ABONE OL

ÇÜ Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Var, herhangi bir rafinasyon işlemi görmeden ham maddenin preslenmesiyle üretilen ve 'hakiki zeytinyağı' diye piyasaya sürülen sızma zeytinyağlarını laboratuvar ortamında toksin açısından inceledi. 

Sızma zeytinyağlarının daha dinç, nitelikli ve gerçek zeytinyağı denilerek tüketiciye nasihat edilmesiyle bu ürünü araştırma ihtiyacı duyduğunu belirten Prof. Dr. Işıl Var, şöyle konuştu:

"Eğer elde edilen bu sızma zeytinyağı bir rafinasyon işlemi geçirmiyorsa, bunun problemli olduğunu gördük. Küflü bir çiğ madde kullandıysanız, bir takım merdiven altı ve bilinçsiz üreticilere ait işletmelerde 'nasıl olsa yağa işlenecek, yağda hiçbir şey kalmıyor' mantığıyla ne dek küflü, çürümüş, ezilmiş zeytin varsa ondan yağ elde ediliyorsa, ham maddenizde daha önceden küflerin ürettiği bir toksin varsa, diğer taraftan pres yöntemiyle yağ elde ediyorsanız azıcık azalmayla da olsa yağınıza bu toksin geçmiş oluyor.

Gündöndü, darı özü gibi yağlara çoğunlukla rafinasyon işlemi uygulanıyor ve bu işlemle toksinin büyük bir kısmı azalabiliyor. Lakin zeytinyağı daha çok sızma zeytinyağı olarak kullanıldığı için Okratoksin A'nın varlığı bu yağlarda maalesef bulunabiliyor."

Özellikle böbreklere zarar veriyor

Bilhassa böbreklere zarar veriyor

Bu toksinin özellikle böbreklere hasar verdiğini ifade eden Prof. Dr. Var, "Okratoksin A toksini daha fazla böbreklere harabiyet veriyor. Bu sadece zeytinde, zeytinyağlarında yok. bununla beraber buğday, yulaf, darı, arpa, çavdar gibi tahıllarda, kahve, kakao, kırmızı biber, kuru ve yaş üzüm fındık, et ve bazı içeceklerde rastlanılıyor.

Dolayısıyla fazla artı tüketildiğinde örneğin Balkanlar'da hem zeytinyağı açısından keza üzüm tüketimi açısından hem de üzümden yapılan üzüm suyu ve şarap tüketimi fazla olduğu için Nefropati daha fazla görülmektedir.

O nedenle OTA, Balkan nefropatisinin bir numaralı etkeni olarak gösteriliyor. Akut bir zehirlenme olmadığı için millet farkında olan değil fakat bu ürünleri pozitif tükettiğimiz süre bundan başka diğer sıhhat problemleriniz varsa, o süre sağlığınız daha süratli bozulmaya başlıyor. aynı zamanda bu toksin birinci derece kanser yapıcı olmayan anlamına gelen 'muhtemel karsinojen' olarak sınıflandırılıyor" diye konuştu.

Toksinli küspe hayvanlara verilmesin

Toksinli küspe hayvanlara verilmesin

Tüketici ve üreticilere de önerilerde yer alan Prof. Dr. Işıl Var, "Mümkünse ham maddesi temiz olduğundan belli oldukları, güvenilir yerlerden bu ürünleri alsınlar. Denetimi yapılan, otokontrolünü yapan firmaların ürünlerini tüketsinler. İlle de sızma zeytinyağı diye ısrarcı olmasınlar. Rafine edilmiş zeytinyağlarındaki bu problem azıcık daha azaltılmış oluyor.

Kaliteli bir çiğ maddeniz varsa iyi ve nitelikli ürünler tüketiciye sunulacaktır. Yaptığımız çalışmalarda toksine hem yağda keza küspede baktık. Bir Takım yöntemlerle toksin geçişini yağda minimize ettik fakat küspeye geçiş çok yüksek oldu. O nedenle bu cins ürünler hayvanlara bile verilmesin. O toksinli küspeyi hayvana yedirdiğinizde bu sefer hayvanın etine, sütüne ve yumurtasına geçiyor. Siz onları tükettiğinizde indirekt olarak bunları tekrar vücudunuza almış oluyorsunuz" dedi.

Kaynak: www.milliyet.com.tr URL: http://www.milliyet.com.tr/pembenar/galeri/sizma-zeytinyaglarinda-toksin-riski-bulunuyor-6468102