* İlk buluşmamızda başka bir deyişle bundan 10 sene evvel “Adım çok güç. Ezberlenirse her şeyi muvaffak olurum” demiştiniz. Şimdi Türkiye ’nin en çok reyting alan imallerde rol alan başrol oyuncularındansınız. Neler değişti yaşamınızda?

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı Birbirinden değişik şahsiyetleri canlandırdı; kâh romantik bir delikanlı oldu, kâh bir kaptan... Oynadığı reklamlar ve yaptığı seslendirmeler hep usta kaldı; sesini ezbere bildiğimiz oyunculardan biri oldu. Beş yıldır reyting birincisi olan ve şimdilerde son sezonu yayımlanan ‘Diriliş Ertuğrul ’ dizisiyle ekranda. İşi gündemden düşmüyor, konutluluğu ve çocukları da... Ama o çoğunlukla suskun kalmayı seçim ediyor. Engin Altan Düzyatan, uzun süren suskunluğunu nihayet bozdu. “Ne yaparsam sunim bir biçimde tenkit etilir oldum” diyen oyuncuyla hakkındaki tüm iddiaları konuştuk.
daha fazla video için

- 10 sene evvelkiyle aynı adamım. Bende bir şey değişmedi, Altan aynı Altan...

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Ziyaretimizde “Altan aynı Altan” diyen Düzyatan ’la, sosyal medyadaki trende uyduk, 10 sene evvelki ve şimdiki hallerimizi mukayeseledik.

* Dünya görüşünüz?

class='cf'>

- Büyük zaferler tek başına olmuyor. O sene başlayacak tam senaryoları okumuştum, bu, en iyisiydi. Tek endişem, “Çekilebilir mi” olmuştu. Rejisörümüz Metin Günay ’a da güvendim, role çok inandım. Öbür ekip dostlarımın ekip kaptanlığını yapmayı kabul ettim. Sağ olsun, birlikte oynadığım öbür dostlarım da benim ekip kaptanlığımı kabul etti.

* Reytingleriniz hep çok yüksek oldu. Bu zafer birliktesi ‘Reytingleriyle mi oynanıyor ’ gibi rivayetleri getirdi. Bunları umursadınız mı?

- Bir fıkra anlatayım sana: Kıyamet kopmuş, bir düzlük üzerinde herkesin cehennem giriş kapıları çukurlar biçimindeymiş. Hepsinin başında da zebella duruyormuş. Bir tek Türkiye ’deki cehennem çukurunun başında zebella yokmuş. “Bu neden boş” demiş oradan biri, zebella, “Ona gerek yok. Orada rastgele biri yukarıya çıkmaya çalışırsa alta sürüklüyorlar” demiş. Burada zafer çok basit kabul edilmez. Kimse kimsenin galibiyetini kabul etmek istemez. Bu azıcık benliklerle alakalı.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

* Kızınız Alara, Amerika ’da doğdu. “‘Yerli ve ulusal ’ bir oyuncunun çocuğu nasıl Amerika ’da doğar” diye tenkitler yapıldı...

- Neslişah ’ın Türkiye ’de doğum yapacağı hastane, hekim belirliydi. Dizi sezon tatiline erken girdi. Neslişah beşinci ayındaydı. Ben Los Angeles ’ı çok beğenirim. Uzun zamandır otomobille yapmak istediğimiz bir yolculuk vardı. Amerika ’ya gittik. O sırada dizi setinde yangın çıktı. Çekimlere geç başlanacaktı. Neslişah kendini orada çok iyi hissetti ve doğum da orada asıllaştı. Şayet bu tasarılı olsaydı, ilk çocuğumuzu da orada dünyaya getirirdik.

* Alara için çifte yurttaşlık aldınız mı?

- Türk kimliği ve Türk pasaportu var. Çifte yurttaşlık için müracaat etmedik. İleride kendisi isterse alır.

* Tenkitler canınızı sıkıyor mu?

- Çocuğumu orada doğurmak için gitmedim ama gitseydim bile bu yanlış olmazdı. Bu tenkitleri, hele bir de aydın insanlar yaptığında üzülüyorum. Çok alıştım bu işlere ben, ne yaparsam sunim bir biçimde tenkit etilir oldum.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Çift, 2014 senesinde evlendi.

Neslişah ’a hâlâ çok âşığım

* Çok mu çektiniz bu gidişattan?

- Neslişah ’la konutlandık, bir gün sonra ‘Boşanıyorlar ’ diye haber çıktı. Hatta, “Şu kadar zaman sonra parçalarlar” diye iddiaya girildiğini dahi duyduk!

* Dost etrafınız mı girmiş bu iddiaya?

- Etrafımızdan birileri, diyelim... İnsanlar birbirinin mutluluğundan değil, mutsuzluğundan besleniyor sanırım.

* Söylentiler bir yana, konutluluğunuz altıncı senesine giriyor. Nasıl gidiyor?

- Hoş. Ben Neslişah ’ı gördüğümde, “Bu kızla evlenmeliyim” demiştim.

* Neydi sizi sürükleyen?

- Gerçeğinde birbirimizden değişik tipleriz. Ben her an her şeyi yapmaya hazır biriyken o ayakları daha yere basan biriydi. Birbirimizin değişik taraflarını tamamladık.

* Çocuktan sonra aşk biçim değiştirdi mi?

- Ben Neslişah ’a hâlâ çok âşığım. Ama anne olduktan sonra hürmet biçim değiştiriyor. Çok daha fazla hürmet dinlemeye başlıyorsun.

* Kaynananızın annesi Hülya Koçyiğit ’le aranız nasıl? Sohbetiniz siyaset mıdır?

- Hiç konuşmayız. Hülya Teyze ’yle genelde sinema, sanat ya da çocukları konuşuyoruz. Beraber tiyatroya gitmekten zevk alıyoruz.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Baklavalar duruyor, yalnızca uzun zamandır görünmüyorlar

* Bir yaşam muhasebesi yapsanız...
- Kendimde en beğendiğim özelliğim; hayal kurma maharetim. Ben hep hayal ettim. Ve onlar bir biçimde asıllaştı.

* Pişmanlıklarınız?

- Pişman olacağım bir şey yapmam.

* Şövalyelikle alakalı bir kitapta okuduğunuz “Onurum yaşamımdır” lafını vurma yaptırmışsınız. Onur, size ne ifade ediyor?

- Bahsedilen şey; insanlık iftiharı. Onu kaybedersek yaşamanın bir anlamı yok. Benim yaşamım da şerefim üzerine heyeti. Asla rivayet yapmam, suratına söyleyemeyeceğim şeyi kimsenin arttan konuşmam. Hiçbir hayvana hürmetsizlik etmem. Hiçbir çocuğa kaba davranmam. İyi insan olmaya çalışırım. Asıl galibiyetin gizemi budur. İyi insan değilseniz, muvaffak olunuz bir yerde biter.

* Vurmayı konuşmuşken sorayım, bir yarıyıl baklavalarınızı konuşuyorduk. Sonra sakallarınızı konuşmaya başladık...

- Baklavalar duruyor, yalnızca uzun zamandır görünmüyorlar gülüyor.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Öyle bir yosunu oluştu ki Atatürk ’ü hoşlanırsan padişahları beğenemezsin... buna inanmıyorum

* Sosyal medyada en çok Atatürk resmi paylaşan şöhretlilerden birisiniz...
- Ben İzmirliyim. Zübeyde Hanım bizim orada uyuyor. Mektebe giderken her gün onun önünden geçerdim. Atatürk sevgisiyle geliştim. Ülkemizin kurtarıcısından bahsediyoruz. Öyle bir yosunu oluştu ki, Atatürk ’ü hoşlanırsan padişahları beğenemezsin. Padişahları hoşlanırsan Atatürk ’ü beğenemezsin gibi. Buna inanmıyorum. Herkesin görüşleri değişik olabilir. Herkes birbirini beğenmek zorunda değil ama hürmet dinleyerek birbirini kavramaya çalışması daha uygar etraflar oluşturur. Ben bana kalan kısıtlı zaman diliminde ruhen ve bedenen çocuklarıma yoğunlaşmayı seçim ediyorum.

* Peki İzmirli olmayı nasıl anlatırsınız?
- İzmirli olmak hoştur. Avrupai ve rahat bir kenttir. Trafik yoktur, herkes birbirine hürmetlidir. Ailem hâlâ Karşıyaka ’da yaşıyor.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Engin Altan Düzyatan: “Baba olunca çok rahat olacağımı düşünüyordum. Hiç öyle olmadı. İlk dokuz ay çok saplantılıydım.”

Oğlum işimin at binmek olduğunu sanıyor

* Oğlunuz Emir üç yaşında, kızınız Alara beş aylık. Baba olmak size ne öğretti?
- Gerçekten geliştiğimi ve çocukluğumu üzerimden attığımı hissettim. Bireyselliğin çok hoş olduğunu ama ailenin çok şey öğrettiğini fark ettim. Önceliklerim tamamen değişti. Daha Öncekinden kendim için çalışıyordum, artık çocuklarım ve eşim için çalışıyorum.

* Nasıl bir baba oldunuz?

- Çok rahat bir adam olacağımı düşünüyordum. Ama hiç öyle olmadım. İlk dokuz ay çok saplantılıydım. Mesela Emir ’i hep ben yıkadım.

* Alara adını nasıl seçtiniz?

- Neslişah ’ın da benim de hoşlandığımız bir addı. İçinde eforlu sesler ve ‘a ’ harfi olan bir ad istiyorduk.

* Emir sizi ekranda izliyor mu?

- Hiç izlemedi. İşimin at binmek olduğunu sanıyor. “Baban ne iş yapıyor” diyenlere “At biniyor” diyor.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim
Dünyayı yakından takip ediyorum, bir uçta suni zihin, diğer uçta açlık ve susuzluk...

* Dizinin geçtiği Ertuğrul yarıyılına ve günümüze bakınca cemiyetsel olarak arada ne gibi farklar görüyorsunuz?

- O yarıyıl hayat, toprakla iç içe... Her şey yanındakilere bağlı olmanla ilgili. Günümüzde aynı kavramlardan bahsedemeyiz. İnsanlar daha fertsel, adım atmakta artık daha öncekisi kadar yiğit değiller.

* Neden?

- Kent yaşamı insanı yalnızlaştırıyor. Bir cep telefonu ekranının arkasına sıkışmış insanlar haline geldik. Biraz daha saldırgan olduk. Özellikle kentte yaşayanlar erişemedikleri ya da yapamadıkları şeye karşı çok seri saldırma potansiyeli taşıyor.

* Senenin başındayız. Gelecekle alakalı ne söylemek istersiniz?

- Hepimizin erişmek istediği şey, mutluluk. Herkes için huzur ve mutluluk bulabilecekleri bir dünya dileyebilirim.

* Sizce bu dünyada muhtemel mi?

- Doğduğumuz yarıyıl böyle. Dünyayı yakından takip ediyorum. Bir uçta suni zekadan bahsediyor, dünyayı ele geçirebilir diyoruz. Sonra Afrika ’ya bakıyorum, insanlar aç ve susuz. Uçlar ve aralar açıldı. Bu açılma, dünyada genel mutsuzluğun nedeni gibi geliyor bana.

* Umutlu musunuz?

- İnsan içinde umut, sulh ve hayal taşıyan bir varlık. Bunlar tükenirse insanlığımızı da kaybederiz. Dünyada koşullar güçleşiyor olsa da bir biçimde umutlu olacağız.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Düzyatan: “Baba olduktan sonra önceliklerim tamamen değişti.”

Başrol olmak için eğitildim

* Beş yıldır aynı kişiliği canlandırıyorsunuz. Role kendinizi kaptırdığınız oluyor mu?

- Ben profesyonelim. Bu işin eğitimini aldım ve başrol olmak için eğitildim. Bu ayrımı yapamayacak oyuncular, mektebin birinci, ikinci sınıfında çıldırırlar ya da mektebi vazgeçerler. Çıldıran dostlarımı görmüşlüğüm var.

*  Bundan sonra sizi nasıl işlerde göreceğiz?

- Uzun zamandır sinema yapmıyorum. Sinema filmiyle alakalı çalışmalara ağırlık verdik. Bol bol senaryo okuyup çalışıyoruz.

* Daha evvel rol aldığınız ’Romantik Komedi ’ filminin üçüncüsünde yoksunuz. Sebebi; söylendiği gibi filmin ‘örf ve âdetlere uygun olmaması ’ mıydı?

- İlgisi yok. Senaryoyu okuduğumda sevmedim.

Köyleri kalkındırma projeleri yaptık

* ‘12 Eylül ’ü mevzu alan bir filmde oynamıştınız. Yeniden politik bir film gelse ya da sanat filmi... Diyelim ki Nuri Bilge Ceylan ’dan ya da senaryosunda sevişme sahneleri olan bir filmden öneri geldi. Rol alır mısınız?

- Neden olmasın! Hele bir de Nuri Bilge ’den kazançsa... Ben oyuncuyum, beni heyecanlandıran her kişiliği oynarım.

* ‘Regulus ’ adında bir imal firmayı kurdunuz. Nasıl projeleriniz olacak?

- İlk olarak Afrika ’daki susuzluk ve açlığa dikkat sürüklemek için bir dokümansal çektik. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Belgesel ’de yayımlanıyor. Aynı zamanda orada resimler sürüklemiştim. Bir sergi açtım. Kazancıyla Afrika ’daki köyleri kalkındırma projeleri yaptık. Su, elektrik, güneş enerjisi ve tohum götürdük. Şimdi ikinci dokümansala hazırlanıyorum. Kız çocuklarının okutulması üzerine, arka tasarısına Türkiye ’yi alan bir iş. Maharetli gençleri değerlendireceğiz.

* Bir yandan müsabaka programı sunuyorsunuz... ‘3 ’te 3 ’ adlı, tarihi merkeze alan bir program. Tarihle nasıl bir ilişkiniz var?

- Ağabeyim tarih meraklısıdır. Onun bu sohbetlerinde ben de vardım. Uzun zamandır müsabaka sunmuyordum. Format da güzelime gitti.

Engin Altan Düzyatan merak edilenleri anlattı: Amerika ’ya çocuk orada doğsun diye gitmedim

Resim sürüklemek için Afrika ’ya gittim

* Babam bir vakfın başındaydı ve her ay o vakfa bir fotoğraf sergisi kazançtı. Fotoğrafa merakım o yaşlarda başladı. En zevk aldığım şey, gittiğim bir ülkede müze dolaşmak. Sevdiğim ressamlar; Erdoğan Zümrütoğlu, Ekrem Yalçındağ, Ahmet Oran, Canan Tolon... Dünyadan da Hieronymus Bosch gözdem.

* Doğu ve Batı felsefesi okumayı hoşlanıyorum. En son ‘Ikigai ’yi okudum. Hakan Günday en sevdiğim yazarlardan.

*Resim sürüklemek için süre ayırıp özellikle bir alan tanımlıyor ve oraya gidiyorum. Afrika ’ya gittim. Ruanda ’da gorilleri çektim.