13. İslam konferansı neticesinde sizleri İstanbul’da ağırlamaktan sevinç duyduğumu belirtmek istiyorum. 12. İslam konferansına ki Mısır’a da teşekkür ediyorum. Allah bu toplantıların hakkımızda hayırlı kılsın.

 ÜSTESİNDEN GELMEMİZ GEREKEN SORUNLARIN BAŞINDA MEZHEPÇİLİK GELİYOR

Dünyanın dört bir yanından mazlumların çığlıkları geliyor. İslam dünyasının gözü şuan bu zirvede ve bu zirveden beklentileri büyük. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik değildir, Şii'likte değildir, benim dinim İslamdır. Biz Müslümanlar olarak Peygamber efendimizin veda hutbesinde ifade ettiği, ‘Müslüman Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümana kardeşinin malı ve kanı helal olmaz’ ifadesine kulak vermezsek yaşanan acılar asla dinmez. Sözüm ona İslam adına her gün Müslümanlara zarar veren, mallarını yağmalayan, onları öldüren terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz. Bizim dinimiz barış dinidir. Bizim peygamberimiz barış elçisidir. Bölücü değil, birleştirici olmalıyız. Bugün ki zirve toplantımızın, tüm Müslümanlar arasında bir barış, bir topluluk, bir dönüm noktası olmasını Allah’tan temenni  ediyorum.

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN TAMAMINA KARŞI AYNI KARARLILIKLA MÜCADELE EDİLMEK ZORUNDADIR

Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en önemli sorunlarından biridir. Suriye de belirli bölgeleri kontrol altına alan DAEŞ, El Kaide zihniyetinde ilerliyor. Biz dünyanın hiçbir yerinde, masum insanlara yapılan hiçbir eylemin yanında olmadık, bu eylemlere teşebbüs edenleri kınıyoruz. Bizim ülkemizde de PKK, DHKPC gibi çeşitli terör örgütleri maalesef var. Bu örgütler Müslümanlığın ve insanlığın ortak düşmanıdır. Kısa zaman önce bazı konuşmacıların ifadeleri dikkatimi çekti. Paris’te ki terör eyleminden bahsediyorlar ancak Türkiye’de ki terör eylemlerinden bahsetmiyorlar. Burada da bu davranış bizleri üzmektedir. Terör örgütlerinin tamamına aynı tepki verilmelidir. Bir kez daha uluslararası topluma terör örgütlerine olan hassasiyetleri konusunda daha dikkatli davranmaları gerektiği çağrısında bulunuyorum.

BATI ÜLKELERİNDE İSLAMOFOBİ NE NEFRET SUÇLARINDA ARTIŞ VAR

BM Konseyinde tek bir İslam temsilcisi yok. Dünya da şartlar değişti. BM’nin reforme edilmesi şarttır. Kendisi adaletsizlik üzerine kurulu bir sistemin, küresel adalete katkı sağlaması mümkün değildir. Bir çok kere sorunlar gördük, yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Buradan bir kez daha BM’nin dünya nüfusunun göz önüne bulundurularak yenilenmesi çağrımı tekrarlıyorum. Bizde bir söz vardır. Süt ağlayan bebeğe verilir, ağlamayan bebeğe verilmez. Öyleyse bizler hakkımızı arayacağız. İslam ülkeleri olarak öncelikle güvenlik, adalet ve kalkınma konularına özel  önem vermemiz gerekiyor.