Dışişleri Bakanlığı Lafçısı Hami Aksoy, Uygur Türklerine müteveccih ağır insan hakları ihlalleri ve ulus ozanı Abdurrehim Heyit'in ölümüne ait suale yazılı cevap verdi.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türklerinin ve değişik Müslüman toplulukların esas insan haklarını ihlal eden uygulamaların özellikle son iki sene içerisinde ağırlaştığına ve beynelmilel cemiyetin gündemine taşındığına işaret eden Aksoy, özellikle Ekim 2017'de "Tüm Dinlerin ve İnançların Çinlileştirilmesi" politikasının resmen duyuru edilmesinin, Uygur Türklerinin ve bölgedeki değişik Müslüman toplulukların kavmi, dini ve kültürel kimliklerinin tasfiye edilmesi gayeyi yönünde atılmış yeni bir adım olduğunu vurguladı.

"İNSANLIK İSMİNE BÜYÜK BİR UTANÇ KAYNAĞI"

Aksoy, söylemesinde, "Neşeyi hapsetmelere maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türk'ünün toplama kamplarında ve cezaevilerde eziyet ve politik beyin yıkamaya maruz vazgeçildikleri artık bir gizem değildir. Kamplarda alıkonmayan Uygurlar da büyük baskı altında bulunmaktadır. Yurtdışında yaşayan Uygur asıllı soydaş ve yurttaşlarımız bu bölgedeki akrabalarından haber alamamaktadır. Binlerce çocuk ebeveynlerinden uzaklaştırılmış, öksüz kalmıştır. 21. asırda toplama kamplarının yine ortaya çıkması ve Çin makamlarının Uygur Türklerine müteveccih sistematik asimilasyon siyaseti insanlık ismine büyük bir utanç kaynağıdır." ifadesini kullandı.

Sincan Bölgesi'nde yaşanan faciayla alakalı görüşlerinin Çin makamlarına her seviyede dile getirildiğini aktaran Aksoy, "Böyle bir civarda, bir bestesi suratından 8 sene mapusa mahkum edilen bedelli ulus ozanı Abdurrehim Heyit'in cezaevindeki ikinci senesinde ölüm ettiği haberini derin teessürle bildik." değerlendirmesini yaptı.

Lafçı Aksoy, "Bu elim hadise, Türk kamuoyunun Sincan Bölgesi'ndeki ağır insan hakları ihlalleri mevzusundaki tepkisini daha da güçlendirmiştir. Bu haklı tepkinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." çağrısında bulundu.

"Abdurrehim Heyit'i ve Türk ve Müslüman kimliğine sahip çıkmak kaderine yaşamını kaybeden tüm soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz." ifadesini kullanan Aksoy, şunları kaydoldu:

"Bu vesileyle, Çin makamlarını Uygur Türklerinin esas insan haklarına hürmet göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz. Beynelmilel cemiyeti ve BM Genel Sekreterini de Sincan bölgesindeki insanlık felaketinin sona erdirilmesi için faal adımlar atmaya çağırıyoruz."

ABDURREHİM HEYİT KİMDİR?

Uygurların tarihini ve kültürünü yansıtan şarkılarıyla tanınan namlı ozan Abdurrehim Heyit, 1964'te Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar vilayetinde dünyaya geldi. Kaşgar'daki bir Hoş Sanatlar Mektebinde eğitim gören Heyit, iki telli enstrüman aleti dutarıyla seslendirdiği şarkılarıyla kısa zamanda dünyaca tanınan bir ozan olan oldu. Heyit, aynı zamanda çok rakamda Uygur şarkısının da bestekarı olarak öğreniliyor.

Türkiye'de de pek çok bireyin tanıdığı ve "Uçraşkanda" Karşılaşınca isimli ulus türküsüyle öğrenilen Heyit, 2015'te Gazi Üniversitesinde bir konser vermişti.

Çin'de hakkında rastgele bir kabahat isnad edilmediği halde 2017'de Urumçi'de nezaretine alınan ve 8 sene mapusa mahkum edilen Heyit, cezaevindeki ikinci senesinde ölüm etti.

Namlı ozan Heyit'in, lafları şair Abdurehim Abdullah'a ait olduğu öğrenilen Atılar Atalar isimli şarkıyı seslendirmesi sebebiyle daha evvel Çin polisi tarafından birkaç defa denetlenmişti.

ÇİN'E BEYNELMİLEL ALANDAN TEPKİLER

Çinli insan hakları kuruluşları, Sincan'da milyonlarca Uygur'un "yine eğitim" mazeretiyle toplama kamplarında yakalandığını bir zamandır beynelmilel cemiyetin gündemine getirmeye çalışıyordu.

BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin Çin'de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla alakalı İsviçre'nin Cenevre şehrinde tertip ettiği buluşmaya katılan insan hakları kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde mahallî idareyicilerin politik olarak mahzurlu tavırlar içinde olduğunu iddia ettiği fertleri politik eğitim merkezlerinde alıkoyduğunu öne sürmüştü.

Teşkilat temsilcileri, buluşmada yaptıkları sunumlarda, rastgele bir yargı kararına sabretmeden hürriyetinden alıkonulan birey rakamının 3 milyonu bulduğunu iddia etmişti.

İnsan Hakları İzleme Teşkilatı HRW bir müddet evvel yayımladığı raporda, son iki senede Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok rakamda bireyin "önleyici polisiye önlemi" ismi altında masum yere alıkonulduğu ve politik açıdan riskli olarak değerlendirilen fertlerin rastgele bir yargı kararı olmaksızın "politik eğitim merkezleri" denilen nezaret merkezlerine sevk edildiği iddialarına yer vermişti.

Anadolu Ajansı