Çoğu vakit açıklamakta zorlandığımız, insan aklı ve mantığının aciz kaldığı hayat denilen gerçeğin, zamanı geldiğinde ölüm gerçeği ile yer değiştirdiği hakikatinin var olduğunu ve hayatımız başlamadan ne öncesini ne de bitişin ardından neler olacağını hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz...

Bu konuda sığındığımız, aklımızı korumaya aldığımız tek çıkar yol bu kâinatın, yaşamın, ölümün ve bilinmezliğin bir sahibinin olduğudur...

Kendimce tasvir etmeye çalıştığım bu duruma inananlara saygılı olduğum dek inanmayanlara da itiraz etme hakkına sahip değilim çünkü bilirim oysa hiçbir akılcı ve mantıklı üslup ile yapılan anlatım bu iki öbür görüşü ikna etmeye katiyen yetmeyecek yalnızca büyük tartışmaya sebep olacaktır.

Benim esas anlamakta zorlandığım konu ise şu: Tüm kâinatın, yaşamın, ölümün, ilk kez halk müziği almak üzere tüm canlıların (havada, karada ve denizde), dinler için görevlendirdiği tüm peygamber kullarının sahibinin Allah olduğuna inanan ve inandıklarını YouTube, Twitter ve Instagram uygulamalarında götünü yırtarcasına anlatıp icap ettiğinde gerçek ayetlerden icap ettiğinde asılsız abartılmış hadislerden dem vuran, dini sohbetler ile insanları aldatan bu hayasızların fiziki menfaatleri söz konusu olduğu zaman ilk kez Allah'a olan inançlarını ve tüm korkularını unutup her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil almak üzere duyguları ile algıladıkları her şeyi ve her olayı maddiyat ile örtüştürmenin kurbanı olduklarının farkında olmayışları, bu çok üzücü...

Yani hakikatte materyalist olduklarını bile bilmekten acizler...

Ben yaşamım her tarafında böylesi şerefsizlere hiç inanmadım, gerektiğinde sadece sadaka verdim.

Sacit ASLAN

Kaynak: www.sacitaslan.com