ABONE OL

İnternete ulaşım ve akıllı telefonlar bundan böyle ceplerimizde birer bilgisayar nakliye imkânı verdi. 2006 yılında ilk sosyal paylaşım sitesi Facebook’un aza kabul etmesi ve bugün dünyada her 4 kişiden birisi tarafından kullanılmakta olması yeni bir durumu ortaya çıkardı. Ardındaki devamlı süreçte twitter, instagram, swam, foursquare, snapchat gibi sosyal ağlar yaygınlaştı

Önceleri sadece gençlerin ilgi gösterdiği bu platformlar artık neredeyse tüm yaş gruplarınca kullanılmaya başlandı. Bu sosyal ağlara yakınlarımızı, eski arkadaşlarımızı, akrabalarımızı ekledik. Dağıtılmış gruplar kuruldu ve bunlara aza olduk. Bunun birincil etkisi paylaşımlarımızla birlikte; hayatımızdan, yaşadıklarımızdan, seyahatlerimizden, eğlencelerimizden herkesin haberi oldu.

Bunun tersi olarak, tanıdıklarımızın neler yaptığından farkında olduk. Bunun eğlenceli bir koşul olduğunu benimsemek gerekir. Oysa mahremiyet bir ölçüde ortadan kalktı. Bir başka gelişme ise bizim yapamadığımız ve diğerlerinin yaptıklarından ve keşfettiklerinden de ara sıra kendimizi geri kalmış olarak hissetmeye başladık. İşte bu noktada yeni bir sorun çıkmaya başladı ve gelişti. Bu duruma gelişmeleri kaçırma korkusu, öteki adıyla FOMO (Fear of Missing Out) denmektedir.

FOMO, oluşumunda en büyük etken kişinin gelişmeleri kaçıracağı korkusudur. Ama sosyal ağlarda dost sayıları ve onların yaptığı eylemler dikkate alındığında gelişmelerin her birisine uyabilmek, birey için imkânsızdır. Buna rağmen kişi sıkıntı duyar. Aralıksız sosyal ağlarını yoklama eder.

Hatta bu yüzden süre kaybı yaşar, işleri aksayabilir, dersleri aksayabilir veya uykusuz kalabilir. Araç kullanırken bile teftiş etmeye devam eder. Katılamadığı veya çağırılmadığı etkinliklerden dolayı olumsuz duygular hisseder, dışlanmışlık yaşar. Sıkıntılıdır. Mutsuzluk, kıskançlık, paranoya, nefes almada zorluk, çarpıntı hissi oluşur. Bunları geçiştirmek ister fakat kabul görmediği ve gelişmelerden uzaktan kaldığı düşüncesi, moral bozukluğuna niçin olur.

Türkiye’deki internet kullanıcılarının sosyal ağ tatbik oranı yüzde 92’ken dünya genelinde ise bu oran yaklaşık yüzde 40 civarındadır. bununla beraber Türkiye’de internet kullanıcılarının 16-24 yaş aralığındaki kullanıcıların % 84, 25-34 yaş aralığında yüzde % 77, 35-44 yaş aralığında yüzde % 62, 45-54 yaş aralığında ise yüzde % 41’i her gün internete giriyor. Keza ülkemizde her iki kişiden biri akıllı cep telefonu kullanıyor. Bunlar FOMO olma riskimizin ne değin yüksek olduğunu gösteriyor.

FOMO ile nasıl başa çıkılır

FOMO ile nasıl başa çıkılır?

Birkaç günlüğüne sosyal medya hesaplarınızı dondurun, sizde nasıl bir tesir yarattığını gözlemleyin. Fark etmek başkalaşım için şarttır. Kendi hayatınıza odaklanın. Böylece neler yapıp, neler yapamadığınızı keşfedin.

Yaşadığınız anın tadını çıkarın, iyi süre geçirirken, telefonla resim çekmeyin ya da konumunuzu, kimlerle birlikte olduğunuzu paylaşmayın. Planlar yapın ve onlara uymaya çalışın.

Mutlaka hobi edinin, böylece kendinizi daha fazla geliştirirsiniz. Çalışma yapın. Bilhassa yürüyüş hem kendinizle baş başa kalmanızı hem de çevrenizi daha iyi fark etmenizi sağlayacaktır. Kitap okuyun. İnternet paketinizi azaltın.

Kaynak: www.milliyet.com.tr