sözleşmesi”nin 298. Maddesine göre Çin’in dışlama nitelikli beyanda (Deniz sınırları ve diğer sorunların sözleşme veya tahkim prosedürüne dahil olmaması) bulunmasını gözardı ettikleri belirtildi. Söz konusu açıklamada Çin tarafının bu karara uymayacağı ve kabul etmeyeceği vurgulanmıştır. Şu ana kadar 30’dan fazla ülke benzer beyanda bulunmuş, sözleşmeye henüz katılmayan ABD’nin haricinde BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden diğer dört ülke tarafından da benzer açıklamalar yapılmıştır. Çin’in Filipinler’in açtığı Güney Çin Denizi tahkim davasını kabul etmemesi ve reddetmesi, sözleşmeye üye ülkelerin, özellikle 298. maddesine göre dışlama nitelikli beyanda bulunan ülkelerin meşru haklarını savunduğu gibi, esas olarak uluslararası hukuku da savunmaktır.

4. GÜNEY ÇİN DENİZİ TAHKİM DAVASININ KABUL EDİLMESİ GÜCÜN KÖTÜYE KULLANILMASIDIR
Şuna dikkat edilmelidir ki; Filipinler’in Güney Çin Denizi tahkim davasının görüldüğü mahkeme, uluslararası adalet divanı veya daimi tahkim mahkemesi değildir. Birleşmiş Milletler Deniz Mahkemesi’nineski başkanı tarafından atanmış 5 tahkim görevlisi tarafından yönetilen bir mahkemedir. Filipinler’in tahkim başvurusu anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasına değil, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin uygulanması ve yorumlanmasına yöneliktir. Aslında Filipinler’in tahkim başvurusu sürecinin ikinci gününde yayınlanan belgede de, tahkim başvurusundaki amaçlarının ulusal topraklarının ve egemenlik hakkının korunması olduğu açıkça belirtilmiştir. Filipinler’in yaptığı tahkim başvurusu konularının özü Güney Çin Denizi’ndeki kayalıklarda toprak egemenlik hakkı olmasını ve sözleşmenin düzenlenme kapsamını aşmıştır, sözleşmenin yorum ve uygulanmasınauymamaktadır. Anlaşmazlığın müzakere yoluyla çözülmesi, Çin ve Filipinler’in karşılıklı olarak kabul ettiği belgeler ve “Güney Çin Denizi’nde Tarafların Davranış Bildirgesi” ile sağlanan anlaşmadır. Bundan dolayı, Filipinler’in tek taraflı olarak Çin-Filipinler arasındaki anlaşmazlık için tahkim başvurusu yapması uluslararası hukuka aykırıdır. Filipinler’in başvurduğu tahkim konusu sözleşmenin uygulanması ve yorumlanması Çin ile Filipinler arasındaki deniz sınırı çiziminin ayrılmaz parçasını oluşturur. Ancak Çin bu konuda sözleşmede belirtilen hükümlere göre 2006 yılında yaptığı beyanda deniz sınırı ve benzeri konularda tahkim prosedürlerinin uygulanamayacağını belirtmiştir. Tahkim mahkemesi hiçbir neden olmaksızın davayı kabul ederek ciddi hak ihlali yapmış, Çin’in sözleşme uyarınca anlaşmazlığı çözme yolunu seçme konusundaki hakkını ihlal etmiştir. 

5. ULUSLARARASI ARENADAN ÇİN’E GELEN DESTEK
Bugüne kadar, Güney Çin Denizi tahkim davası konusunda aynı şeyi tekrarlayan az sayıdaki Filipinler destekçisi olduğu görülmüş, fakat 60’dan fazla ASEAN, Shanghai İşbirliği Örgütü ve Arap Birliği gibi bölgesel örgütler Çin’i tahkim davasında açıkça desteklediklerini açıklamıştır. Hatta Batı ülkelerinden çok sayıda uluslararası hukukçu adil ve profesyonel değerlendirmelerinde Çin’e karşı tahkim mahkemesinin vereceği kararın uluslararası hukukta geçerli olmayacağını belirtmişlerdir. Ulusal toprak egemenliği ve deniz hakları gibi hassas konularda Türkiye’nin de içinde bulunduğu pek çok ülke tahkim gibi üçüncü tarafların çözüm mekanizmasına katılmasını reddetmektedirler.
Çin ve Türkiye çok eski tarihlere sahip, görkemli medeniyet yaratmış ülkelerdir. Her iki ülke de milletinin yeniden canlandırılması için tüm çabasını göstermektedir. İki ülke halkları arasındaki kardeşlik de çok eski tarihlere dayanır, her iki taraf da stratejik işbirliğine dayalı ilişkiler inşa etmiştir. Birçok uluslararası ve bölgesel konularda ortak tarafı tutmuş, birbiri ile ilgili konularda karşılıklı olarak destekleyici tutum sergilemiştir.

6. ÇİN, TAHKİM DAVASINA VE GÜNEY ÇİN DENİZİ ANLAŞMAZLIĞINA KARŞI ISRARCI DAVRANMAKTADIR
Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçen 28 Nisan günüAsya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda; Çin’in her zaman Güney Çin Denizi’nde barışın ve istikrarın korunmasını sağlayacağını, Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik ve ilgili haklarını koruyacağını ve tarafların dostane müzakereleri yoluyla sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesini destekleyeceğini belirtmiştir. Son günlerde tahkimin sonuçlanacağının ilan edilmesi üzerine Çin Dışişleri Bakanlığı “Çin ve Filipinler’in Güney Çin Denizindeki Anlaşmazlıklarının Karşılıklı Müzakere Yoluyla Çözümünü Destekleme Beyanı” yayınlamıştır. Bu beyanın içeriğinde şu dört ana konu yer almaktadır:
Birincisi, Güney Çin Denizindeki anlaşmazlıkların çözümü karşılıklı müzakere Çin ve Filipinler’in hemfikri ve taahhüdüdür. İkincisi, Çin ve Filipinler arasında Filipinler’in tahkim başvurusu konusunda herhangi bir müzakere yapılmadı. Üçüncüsü, Filipinler’in tek taraflı olarak tahkim başvurusu yapması Çin ile Filipinler arasında anlaşmazlıkların müzakere yoluyla çözülmesi yönünde sağlanan anlaşmaya aykırıdır. Dördüncüsü, Çin, Filipinler ile arasındaki Güney Çin Denizi’ne ait anlaşmazlıkların karşılıklı görüşmeler yoluyla çözülmesini desteklemeye devam edecektir. 
Dünyanın en işlek, en özgür ve en güvenli kanalı olan Güney Çin Denizi’nde barış ve istikrarın sağlanması sadece Çin’in değil Güney Çin Denizi’ndendeki tüm kıyı komşusu ülkeler ve Güney Çin Denizi kanalını kullanan ülkelerin barış ve refahı için önemlidir. Çin olarak ilgili ülkelerin yapıcı tutumunu sürdürmesini, karşılıklı saygı ve anlayış temelinde müzakere ve istişare yoluyla anlaşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesini, ortaklaşa şekilde Güney Çin Denizi’nde barış ve istikrarın korunmasını içtenlikle umuyoruz.