“Yaşamak için okuyun.” – Flaubert

Yarım düzine kitabı iyi bilsek âlim olacağımızı söyler Flaubert. Sanat, felsefe ve yazıyla keşfediyoruz var olanı en her yerde beri. İnsanı ‘ruhen ve zihnen zenginleştiren keşifler’ yolculuğunda tutunduğumuz bir ip, bir ip ucu edebiyat. Yazmanın saiki dünyayı tanım iken edebiyat, zihinleri dil ile hemhâl eden, kelimeleri sanata dönüştüren bir diğer edâyla önümüzde daima. Var olana amaç katarak iyileştiriyor. “Edebiyatın İyileştirici Gücü” bu yazının konusu.

Her şeyin vardan var olması gibi yazar da yoktan var etmez. Hayâl gücü, soyut ve fiziki aralarında bir geçit ve realite, bu hayâlin suretinin parçalarını oluşturur. Bilimsel çalışmaların tersine edebî eser, bir gerçeği birden apaçık hâle getirir. Bizi, o gerçeğin kendisiyle yüz yüze getirerek bize gösteren bir ayna oluverir. Karakterleri kahramanlara dönüştüren de budur olur ya kim bilir?


“Bir kitap her şeyden öte, düşüncesiz evreni dolduran, diğer ciltler aralarında okuruyla, yani kaderinde o semboller olan kişiyle tanışana dek kayıp olan bir ciltten ibarettir.”
 – Jorge Luis Borges

‘Okuma eylemi’nde bir zihinden/tecrübeden çıkmış her fikir/anlatı ötekinin zihnine, hayatına, tecrübelerine katılır. Var olanın yıkılması ve yeniden inşa edilmesiyle gelen bir doğuşla kendini ve okuyanı yeniden ve yeniden yaratır. Hayâl âleminde işitir, koklar, duyar ve tadarız. Bunun bir adı var: Bibliyoterapi. İki Yunanca sözcüğün birleşmesinden meydana gelmiş bir kelime. ‘Biblion’ kitap anlamı taşırken; ‘therapeia’ sağaltma, iyileştirme, bakım anlamına gelmekte. Bibliyoterapi, veri kaynaklarıyla ruha yardım etmek, doğru zamanda içten bireyle doğru kitabı buluşturmak olarak açıklanıyor.  

Psikoterapide, ‘insan karakteri ve davranışında öğretici medya bilgisi, hayâl gücünün estetik ve sosyal değerleri, psikolojik asimilasyona dayalı bir faaliyet programı’ olarak kullanılmakta...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ!..

Kaynak: www.sacitaslan.com