Daha çok uyku kalitesindeki deformasyon ve çevredeki insanları rahatsız etmesiyle gündeme gelse de horlama, önemli sağlık durumu sorunlarının habercisi olabilir. Erişkinlerde horlamanın en sık nedeninin burun tıkanıklığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kadir Çağdaş Kazıkdaş, bununla birlikte kemik eğrilikleri, burun eti büyümeleri, allerji ve kronik sinüzitin de horlamayı etkileyen nedenler arasında olduğunu belirtti. Bu sorunlara eşlik eden yumuşak tat alma, ufak dilin normalden artı büyümesi ve sarkması gibi sağlık durumu sorunlarının mevcut tabloyu ağırlaştırabildiğini söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, burundan ses tellerine dek üstteki hava yolunu daraltan alerjik nezle, normalden büyük bademcikler, daha alçak ve üst çenedeki yapısal anomaliler, dilin aşırı büyük olması gibi problemlerin de horlamaya sebep olabileceğini belirtti.
Çocuklarda horlama geniz etine İşaret
Kişisel faktörlerin de horlamaya katkıda bulunabileceğini söyleyen Prof. Dr. K. Modern Kazıkdaş, şişmanlığın, aşırı içki ve sigara kullanımının, midede reflü hastalığının, yaşlanma, depresyon ve bunun gibi hastalıklardan nedeniyle kullanılan ilaçların, uyku hijyeni eksikliğinin ve vardiyalı alıştırma şartlarının horlamaya niçin olabildiğini belirttiği açıklamalarına şöyle devam etti: “Çocuklarda ise horlama sıklıkla bademcik ya da geniz etine işarettir. Çocuklarda horlama hava yolundaki daralmanın göstergesidir. Eğer daralma fazla ciddi ise hava yolu iyice kapanabilir. Bu da apne olarak adlandırılan uykuda solunum duraklaması ile sonuçlanır.”
Horlama hangi durumlarda önemlidir?
Horlamanın erişkinlerin en az yarısında, çocukların ise manâlı bir kısmında görülen bir uyku bozukluğu durumu olduğunu söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, her horlamanın aralıksız ya da uyumlu olmadığını ve dolayısıyla sorun oluşturmadığını belirtti. Kişinin her gece şamatacı bir şekilde horlaması durumunun tıbbi açıdan ele alınması gerektiğini Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, “Ayrıca birey uykuda apne olarak adlandırdığımız solunum duraklamaları yaşıyorsa, uykusunu almadan uyanıyorsa ya da gündüzleri de uyuklama ve konsantrasyon bozukluğundan yakınıyorsa bir an önce uzman bir hekime başvurmalıdır” ifadesini kullandı. Horlamanın çevredeki insanların yaşam kalitesini de azalttığına aksan yapan, Prof. Dr. Kazıkdaş, “Horlama sesi sizden fazla, yatağınızı ya da odanızı, hatta benzer çatıyı paylaştığınız kişileri rahatsız eder. Yakınlarda üretilmiş bir araştırmaya göre horlayan kişi, eşinin uyku süresinde sıradan bir saat azalmaya yol açmakta ve eşini uykusuz bırakmaktadır. Bunun yanı sıra horlama uykuda solunum duraklamaları hastalığının da bir belirtisi olabilir” açıklamasında bulundu.
Horlama güvenli olmayan midir?
Horlamanın sabahları bitap kalkma, gündüzleri uyuklama ve işte konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlara neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kazıkdaş, tüm bunların iş güvenliğini tehdit ettiğini ve dikkat bozukluklarına niçin olduğunu belirtti. Bunun yanına apne olarak adlandırılan uykuda on saniyeden artı süren solunum duraklamalarının yürek ve beyin açısından daha önemli afiyet sorunlarının sebebi olduğunu da söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, aslında uykunun, salınan hormonlarla vücudun kendini tamir edip yenilediği ve yeni güne hazırlık yaptığı bir işlem olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. K. Modern Kazıkdaş sözlerine şöyle devam etti: “Gündüzleri açıkgöz iken üstteki solunum yolunu çevreleyen bütün kaslar çalışır ve hava yolunu açık tutarlar. Fakat uykuda, öteki tüm sistemlerde olduğu gibi bu kaslar da gevşer. Hava yolunda, kısmi veya tam tıkanıklığa sebep olur. Kısmi darlıklarda, hastalar, horlamadan şikayet ederler, solgun duraklamaları ise öyle herzamanki değildir. Hava yolu tamamen bloke olup, soluk alışverişi durunca, kanda oksijen seviyesi azalır. Maalesef bu koşul uzun süreli ülkü geldiğinde, kilo artışı, bunalım, kan basıncı yüksekliği, kalp ve akciğer yetmezliği, yürek ritim ve beyin dolaşım bozuklukları ile erkeklerde iktidarsızlık gibi öyle fazla hastalığın davetçisidir.”
Çare ve tanı yöntemleri
Horlama şikayeti ile doktora başvuran hastalar için başta detaylı hastalık hikayesi alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kazıkdaş, mümkünse evde horlamaya tanık olan kişilerden bilgi alınmasının tanıda birincil basamak olduğunu belirtti. Özellikle hastaların eşlerinden alınan bilgilerin çare için çok yardımsever olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kazıkdaş, ardından gerçekleştirilen ayrıntılı endoskopik ve kulak burun boğaz muayenesi ile önceden bahsedilen ve solunum yolunda darlık yaratıcı sorunların saptama edilebildiğini belirtti. Prof. Dr. K. Modern Kazıkdaş açıklamalarına şöyle devam etti; “Hastanemizde horlama ve eşlik edebilen apne konusunda, şu an güncel literatürde kabul görmüş, en sağlıklı ve başarılı tanı sıralama yöntemi olan uyku endoskopisi uygulanıyor. Bu işlem esnasında hastalarımızda oluşturduğumuz suni uyku, kısa süreli olarak gece uykusunu taklit etmekte ve bize hastanın gece baştan başa horlama ile ilgili nasıl bir sorunla karşılaştığını gözlemleme imkanı sağlamaktadır. Alternatif olarak zeki telefonlara yüklenebilen uyku takip programları ile de ev ortamında uyku kalitenizi ölçebiliyoruz. Bu tür programlar özellikle son yıllarda hastalıkları anlamamızda bize epeyce asistan olmaktadır. Gururla söyleyebilirim fakat Amerikan tıp dergilerinde bu konuda Yakın Doğu Üniversitesi namına gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarımız yayınlanmıştır.”
Horlama cerrahisinde kullanılan yöntemler
Burundan ses tellerine değin üstteki hava yolunu daraltan tüm problemlerin horlamaya sebep olduğunu söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, sorunu yaratan alan veya bölgelerin tespit edildiğinde hava yolunu açmaya asistan olacak her türlü cerrahi işlemin gerçekleştirilebileceğini belirtti. Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş tanı süreci ile ilgili sözlerine şöyle devam etti: “En önemlisi içten tanıyı düzenlemek ve gereken cerrahi girişimi uygulamaktır. Çünkü yalnızca tat alma ve ufak dil cerrahisi için bile bilimsel olarak tanımlanmış 100’den artı cerrahi yöntem mevcuttur. Bu da bize horlama cerrahisi konusunda tek bir dürüst olmadığını, her bireye özel içten cerrahi usul seçiminin de başarıda büyük siklet taşıdığını göstermektedir.”
İyileşme süresi
Başarılı bir burun cerrahisi sonrası iyileşme süresinin ortalama 2 veya 3 hafta, yumuşak dokuya karşın damak, dil ve minik dil cerrahilerinde ise 2 ya da 3 ay olabileceğini gösteren Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, “Kliniğimizde kombine cerrahi olarak adlandırılan çoklu bölgeye müdahaleler gerçekleştirildiğinden horlama konusundaki işlem başarısı hemen hemen 2’inci haftadan itibaren hastalarımız göre gözlenmektedir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: www.milliyet.com.tr URL: http://www.milliyet.com.tr/pembenar/geceleri-horlamak-hangi-hastaligin-habercisi-6442886