Adana'da kendisine sürekli şiddet uygulayan kocasını öldürdüğü gerekçesiyle 15 yıl hapis cezasına çarptırılıp kefaletle serbest bırakılan Çilem Doğan, ihbar ettiği eşini öldürmeseydi kendisinin öleceğini söyleyip, davasının kadınların meşru müdafaa davalarına emsal olmasını istediğini söyledi.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Doğan, 50 bin kefalet ücretiyle tahliye olmayı hiç beklemediğini, zaman zaman hala kendisini cezaevindeymiş gibi hissettiğini söyledi.



"BİZ KADINLAR BİRBİRİMİZİ ANLIYORUZ ÇEKTİĞİMİZ ACI AYNI"

Evine geldiğinden beri kızından hiç ayrılmadığını belirten Doğan, kendisinin bu durumda olan tek kadın olmadığını vurguladı. Doğan, mahkeme şerhiyle aldığı 15 yıl cezanınYargıtay tarafından bozulacağına inandığını belirterek, "Yine de kefaletle serbest bırakılmam, tutuksuz yargılanmam, inşallah bütün meşru müdafaa davalarına emsal teşkil olur. Ben kendimi zor durumdaki kadınları savunuyormuşum gibi de hissediyorum. Öyle bir sorumluluk var üzerimde. Çünkü bu ülkede pek çok kadın benim gibi erkek şiddetine maruz kalıyor. İsimlerimiz, sosyal statülerimiz aynı olmayabilir ama biz birbirimizi çok iyi anlayabiliyoruz, çünkü neticede çektiğimiz acı aynı" diye konuştu.

"BEN BİTTİM, KİMSEM YOK' DEMİŞTİM"

Tarım işçiliği yapan ailesinin özgür kalması için gerekli kefalet ücretini birikimlerini kullanarak ve borç alarak topladığını kaydeden Doğan, kadın dayanışmasını da arkasında hep hissettiğini şöyle anlattı: "Benim için en büyük şeref onların ve bu ülkenin kadınlarının arkamda durması. Belki hepsi değil ama inanılmaz destek aldım. Benden desteğini esirgemeyen herkese çok teşekkür ediyorum. Cezaevine düştüğümde, 'Ben bittim, benim kimsem yok!' demiştim. Hiç de öyle değilmiş. Arkanızda böyle büyük bir destek olunca, hiçbir zorluk yıldırmıyor sizi."

"BENİ GÖL KENARINA GÖTÜRDÜ, DÖVÜP GÖLE ATTI"

Doğan, söyleşiye kendisini eşini öldürmeye iten süreci, evlilik hayatı boyunca maruz kaldığı şiddeti anlatarak başladı.
"Evliliğimiz boyunca sistematik şiddete maruz kaldım. 28'inci gününden itibaren dayak yedim. Zaten ben ya babamdaydım, ya karakolda, ya da adliyede… Ruh halini çözemedim, ama gerçek bir psikopattı. Daha cicim aylarındayız, başım çok ağrıyordu, 'Gel seni hastaneye götüreyim!' dedi, ben de sevindim, ilgileniyor diye, beni göl kenarına götürdü, dövdü, sonra da göle attı. Şoka girdim. Bir insan nasıl böyle bir şey yapabilir diye. Makul bir açıklaması yoktu yaptıklarının" diyen Doğan, eşinden sayısız ölüm tehdidi aldığını kaydetti.

"CAN HAVLİYLE ATEŞLEDİM"

Eşinin boşanmaya çalıştığında ölümle tehdit ettiğini, koruma kararı aldırdığında karara uymadığını ve kimsenin de buna engel olamadığını belirten Doğan, son olarak eşinin kendisini satmaya kalkıştığını da hatırlattı.

Olayın yaşandığı gün eşi ölmese kendisinin öleceğini söyleyen Doğan, "Çünkü uyuşturucu satıcılığı yaptığını emniyete haber verdim, onu ihbar ettim. Bunu da öğrendi. Eve geldi, 'Çocuğu öbür odaya al!' dedi. Beni odaya kilitledi. Anahtarı cebine attı. Beni tartaklamaya, saçlarımdan sürüklemeye başladı. Silah da yastığın altındaydı. Ben önce davrandım. Tamamen kendimi savunmak için, hayatta kalmak için can havliyle o silahı ateşledim. Ölmesini istemezdim, kimsenin istemem ama o ölmeseydi ben ölecektim" diye konuştu.

"EVLİLİK TEKLİFLERİNİ YERSİZ BULUYORUM"

Kendisine gelen evlenme tekliflerine de değinen Doğan, "Ama yersiz buluyorum. Hoş gelmedi açıkçası. Ben kolay şeyler yaşamıyorum. Ciddiye almadım" dedi.