Erzurum Büyükşehir Belediyesi yine önemli bir bilimsel toplantıya imza attı.ERZURUM (İGFA) - Türkiye’den en seçkin bilim insanlarının katıldığı İklim Değişikliği Çalıştayı Palandöken Kayak Merkezi’ndeki Snowdora Kayak Oteli’nde yapıldı. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Yakutiye Belediye Başkanı Mahmut Uçar, Ankara Üniversitesi Kimya Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ali Sınağ, Genel Sekreter Zafer Aynalı, Genel Sekreter Yardımcıları Murat Altundağ ve Ahmet Kılınç ile çok sayıda davetli ve bilim insanının katıldığı çalıştayda bilimsel sunumlar yapıldı.

Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Murat Altundağ, çalıştayda yaptığı konuşmada, şu görüşlere yer verdi: “İklim değişikliğine neden olan etmenler durdurulsa bile atmosfer içinde bulunan sera gazı konsantrasyonu ve bozulan iklimin eski haline dönmesi mümkün olmayacaktır. Hatta gelecekte yaşanacak iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri artarak devam edecektir. İşte bu nedenle, kentleri oluşturan etmenlerin (bina, altyapı, ekonomi, sosyal sistemler ve ekosistem vb.) iklim değişikliğine karşı dirençlerinin arttırılması gerekli hale gelmiştir. Kentlerin iklim değişikliğine karşı dirençlerinin arttırılması doğrultusunda değişen iklim koşullarının yarattığı tehdit ve fırsatların her bir şehir için doğru tanımlanması en önemli gerekliliktir. Bu yüzden kendine has özelliklere sahip kentlerde ‘İklim Değişikliğine Uyum Eylem Planı ve Uyum Stratejileri’ hazırlanmalıdır. İklim Değişikliğine Uyum Eylem Planı ve Uyum Stratejileri, riskleri yok etmekle birlikte olası tehditlerin yıkıcı etkilerinin şiddetini azaltmaya ve ortaya çıkabilecek fırsatları kentler için en uygun şekilde değerlendirmeye yönelik tespit ve uygulama bütünüdür. İklim Değişikliğine Uyum Eylem Planı Mevcut Durum Analizi ve Strateji Geliştirme ve Uygulama şeklinde iki ana faaliyet başlığından oluşmaktadır. Kentlerde risk teşkil eden etmenler için mevcut durum analiz çalışması 10 temel konu başlıklarında değerlendirilmektedir: Sera Gazı Emisyonları, Kentsel Arazi Kullanımı, Doğal sistemler, Ekoloji ve İklim, Şehirdeki Yaşam Kalitesi ve Sağlık, Enerji Tüketimi ve Verimlilik, Su Kaynakları ve Tüketimi, Bina ve Altyapı Sistemleri, Sosyo-Ekonomik Yapı, Tarım ve Sanayi ve Ulaşım… Nüfusun artışı ile insan faaliyetleri ( tarım, endüstri ve rekreasyon)  artmaktadır. İnsan faaliyetleri ise arazi ihtiyacını gerektirir. Arazi ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan arazi kullanımları ise doğal yaşamın ve kaynakların tahribatına, yoğun yerleşim alanlarının artmasına neden olur. Yanlış arazi kullanımının sonuçları; artan sera gazı salınımı, arazi örtüsü değişimi ve iklim değişimi (küresel ısınma), gıda bozulması, bitki ve hayvan türlerinin yok olması ve çeşitliliğin azalması olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de, “Türkiye’miz son 20 yılda her şart altında yükselmeyi; eğitimden sağlığa, kültürden ulaştırmaya, dış politikadan çevre ve şehirciliğe kadar her alanda, değişimin, dönüşümün, yeniliğin merkezi olmayı başarmış ender ülkelerden biridir” dedi. “Türkiye; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasıyla, yeni ufkunu belirlemiş ve yeni bir yola çıkmıştır. Bu yol, 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Devrimidir” diyen Başkan Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim değişikliğiyle mücadelemize dair geliştireceğimiz yeni politikalarımıza, strateji ve eylem planlarımıza yol gösterecek Türkiye’nin Zirvesinde İklim Çalıştayı’nın Erzurum’umuza ülkemize, milletimiz, doğamız ve tüm insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Akarsudan bile abdest alırken suyu dışarı taşırmayan, çiçeklerle sohbet eden bir ecdadın torunlarıyız. Cennet vatanımızın büyük ozanı Âşık Reyhani; ‘Bahar gelsin şu dağlara gidelim / Belki derdimize çare bir çiçek / Toplayıp devşirip derman edelim / Açılan yaramı sara bir çiçek!’ diyerek, bizim tabiatla sırdaşlığımızı anlatmaktadır. Mevlâna Hazretleri; ‘Hayvanlar, insanlar, bitkiler ve ağaçlar. Hepsi birdir. Çünkü hepsi de aynı nefesten almaktadır.’ sözüyle, bizim doğayla aynı haklara sahip oluşumuzu öğütlemektedir. Sadece biz değil, bütün insanlık, binyıllar boyunca hep bu incelikle yaşamıştı. Fakat o zarafet köprülerinin altından, çok azgın sular geçti. Bilhassa son 200 yılda, insanın doğayla barışıklığı sona erdi. Yerine tek taraflı, misâk tanımayan, sınır gözetmeyen, gözü dönmüş, yıkıcı bir savaş geldi. İnsanın milyonlarca yıl süren organik doğa anlayışı; yerini mekanik, insan eliyle üretilmiş, bencil bir doğa düşüncesine terk etti.