Caminin dışında yapılan başka projeler sebebiyle inşaatın uzadığını belirten Külünk, "Önümüzdeki cumayı cumartesiye bağlayan gece 1 Temmuz Kadir Gecesi. Sözümüzü tutmak adına bir geceliğine camimizin avlusunda sembolik bir kalabalıkla Enderun usulü teravih namazı kılacağız. Camimiz açılmıyor, şu an inşaat halinde. İçerisinde 350 bin metreküp iskele bulunmakta ama biz söz verdiğimiz için Kadir Gecesi sembolik bir kalabalıkla teravih namazı icra edeceğiz." dedi.
Devam eden yapım çalışmaları kapsamında, 6 minarenin kubbeleri ve alemlerinin takıldığını aktaran Külünk, şu bilgileri verdi:
"Ana kubbenin betonunu temel atma merasiminden 1071 gün sonra güzel bir tesadüf, bitirdik. Camide şu an 350 kişilik insan gücüyle projemizi yürütüyoruz. İstanbul ve İstanbul dışındaki 10'a yakın atölyede de bizim için işler yapılıyor, 500 kadar insan da orada çalışıyor. Yaklaşık 850 kişilik bir insan gücüyle biz bu projeyi ayağa kaldırmaya devam ediyoruz. Seramik, çini, mermer, taş, alçı ve ahşap doğrama işlerimiz için şu an 10’ yakın atölye bizim için üretim yapmakta."
"60 BİN KİŞİ AYNI ANDA İBADET EDEBİLECEK"
Külünk, salt bir cami inşa etmediklerini, caminin bir kültür kompleksi olarak tasarlandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Geleneksel anlamda da bir külliye olarak tasarlandı. 11 bin metrekare büyüklüğünde bir müzemiz, 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir sanat galerimiz, 3 bin metrekare büyüklüğünde bir kütüphanemiz, bin kişilik bir konferans salonumuz, 8 de sanat atölyemiz var. 3 bin 500 araçlık kapalı otoparka sahibiz. Fakat bunların hepsinin yanında sivil savunma anlamında biz özelliğimiz var. Kapalı bölgelerimizde 100 bin insanı barındırabilecek alana sahibiz. Bu proje yapılırken İstanbul için düşünülen deprem katsayısının üzerinde katsayı dikkate alınarak yapıldı. Bu açıdan bu ihtiyacın da karışılacağını düşünüyoruz. Camimizin halı serili alanında 25 bin kişi, avluda 12 bin 500 kişi, dış avlu da dikkate alındığı zaman yaklaşık olarak 60 bin kişi bu camide aynı anda ibadet edebilecek."
Bu çalışmanın bir anıt eser, bir tarihi eser olarak tasarlandığını ifade eden Külünk, "Yarına yönelik bir ecdat eseri olması ve bir dönem eseri olması için tasarlandı ve yapılıyor. bugün bize ecdadın miras bıraktığı tarihi eserleri nasıl koruyup, gözetip, bizden sonraki kuşaklara iletmek gibi bir vazifemiz varsa inşallah birkaç on sene sonra bu eser de tarihi eserler sınıfında yerini alır diye ümit ediyoruz." diye konuştu.
Devam eden yapım çalışmaları kapsamında, 6 minarenin kubbeleri ve alemlerinin takıldığını aktaran Külünk, şu bilgileri verdi:
"Ana kubbenin betonunu temel atma merasiminden 1071 gün sonra güzel bir tesadüf, bitirdik. Camide şu an 350 kişilik insan gücüyle projemizi yürütüyoruz. İstanbul ve İstanbul dışındaki 10'a yakın atölyede de bizim için işler yapılıyor, 500 kadar insan da orada çalışıyor. Yaklaşık 850 kişilik bir insan gücüyle biz bu projeyi ayağa kaldırmaya devam ediyoruz. Seramik, çini, mermer, taş, alçı ve ahşap doğrama işlerimiz için şu an 10’ yakın atölye bizim için üretim yapmakta."
"60 BİN KİŞİ AYNI ANDA İBADET EDEBİLECEK"
Külünk, salt bir cami inşa etmediklerini, caminin bir kültür kompleksi olarak tasarlandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Geleneksel anlamda da bir külliye olarak tasarlandı. 11 bin metrekare büyüklüğünde bir müzemiz, 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir sanat galerimiz, 3 bin metrekare büyüklüğünde bir kütüphanemiz, bin kişilik bir konferans salonumuz, 8 de sanat atölyemiz var. 3 bin 500 araçlık kapalı otoparka sahibiz. Fakat bunların hepsinin yanında sivil savunma anlamında biz özelliğimiz var. Kapalı bölgelerimizde 100 bin insanı barındırabilecek alana sahibiz. Bu proje yapılırken İstanbul için düşünülen deprem katsayısının üzerinde katsayı dikkate alınarak yapıldı. Bu açıdan bu ihtiyacın da karışılacağını düşünüyoruz. Camimizin halı serili alanında 25 bin kişi, avluda 12 bin 500 kişi, dış avlu da dikkate alındığı zaman yaklaşık olarak 60 bin kişi bu camide aynı anda ibadet edebilecek."
Bu çalışmanın bir anıt eser, bir tarihi eser olarak tasarlandığını ifade eden Külünk, "Yarına yönelik bir ecdat eseri olması ve bir dönem eseri olması için tasarlandı ve yapılıyor. bugün bize ecdadın miras bıraktığı tarihi eserleri nasıl koruyup, gözetip, bizden sonraki kuşaklara iletmek gibi bir vazifemiz varsa inşallah birkaç on sene sonra bu eser de tarihi eserler sınıfında yerini alır diye ümit ediyoruz." diye konuştu.
