Gazi Üniversitesi talebesi Şule Çet'in vefatına ait "cinayet", "kaliteli cinsel hamle" ve "hürriyeti tahdit" kabahatlerinden ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar seneye kadar mapus cezası istemiyle suçlanan maznunlar Çağatay Aksu ve Berk Akand yargılamaları kabul etmedi.

31.Ağır Ceza Duruşmasındaki mahkemeye maznunlar, müştekiler maktul Çet'in babası İsmail Çet, abiyi Ercan Bıçak ile maznun ve müşteki avukatları katıldı. Mahkemede AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin ile Aile, Çalışma ve Sosyal Siyasetler Bakanlığı, muhtelif barolar ve bayan teşkilatlarının avukatları da hazır bulunarak davaya müdahillik arzında bulundu.

Duruşma, Çet'in babası ve kardeşleri ile bakanlık avukatları dışındakilerin müdahillik arzlarını, kabahatten doğrudan hasar görmedikleri mazeretiyle yalanladı. Ancak milletvekillerinin yanı gizeme bayan teşkilatları ve baroların avukatları da beyanlarının alınmadığı mazeretiyle duruşmanın kararına itirazda bulundu.
Bunun üzerine duruşma bu şahıslara laf hakkı verdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayan Erkek Fırsat Denkliği Komiteyi Azası ve HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, cinayetin üzerinin örtülmemesi için müdahillik arzlarının kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Bayan Dayanışma Vakfı'nın avukatı Zekiye Karaca Boz ise bayan cinayetlerinin ve cinsel hamlenin bayana müteveccih şiddetin en ağır şekli olduğunu, bir bayana müteveccih bu kabahatin tam bayanları tehdit ettiğini ve yaşamını etkilediğini, bu nedenlerle davaya müdahil olmak istediklerini anlattı.

Ankara Barosu Başkanı avukat Erinç Sağkan da Avukatlık Kanunu'nun barolara insan haklarını korunma mesullüğü yüklediğini ifade ederek, davaya müdahillik arzında bulundu.

İnsan Hakları Derneği ve Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformunun avukatları da davaya katılmalarına karar verilmesini istedi.

''ŞULE'YE DEĞMEDİK''

Daha sonra maznunlardan Çağatay Aksu'nun korunmasına geçildi. Aksu, laflarına, "Mesnetsiz yargılamalarla karşınızda olduğum için kurulunuzdan çok özür dilerim. Hiçbir kabahati kabul etmiyorum, öncelikle Allah'a daha sonra da sizin vicdanınıza güveniyorum" diyerek başladı.

Yargılamalarla ilgilerinin olmadığını korunan Aksu, "Cinsel istismar, cinayet mevzubahisi değil. Şule'ye değmedik. Hala neye sabrederek bu kadar insan üstümüze geliyor? Ya azamet emelindeler ya da bir şeyi öğrenmeden bizi yargılamaya geliyorlar" ifadesini kullandı.

''ŞULE ÇET'İ 'KAFASINI DAĞITMASI' İÇİN PLAZADAKİ BÜROYA ÇAĞIRDIK''

Aksu, Şule Çet'in, borçlarıyla beraber aldığı dükkanında çalıştığını, değişik personelin işlerine son verdiklerini ancak daha önceki işvereninin de ricasıyla Şule Çet'e tekerrür iş verdiklerini ifade etti.

Ancak borçlar sebebiyle işleri yürütemediklerini, Çet'in de işsiz kaldığını anlatan Aksu, dükkanındaki mevzuları konuşmak için Şule Çet ile buluşmalaştıklarını öne sürdü.

Bulundukları alkollü restorana gece saatlerinde gelen Şule Çet'in, işsizliğinden, parasızlığından ve sınıfta kalmasından bahsettiğini ileri süren Aksu, restoran kapanacağı için Çet'i, "kafasını dağıtması" için plazadaki bürosuna çağırdığını korundu.

''ŞULE'Yİ YAKALAMAYA ÇALIŞIRKEN TENDONUM KOPTU''

Restorandaki bir dostlarının fazla içki içmesi sebebiyle gelmediğini, Şule Çet ve değişik maznun Berk Akand ile plazaya gittiklerini anlatan Aksu, şunları kaydoldu:
"Büro, plazanın 20. katındaydı. Saat 00.30 sıralarında plazaya geldik. Tam gece müzik dinlemekten başka bir şey yapmadık. Alkol içtik. Şule de içki aldı. Dışarıda da almıştı. Şule'nin psikolojik gidişatı gayet keyifliydi. Saat 03.50 sıralarında Şule makam odasına yürüdü. Nereye yürüdüğünü düşündüm. Zira çıkışa ya da tuvalete doğru gitmedi. Çantası ve telefonu masada duruyordu. 'Ben gidiyorum' stili bir şey duydum. 40-50 saniye sonra peşinden gittim. Ben gittiğimde pencereden sarkık gidişattaydı. Onu yakalamaya çalıştım. Kızarcasına 'Ne yapıyorsun sen?' dedim. Makam koltuğunda oturan Berk'e bağırdım. Yakalamaya çalışırken tendonum koptu."

Vakadan bir vakit sonra Şule Çet'in nereye düştüğünü görmek için binanın dışına çıktığını, sonrasında dayanak çağırmak üzere sağlık kurumuna doğru gittiğini kaydolan Aksu, "Çet ile aralarında netlikle yakınlaşma olmadığını" söyledi.

Aksu, Çet ile "işveren-emekçi gibi değil ağabey-kardeş gibi olduklarını" kaydoldu.

MESAJLARIN 'GEREKÇE' OLDUĞUNU ÖNE SÜRDÜ

Duruşma kurulu, Aksu'ya vaka gecesi Şule Çet'in konut dostuna yolladığı, "Bu adam bana abayı yakmış, Allahım, yollamıyor", "Öğreniyordum böyle olacağını", "Bırakmıyor" yazılı iletileri sordu.

Aksu, konuta gitmek istemeyen Çet'in gerekçe olarak bunları yolladığını iddia etti.

''O TAVLA NASIL DÜŞMEDİ?''

Sualler üzerine bürodaki kadehleri vakadan evvel yıkadığını, vakadan sonra da hiçbir yeri silmediğini iddia eden Aksu, maznun Berk Akand'ın avukatının, "Şule'nin sıçradığı yerde bir sehpa var. Onu yakalamaya çalışırken, o sehpa nasıl yerinden kaymadı? Üzerindeki tavla nasıl düşmedi?" sualini yöneltti.

Sehpanın sırçaya dayalı olmadığını korunan Aksu, Çet'in dostuna attığı iletilere ait yine sorulan bir sual üzerine, "Merhumeyle dostunun iletileşmelerinin muhatabı ben değilim." dedi.

''GECE SAAT 02:00'DE KİMSE EMEKÇİSİNE İLETİ ATMAZ''

Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, Aksu'nun, Şule Çet'e daha evvel saat 02.00 sıralarında attığı ileti olduğuna işaret ederek, "Gece saat 02.00'de kimse emekçisine ileti atmaz" diye konuştu.

''DEDEKTİF GİBİ SUAL SORUYORSUNUZ''

Müşteki avukatlarının bazı sualleri üzerine Aksu, "Dedektif gibi sual soruyorsunuz. Vaka yeri uzmanı mısınız? Vakadan sonra haklarınızı nasıl helal edeceksiniz, merak ediyorum." diyerek tepki gösterdi.

'MASAYI DÜZENLEMİŞ OLABİLİR MİSİNİZ?' SUALİNE 'ANDIRMIYORUM' DEDİ

Bir avukat, dosya içeriğine göre Şule Çet'in düştüğü pencere ile masa arasında boşluk olmadığına işaret ederek, "30-40 santimetre alanda Şule'yi yakalamak için gayret verdim, hatta sırçayı tekmeledim, diyorsunuz. Masayı kaldırmadan tekme atmanız olası değil. Masayı düzenlemiş olabilir misiniz?" sualini yöneltti.

Aksu, buna "Andırmıyorum" cevabını verdi.

''EĞLENİRKEN SÜRÜKLEDİĞİM VİDEOYU GÖNDERDİM''

Maznun Berk Akand ise Çağatay Aksu ile üniversiteden dost olduklarını, Şule Çet'i ise vaka günü tanıdığını söyledi.

Bazlama üretip sattığını anlatan Akand, vaka günü Batıkent ve Eryaman'da bazlama dağıttığı sırada Aksu'nun kendisini telefonla arayarak, akşam buluşmak istediğini aktardı.

Akşam saat 19.00 sularında Çağatay Aksu ile buluşacakları Balgat'taki lokantaya gittiğini belirten Akand, Aksu'nun lokantada tek başına oturduğunu, birlikte alkol almaya başladıklarını, saat 21.00 sularında dostları Mustafa'nın yanlarına geldiğini söyledi.

İlerleyen saatlerde lavaboya gittiğini belirten Akand, tekerrür masaya döndüğünde Şule Çet'i gördüğünü, tanıştıklarını ve sohbet etmeye başladıklarını anlattı.
Lokantanın kapanış saatine yakın Aksu'nun büroya gidip alkol alma önerisinde bulunduğunu korunan Berk Akand, Mustafa'nın öneriyi yalanladığını, "Gelin, eğlenmeye devam ederiz." demesi üzerine Çet'in gelmeyi kabul ettiğini bildirdi.

Aksu ve Çet'in aynı taşıtla lokantadan dağıldığını belirten Akand, korunmasını şöyle sürdürdü:

"Ben de taşıtımla lokantadan dağıldım. Telefonla arayıp nerede olduklarını sordum. Marketten alkol aldıklarını söylediler. Bulundukları yere gittim. Çağatay ile Şule marketten çıkıyorlardı. Alkol poşeti Şule'nin elindeydi. Vasıtalarla plazaya vardık. Plazanın girişinde beni bekliyorlardı. Bir ara Çağatay bizi parçaladı. Mini buzdolabıyla alakalı güvenlik vazifelileriyle konuşmak için gitmiş. Ardından üçümüz plazaya girdik. Plazanın makam odasına geçtik. Bilgisayardan müzik açtık. Üçlü koltuklarda alkollerimizi doldurduk. İçmeye, eğlenmeye başladık. Videolar çektim. Bir vakit sonra alkollerimizi aynı odada bilgisayarın bulunduğu yere taşıdık. Ben bu sırada dostum Pınar'ı yanımıza gelmesi için ikna etmeye çalışıyordum. Pınar gelmek istemedi. Moralim bozuldu. Eğlenirken sürüklediğim bir videoyu Pınar'a gönderdim. Bir vakit sonra makam koltuğuna bilgisayarın başına oturdum. Çok bitkindim. Telefonumu bir köşeye vazgeçtim. İçim geçer gibi oldu. Yatmamak için katlanıyordum. Bu sırada Şule'nin yanımdan kalktığını fark ettim. Çağatay da gitti. Ben müzik dinlemeye devam ettim. Bu sırada içim geçmiş."

''ÇAĞATAY ORAYA BURAYA KOŞTURUYORDU. KADEH DEVİREME SESİ DUYDUM''

Bir vakit sonra Çağatay Aksu'nun, "Berk, Berk" diye haykırıp kendisini uyandırmaya çalıştığını anlatan Akand, "Gözümü açamıyordum. Işıkların açıldığını fark ettim. Evvel müzik kesildi. Bilgisayarın kapanış müziğini duydum. Çağatay'ın ayak seslerini dinliyordum. Oraya buraya koşturuyordu. Şişe sesi, peşi gizeme kadeh devireme sesi duydum." diye konuştu.

''ŞULE, 'BEN GİDİYORUM' DEDİ VE SIRÇADAN SIÇRADI GİTTİ. HADİ BİZ DE GİDİYORUZ DEDİ''

Ardından Aksu'nun tekerrür yanına gelip, "Şule, 'Ben gidiyorum.' dedi ve sırçadan sıçradı gitti. Hadi biz de gidiyoruz." dediğini aktaran Akand, şöyle devam etti:
"Söylediklerine inanamadım. 'Saçmalama.' dedim. 'Ne saçmalaması' diye parmağını gösterdi. 'Meblağken böyle oldu.' dedi. Şule'nin çantasını gösterdi. Kapıya koştum. Parmağı iyice şişmişti. Çağatay ile Şule aralarında bir şey oldu sandım. Altta güvenlikle karşılaştık. Çağatay 'Hadi gidelim.' diyordu. Soğukkanlıydı. Güvenlik vazifelileri, 'Patlama sesi duyduk. Siz de dinlediniz mi?' diye sordu. Patlama sesi dinlemediğimi söyledim. Bu sırada Çağatay da kayboldu. Telefonla arayıp, 'Neredesin, kız nerede?' diye sordum. Güvenlik misyonlularına, 'Buradan bir kız geçti, gördünüz mü?' diye sordum. 'Evet geçti.' demelerini bekliyordum. Geçmedi deyince daha makûs oldum. İtfaiye, polis ve ambulans geldi. İtfaiye asma kata çıktı. Burada diye işaret verince asap krizi geçirdim."

''SESLENDİĞİNİ DUYMADIM''

Berk Akand, dostu Pınar'a "Burada çok makûs şeyler oldu" biçiminde iletiyi saat 02.30 sularında değil, sabaha karşı emniyette yolladığını, Pınar'ın kendisine dayanak etmesini istediğini söyledi.

Çağatay Aksu'nun, "Şule Çet'i yakalamaya çalıştığım sırada Berk'e seslendim." biçimindeki ifadesi andırdırılan Akand, Aksu'yu dinlemediğini söyledi.

Akand, sual üzerine Aksu uyandırdıktan sonra şişe ve kadeh devireme sesi dinlediğine emin olduğunu bildirdi.

SAVCI 'CİNSEL HAMLE VE CİNAYET' DEDİ

Savcı iddia belgesinde; ifadeler, raporlar, şahit ifadeleri, telefon tahlilleri sonrası Şule Çet'in cinsel hamleye maruz kaldığını ve plazanın 20'inci katından atılarak öldürüldüğü neticesine erişti. Vakadan hemen sonra 'intihar' diye başlatılan soruşturma, cinsel hamle ve cinayet soruşturmasına dönüşerek, hazırlanan iddia belgesinde Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın 'isteyerek öldürme' 'cinsel hamle' ve hürriyetten yoksun vazgeçme' kabahatlerinden ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 seneye kadar mapusla cezalandırılmaları istendi.

DAVA 15 MAYIS'A ERTELENDİ

Maznunların tutukluluk halinin devamına hükmeden duruşma kurulu, davayı 15 Mayıs'a vazgeçti.

Anadolu Ajansı / İHA/ DHA