İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk TV'de Kübra Par'ın moderatörlüğünde gazeteciler Veis Ateş, Mehmet Akif Ersoy ve Merdan Yanardağ'ın sorularına cevap verdi.

"İFTİRALARIN HEPSİ SAÇMALIK NEDEN İSTİFA EDEYİM?"

Kamuoyunun yanıtlarını merak ettiği Sedat Peker'in iddialarına yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bakan Soylu, Sedat Peker'in hakkında 7 videoluk iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Asilzade "Organize kabahat şüphelisinin bu iftiralarının hepsi saçmalıktır. Hepsi saçmalık, sapkınlık var. Bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor ve sessizlik hakim. İpe-sapa gelmez olarak görmedim fakat sözcülük yapıyor" dedi. Aristokrat, Peker'in hakkında 7 videoluk iddialarına ilişkin izah etme yaptı. Soylu "Organize kabahat şüphelisinin bu iftiralarının hepsi saçmalıktır" dedi. "İstifa etmeyi düşündünüz mü?" sorusuna ise Aristokrat "Hiç düşünmedim, iftiraların hepsi saçmalık, niçin istifa edeyim" yanıtını verdi.

"KUTLU ADALI CİNAYETİ BİZİM İÇİN NAMUS MESELESİDİR"

Bakan Aristokrat, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak şunları dile getirdi: Bugün bunun alınması için KOM Dairesi'ne yazı yazdım. Ben mi yazdırmam lüzumlu, resen devreye girilmesi gerekli yok mi? Benim görevim İçişleri Bakanı olarak önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an müdahale etmektir. Durum çıktıktan sonra durum sonu raporu kâğıda dökmek yok. Kutlu Adalı cinayetinde en küçük bir şey açık duruyorsa bizim namus meselesidir.

"SAYIN AĞAR'IN YERİNE OLSAM 48 SAAT İÇİNDE AYRILIRDIM"

Eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın marinada atama almasını içten bulmadığını kaydeden Aristokrat şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Ağar'ın marinada devir alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu alıcı millet bir yerde bulunduğu süre bunları bu meselenin üzerinden yorulmak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir adam başına. Küçük bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum"

"HADİ ÖZIŞIK'A TELEFON MESAJIYLA BU YANITI VERDİM"

Sedat Peker ile kendisi arasında arabuluculuk yaptığı bahis edilen Hadi Özışık'la ilgili olarak konuşan Süleyman Asilzade, "Hadi Özışık'a telefon açtım 'Yaptığın çok hatalı memleketi de sattın, bizi de sattın' dedim. Daha Sonra aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla 'hatalı işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz' dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu fazla ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu 'Seni Sedat Peker'e sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam, fakat sen inandın beni sattın' dedi. 'Ben bu konuyla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım o kadar mi?' Ben devletin İçişleri Bakanıyım" ifadelerini kullandı.

"10 BİN DOLAR MESELESİNİ SAVCIYA AÇIKLAYACAĞIM"

Sedat Peker'in bir milletvekiline 10 bin dolar verdiği iddialarıyla ilgili bir soruya yanıt veren Bakan Aristokrat, "Bu bir siyasetçi savcıya açıklayacağım" biçiminde konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Çocukluğumdan itibaren siyasetin içerisindeyim. Birçok alanda demokrasi mücadelesi gerçekleştirdik. 80 darbesinin öncesini de gördüm. Gaziosmanpaşa'da bir evimiz vardı. Babam Hak Partisi'nde siyasetçiydi. Eve çıkarken bodrum katımıza bomba konulup, konulmadığını yoklama ederek çıkardık. Hemen ilkokul, ilkokul, lise hatta bazen tekrar 80 öncesi babamla beraber Adalet Partisi'nin programı olurdu. Gece karanlığında bazıları erketeler derler, köşede kenarda bir yere konuşlanmışsa onu her zaman seçici yarı bir şey yapılabilecek gözle bakarlardı. 80 öncesi okuldan döndüğümüzde Nazlı sokaktı bizim sokağımız, sokağımızda bir kişiyi taradıklarını öldüklerini gördük.

"DARBELER, GECELİK FAİZLER, PARMAK SALLAMALAR GÖRDÜK"

Gençlik kolları, ilçe başkanları, il başkanlığı, genel başkan yardımcılığı, genel başkanlık. Siyaset bize şunu öğretti, bütün da Yunus'un açıklama ettiği gibi ya da inancımızın bize öğrettiği gibi, ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün. Siyasette başlıca itibariyle size kayda değer hak veriyor. Bize herşeye yanıt vermekle mükellefiz. Şüphesiz ancak her mesleğin kendine ait ahlak ve ahlakı olduğu gibi siyasetin, gazeteciliğin, marangozluğun bir ahlakı vardır. Kamplara prim kazandırmadan, bu çerçeve içerisinde bizim sorumluluğumuz. Bizim neslimiz hakikaten fazla çekmiş bir tür. Darbeler, yüzde 8 gecelik faizler, Amerika'dan parmak sallamalar gördük.

"BİR SAPKININ İPE SAPA GELMEZ SÖZLERİ OLARAK GÖRMEDİM"

Bizim neslimizin bizden sonrakilere bir borcu var. Artık hiçbir şeyi o bize tevarüs olan maliyeti onlara aksettirmeden gelecek nesillere huzurlu bir Türkiye bırakabilmek. Bu işin temeli açık olmaktır. Benim hiçbir şeyden korkum yok. Müslümanız ve Allah'a teslimiz. Alengirli işler yapıyorsak, toplumun bize verdiği emanete halel getirecek işler yapıyorsak nefret edilen şey dağları aşar. Ne soracaksanız, ben bu akşam bütün müktebesatımla, samimiyetimle cevap vereceğiz. Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllardan beri Türkiye'de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği kesin olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu dürüst bulmuyoruz. Birinci ve ikinci videoda uyarı ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiye'yi biliyoruz. Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim. İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz.

"DAVUTOĞLU HDP İLE TÜZÜK YAPABİLİRİZ DİYE KONUŞTU"

Baktım fakat, bir eleman bir spikerlik yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete söz ediyor, Türkiye'ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor iddiaya göre, çivi içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye'de bir sessizlik dominant. Neticede terörle uğraş etmişiz, Türkiye'de suç çeteleriyle çaba etmişiz darbe vurmuşuz. Uyuşturucu ile çaba ediyoruz, etmişiz. En kayda değer yakalamaları, operasyonlar yapmış sonuç elde etmişiz. FETÖ ile çaba ediyoruz. DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bunlarla uğraş ederken yarı birileri Türkiye'nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek veya son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye gidiyorum. Sene 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında 'Biz HDP ile tüzük yapabiliriz' diye bir tümce çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Tercih geçtikten daha sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle biraraya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Derman Partisi'nin başkanı Ali Babacan, "Bu işlere bakmamalıyız, derhal ekonomiyi ayakta tutmalıyız" dedi.

"HEPİNİZİN YAPTIĞI KONUŞMALARINIZI DİNLETİYORUM' DEDİ

Dedim oysa, "Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek". Bu tercih tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım'da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP'yle AK Parti'nin iktidarı için canhıraş çaba verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun içten olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına tutarsız olduğunu, Türkiye'yi diğer bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu. Büyük bir uğraş başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Tasa Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, atıl halde bırakan, ABD'nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye'de baskın kılmak. Bunun içten olmadığını söyledik. Tartışmalar pek şiddetli oluyordu oysa, bir ara sayın Davutoğlu bütün anlamıyla dengesi kayboldu, 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum' dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.

"FİZİKİ TAKİP YAPILDIĞI YOLUNDA KARİNEYE ULAŞAMADIK"

Ben partinin teşkilat başkanıydım. 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu bir bir biliyorum' diyordu MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. 'Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum' dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği açıkça ortada. sonradan çeşitli dedikodular çıktı, somut takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık. Sayın Cumhurbaşkanımızla bugün gibi hatırlıyorum Külliye'de birlikte olduk. 'CHP ile iktidar hazırlığı sözkonusu, genel vaziyet bu' dedim. 'Sen ne düşünüyorsun' dedi. Dedim ama, 'Rahmetli Erbakan 1974'de yaptı üzerinden darbe geçti. yarım yamalak da olsa Refahyol 'a ancak geldi. 1994'de SHP ile beraber yaptık, veladdalin amin! Türk siyasetinin doğasına yerinde bir doğa yok. Vatandaş iki tarafı birbirini denetlesin diye, birbiriyle uzlaşsınlar diye yok, tam tersi birbirini teftiş etsinler diye 1800'lerin sonundan itibaren bir siyasal sistem kuruldu. Bunu getirip dışarıdan angaje edilmemiş. Doğal bir serüven bu. Bu macera ne zaman bozulmuşsa sıkıntı meydana geldi. Sayın Cumhurbaşkanımıza 'ben bunun hatalı olacağını düşünüyorum' dedim. 'Haklısın' dedi.

"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZI SIKIŞTIRMAYA ÇALIŞTILAR"

1 Kasım seçimlerinden daha sonra bu uğraş devam etti. Ahmet Davutoğlu'nun etkin olduğu think thang kuruluşlarından birisine bugün HDP'nin benzeyen başkanlarından Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu; Apo içeriden çıkacak. İki, Suriye'de, Kuzey Suriye'de bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiye'de özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir tüzük yapılacak. Ama biz bunu sonra CHP, İYİ Parti, HDP'nin kendi içerisinde o şeyi gördük. Yukarıdan aşağıya bir değerlendirme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini daima beraber gördük. Gerçekten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da tüm Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 dost biraraya geldik, 'bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor' dedik. 'Bunun geri dönüşü olmayacak' dedik. CHP ile kurulacak koalisyon 1 Kasım'dan sonra butlan oldu. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var. Siyaset bilgisi var, Türkiye'de yaptıkları var. bundan başka dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var.

"DAVUTOĞLU'NA KARŞI İMZA TOPLANMASINDA DAHLİM VAR"

 Burada ortaya meydana çıkan işlem bütün anlamıyla, biz arkadaşımızla uğraş başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o vakit da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük. Bir MKY öncesinde imzalar toplandı. Bunda benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahlim var. Ben burada olduğum için söylüyorum. Netice itibariyle HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmık olduk. Yıl 2015 ve 2016. Daha Sonra Binali Bey genel başkan oldu.

"KAPANMAYI GÖZE ALAN ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ VARDI"

Bugün bir Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. Suriye'nin içerisinde ABD'nin üsleri 6'dan 14'e çıktı. 2020 ve 2021'de. Bir taraftan tüm bunlar sağlanırken Türkiye'ye karşısında bir ekonomik atak var. Bunu hep berebar yaşadık. Türkiye dağılsın, hesaplı olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın. Bizim istediğimiz bir anayasası olsun. Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak gibi ülkelerin konumuna düşsün. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz. Tüm süreçlerin içerisinde Türkiye bir operasyona alt tutuluyor. Dikkat ederseniz Türkiye'nin faizi 4-4,5'tu. Bugün 20 seviyelerinde. Burada Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Burada gaye Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiye'de bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudi'de, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclis'teki işbirliği ile. Tartışılmayacak siyasi üstünlük var. Başkanlık hükümet sistemi var. Siyasi istikrarsızlık değil. Peki ne yapmak gerekli? Terörden bir şey yapılıyor mu? Hepimiz terörü unuttuk. Sultanahmet, Dolmabahçe, Ankara saldırıları, Gaziantep'e kadar DEAŞ, PKK her şey. Her gün bir bombanın patladığı, İstanbul'da kapanmayı göze alan alışveriş merkezleri vardı.

"ERHAN TUNCEL İLE SEDAT PEKER'İ KİM IKI TARAFLI YAPAR?"

Burada öznelikle benim alakam değil. Ben olayın en ince ayrıntısına kadar fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne vakit kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta 'biz yaptık' diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker'i kim karşilikli yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Peker'e Erhan Tuncel'i kim emanet eder? Bireylerden yok bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en kayda değer meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi kavrayış itimat eder? Bu dek cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette tanı ediyor 'budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada herşey kapanıyor. Oradaki iki birey, 'Biz Bilecik'ten aldık' diyor. Neyi alıyor? Tabanca ruhsatlarını. 'Bilecik'e hiç gitmedik' diyor. Bilecik'te kim var? Veli Minik var. Dürüst mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu tanımlamak için anlatıyorum bunu.

"AK PARTİ'NİN İLK İCRAATI MAFYAYI BİTİRMEK OLMUŞTUR"

Genellemek fazla hatalı bir şey olur. AK Parti siyasi hayatı içerisinde 2002'ye kadar eğer varsa, 2002'deki notları çok açık bir şekilde gösterebilirse arkadaşlar. O zamanın manşetlerinde 'Türkiye'yi mafya teslim aldı' başlığı var. Türkiye mafyaya teslim oldu. Ben AK Parti'de değilim o dönem. AK Parti'nin birincil meselesi budur. Avukatlar, meslek adamları ve Türkiye'deki herkes bilir. AK Parti Türkiye'de ilk kez ekonomiyi sıçratmadı, mafyayı bitirdi.

"BİR OPERASYON OLDUĞUNU ANLADIM VE ORTAYA ÇIKTIM"

Özne seçilmemin sebebi şu; bir, ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti'nin yöneticiliğini de yaptım. Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz. Terörle mücadelemize devam ediyoruz. Türkiye'de 15 Temmuz civarında 5550 birey terör örgütüne katılıyordu. şu anda, 12 kişi, üçü ya da dördü yurt açık havada. Bu katılmıyor demektir. Türkiye'de organize kabahat örgütleri açısından, ben Ankara'dan geliyorum, İzmirliler söylesinler, 355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben herşeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Banzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorladı. Bana İstanbul'da üç örneği göstersinler, Ankara'da göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ama, 'Bunu yapmakla sen mükellefsin' . Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana kadar başarı. Bu topyekün bir galibiyet. Sadece benim başarım değil. bir de FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bizim üzerimizde FETÖ ile ilgili az gidiyorlardan tam tersi sert gidiyor diye eleştirenler var mı, yok mu? Her gün bir DEAŞ operasyonu yapılıyor mu? Türkiye'nin içinde değişkenlik sağlayamayacaklarsa, hükümetin uyguladığı politikalar ve aynı zamanda İçişleri Bakanlığı'nın müktesebatı. Benim İçişleri Bakanlığımı teslim aldığında 6500-7000 birey kalmıştı. Kaymakamların üçte biri gitmişti. FETÖ'den nedeniyle gitmişti. Hiçbir gerekçe ortaya koymadan Türkiye'de operasyonları yürüten, çocukları bakımlı bakımlı sokağa çıkartan bir anlayış. Ben açık söyleyeyim, bu operasyonun Türkiye'nin üstüne gelen işlem olarak gördüm, bizim de kendimizi ifade edeceğimizi anladım ve ortaya çıktım.

"SEDAT PEKER'İN KORUMAYA İHTİYACI VAR MI?"

Gerek organize kabahat örgütlerinin mensupları, liderleri, gerekse bu konularda iktidarı ve siyaseti çıkar sağlamak isteyenler yanaşırlar, kendi uğraşı alanlarını, sivil toplum örgütlerini, meslek alemini oluşturmaya çalışırlar. Amaçları nedir? Sedat Peker'in korumaya mı ihtiyacı var? Amacı ne? Tam da bahsettiğimiz. 'Ben akademisyenleri kan banyosunda yıkayacağım'. Adam benim herşeyime küfrediyor, takipsizlikle övünüyor. Hangi partiyse, sadece AK Parti ile ilişkisi yok fakat. CHP'li Gürsel Tekin'in attığı tweeti sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Tüm bunların tamamı organize suç mensuplarının birtakım yerel zafiyetlerden istifade ederek meşruiyet sağlamalarıdır. 16 Ocak 2015. DHKP/C'nin Sedat Peker'e, ilgili kişiye korkutma. 26 Ocak 2015 'ben koruma istemiyorum', sonra 'ben istiyorum' diyor. Bitmiş kurul toplanıyor, istihbarat ve terör biraraya geliyor ve kendisine koruma veriliyor. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, Terörden sorumlu da zannediyorum Mustafa Işine Düşkün. Şu Anda şu adam, Nurettin Demir. Biz nelerle uğraşıyoruz. Nurettin Demir Kadıköy eski ilçe emniyet müdürü. Kardeşi Nurten Demir, 1992'de DHKP/C'den öldürdü, öteki kardeşi DHKP/C ile iltisaklı. Sanal tehditle, kurgu bir tehditle, ben İçişleri Bakanıyım. İstanbul'da her dönem kimlere koruma verildiğini bilemeyebilirim. Yakın koruma, tehditlere karşın korumalar, il emniyet tehditleri belirler. Bu riskli bir iştir. Benim dönemimde koruma 5 bine düştü. Bunun yüzde 40'ı da etken ve savcılardır.

"BATAKLIK OPERASYONU'NUN İLK İHBARI ŞAHSIMA GELDİ"

Nurettin Demir 93-99 DHKP/C. 2015'de Kadıköy İlçe Emniyet müdürü kardeşinden kalan DHKP/C mirasıyla kurgu üretir. Silsile-i meratip böyle başlamış. Bu kişi FETÖ'den ceza yemiş. Kadıköy'de herkes bilir ki bir birey bunun aleyhinde bir şey söylesin. Ben bir önceki Kadıköy İlçe Güvenlik Müdürünü görevden aldım. Mesuliyet bana mı ait? Hayır. Benim telefonum 27 yıldır aynı. Bataklık Operasyonu'nun birincil ihbarı şahsıma geldi. İstihbarat, terördeki arkadaşlar bilir oysa, benim ihbar hattım geniştir. Işlem doğru çıktı ve Bataklık Operasyonu başladı. Sultanbeyli Emniyet Müdürü'nün Nejad Daş'la birlikte para nakliye işi bana geldi. Burada Nurettin Demir sahte ihbar gönderiyor. Aynı sahte ihbar kiminle oldu? CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun korumalarını aldım. Tehdit yoktu. Sizin tehdidiniz değil. Herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Hayır. Sonra ne oldu? Örneğin Kaftancıoğlu'na tehdit nereden gelebilir?

"PERVİN BULDAN VE SEZAİ TEMELLİ'YE KORUMA VERDİM"

Bunu peşine düşüp takip eden, kasıt gösterildiği vakit konuya müdahale eden devletin kurumları var. Kaftancıoğlu'nun korumasını aldım, 15 gün sonradan Kaftancıoğlu DHKP/C korkutma etti. Niye korkutma etsin? Bir sektör oluşmuş. 2017'de Özgür Taşdemir. Bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var. Bu kumarhaneler sebebiyle, DHKP/C baskını nedeniyle, bu tehdidi yenilediler. DHKP/C'nin kurgu tehdidi üzerine bir tehdit daha yenilediler. Ben bunu 2018'in ortalarında öğrendim. Sedat Peker'in polis koruması olduğunu öğrendim. Canan Kaftancıoğlu'nun da koruması olduğunu bilmiyorum. Fakat şunu söyleyeyim; Pervin Buldan'a korumayı ben verdim. O günün benzer başkanı Sezai Temelli Olarak, ona da korumayı ben verdim.

"KİMİN İSTİSMARI, KURGUSU VARSA HESABI SORULACAKTIR"

Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018'in ortalarından daha sonra İstihbarat Başkanı 'Bir operasyondayız, biraz sabredin' dedi. 'Biz bunları dinliyoruz, bir iş üstündeler, ne olursunuz sabredin' dedi. Netice itibariyle birazcık sabrettik, daha sonra da aldık onları. Özel korumalarda yurt dışına gidildiğinde devlet sağlar. Bu alıcı yakın korumalarda yurt dışına gidildiğinde kendisi izin alır gider. Koruma yurt dışına çıkmak üzere kendi ilinden izin alır. Diyanet İşleri Başkanı yurtdışına gidiyorsa devlet kadar karşılanan bir işle birlikte gider. Bizim arkadaşlarımız 'biraz daha bunun peşine düşüp takip edilmesi gerekir, alırsak başka bir şey anlaşılır' dedi. Orada yalnızca koruma üzerinden bir takip. bununla beraber eğer biz buna koşul değişikliği sözkonusu edersek başka bir şey düşünülmeye başlar. Bu konuyla ilgili soruşturma açtık, Mülkiye Yoklama Kurulu Başkan Yardımcılığımızın başkanlığında. Emniyet Yoklama Başkan Yardımcımızla. Bu koruma işinde yetersiz, aksak nedir bunların tamamına bakacak. Burada kimin bir istismarı, imtiyazı varsa, kurgusu varsa hesabı sorulacak.

"AK PARTİ ÖRGÜTÜYLE BİR İLİŞKİSİ VAR DEMEYİ KABUL ETMEM"

Bu konuyla ilgili herhangi bilgim yok. Ber her kriminal olayı biliyor değilim. Kaçmam da, söylerim. Organize suç örgütü mensupları her yere sızıp veya hırsızlar. Benim adımı kullanan asgari 30 kişi hapse girdi. Gerçekten bir kısmı geçmişte tanıyor. Kimiyle siyasette, kimiyle başka bir yoldan. Rize'de dere kaçakçılığından nedeniyle adam öldürüyor. Öldüren bunlar. Mahkeme toplanıyor. Olay ortadan kalkıyor. 1998-2000. Meselenin nasıl devletin içine sirayet ettiğine anlatmak için ifade etmeye çalışıyorum. Ben bu ülkenin evladıyım. Bugün İçişleri Bakanıyım, yarın değilim. Ben bunları ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi. AK Parti örgütleriyle Sedat Peker aralarında bir ilişki var demeyi kabul etmem. Bir organize kabahat örgütü liderinin ipe sapa gelmez iddiaları kabul edersek İçişleri Bakanı'nı da yargılarız.

"SAYDAM OLMAZ İSEK MİLLETİMİZİN KILICINI SALLAYAMAYIZ"

Ben DYP'de siyaset yaptım. Binlerce insanla, yüzbinlerce insanla diyaloğum oldu. İlçe başkanlığı yaptım, 5 yıl Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı yaptım, yaşım 25'di. Hayatta bir kara kir olsun ant ediyorum ki, milletin yüzüne çıkmayacağım. Bir tek finanse eden birisi olsun milletin yüzüne çıkmayacağım. 95 sigorta şirketim var, fatura keserim. Herkes işyerimin nerede olduğunu bilir. Biz transparan olmaz isek milletimizin kılıcını sallayamayız. Kendi kılıcımızı sallarsak lekeli ilişkiler içinde olur. Binlerce insan biz kazanınca yanımızda. Erdal Aras sonuç itibariyle partimizin adayı. Bir birey birisiyle ilişki kurdu diye onun tamamını o günkü DYP, bugünkü AK Parti'ye teşmil etmek dek zavallı ve zayıflık var mıdır? Ayıptır. Ben nasıl bir adamım ama cümbür cemaat benim finansımı sağlayabilmek için büyük bir çaba sarfediyor. Şirketimin jeepi vardı. Herkesin bildiği şirketim var. Siyaset yüzünden başına fazla iş gelmiş şirkettir. O jeeple birlikte Anadolu'yu gezdik. DYP'de kimse kalmamış. Çorum'da gece yarısı - 4 derecede gittiğimiz arkadaşlar söylesin.

"BEYAZ TOROS, FAİLİ MEÇHULLER VARSA BANA GETİRİN"

Korkut Eken meselesi... Ben bu tiplerden hoşlanmıyorum, açık söyleyeyim. Arif Çetin Paşa jandarma tarihinin en büyük mücadeleyi verdi. Bundan sonra bu raconu keserim mi demesi gerekli. Devlet bize asalet, haysiyet veriyor. Ben kimseyi hukukun dışarısına çıkartıyor muyum, çıkartmıyor muyum? Ben keza hukukun sahibi, ayrıca mafyanın, hem terörün takipçisiyim. Anama sövdüler itirazımı dile getirdim. Hala sosyal medyada itiraz ediyorum, sizin adınıza itiraz ediyorum. Masumlar namına itiraz ediyorum. Bugün bunun alınması için KOM Dairesi'ne yazı yazdım. Ben mi yazdırmam lazım, resen devreye girilmesi gerekli değil mi? Benim görevim İçişleri Bakanı olarak önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm lahza müdahale etmektir. Olay çıktıktan daha sonra olay sonu raporu yazmak yok. Kutlu Adalı cinayetinde en minik bir şey açık duruyorsa bizim namus meselesidir. Ben sayın Cumhurbaşkanımızla çalışıyorum. Bana hiçbir meselede 'şunu şöyle yap' diye talimat vermemiştir. Bizim dönemimizde Necip Hablemitoğlu, oysa o da FETÖ işidir, faili bilinmeyen canice var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz. 4,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum. İç güvenlikle ilgili terörle uğraş meselesi bizim uhdemizde. Manâsız kağıda imza atmaya hazırım. Terörle mücadelede bu başarının aşağı gayri yasal, beyaz toros, insanlara zulüm, faili bilinmez cinayetler eğer varsa bana getirin abes kağıda imza atayım ve buradan çıkayım.

"O BENİM 'BACAKLARINI KIRIN' SÖZÜMDEN KAYNAKLANIYOR"

Ben Milletlerarası Bağışlama Örgütü'nün muhatabıyım. Bana geldiler. Özellikle FETÖ'nün salondaki fotoğrafları vardı ya. Anadolu Ajansı'nın geçtiği fotoğraflar. Oradaki spor salonda. Burada biz Affetme Örgütü ile ilgili her seferinde karşısında karşıya geliriz. Her seferinde onlar Türkiye'de gideceği yerleri söylerler. Göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır cefa ile ilgili en küçük bir şey önümüze koymadılar. Sistematik acımasızlık ile ilgili önümüze bir şey koymadılar. Bunların hepsi siyasal gözlükle bakarlar. Türkiye'de gaddarlık ile ilgili tespit değil. Fena muamele ile ilgili saptama var. O nerede biliyor musunuz, uyuşturucu örgütleriyle mücadelede. Ben 'bacaklarını kırın' dedim ya, benden kaynaklanıyor.

"TAYYİP ERDOĞAN BU ÜLKE İÇİN BÜYÜK FIRSATTIR"

Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995'te DYP ilçe başkanıydım. Şunu da söyleyeyim; sayın Çiller'in fiilen desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşısında kongre kazandım. 32 semt kongresinin 31'ine girdim, birini kaybettim, birinde ağız dalaşı çıktı, 30'unu kazandık. 400 oyun 300'ünü alarak ilçe başkanı seçildim. Sayın Ağar o zaman zannediyorum milletvekiliydi. Bizim sayın Çiller'le Ağar'ın karşısında karşıya kaldığı pozisyon o tarihten itibaren yaklaşık olarak başladı. O Susurluk meseleleri. Akşener bugün söylüyor ya. Kendisine şunu söylüyorum; benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesin hayatımdan vaz geçerim. Her gün için geçerli. Bugün için de geçerli. Benim bir tek gayrikanuni işle ilişkim olduğunu ortaya koysunlar hayatımdan vazgeçerim. Bu ülkenin evladıyım. Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir fırsattır. Bizim yapmamız gereken tertemiz kalıp, onun ortaya koyduğu adımlara destek olmaktır.

"DYP'DE 2007'YE DEĞIN MEHMET AĞAR'A MUHALEFET ETTİM"

Tansu Hanım'la karşılaşmaya başlayınca Mehmet Ağar'a karşı pozisyon aldık. Sonra bağımsız namzet oldu. 99 geçti. 2002'de sayın Çiller'le birlikte genel başkan kim olabilir diye konuşuldu. 32 yaşındayım, İstanbul il başkanıyım. Sayın Çiller'in sevdiği insanım. Ufuk Söylemezoğlu dedi, 'olmaz' dedim. Kemal Çelik dedi. 'Bir tarafta Kemal Çelik, bir tarafta Ağar olmaz' dedim. Hasan Basri dedi, 'olmaz' dedim. En sonunda kendim istiyorum zannetti. 'Sen olursun' dedi. Dedim oysa 'Sayın Başbakanım benim şeyim Haliç'e düşmedi' dedim. Bu kadar açık 'çocuğum' dedim. İlhan Kesici dedim. Konuşuldu, edildi ve İlhan Kesici namzet oldu. Kesici ile birlikte Mehmet Ağar'a karşısında pozisyon aldık. Salonda çoğu insanla girdik, çıkarken 2 kişi çıktık, İlhan Kesici ve ben. üstelik Nevzat ağabey vardı. Cümbür Cemaat bizi bıraktı. Ben namuslu bir adamım. Seçim öncesi sayın Çiller'le karşısında karşıya karşın, bir sebepten nedeniyle, sayın Çiller'i o dönemde terk etmedim. O kongreye ben ve arkadaşlarım sayın Çiller'i soktuk ve çıkardık. 2007'ye dek Ağar'a muhalefet ettim.

"KORKUT EKEN, MEHMET EYMÜR TİPLERİN SÖZ SÖYLEMELERİ..."

Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide etkin pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir'e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim. Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala laf söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir giz emanet etmiş. Eğer ben hukukun dıştan bir meslek yapmışsam, yatığım işin peşine takılmam. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve gösteri etmesine katılmıyorum.

"BEN HUKUKUN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEKLE MÜKELLEFİM"

Sayın Ağar'ın marinada atama alması dürüst mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu alıcı ahali bir yerde bulunduğu süre bunları bu meselenin üzerinden yorulmak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir parça başına. Minik bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum. MİT Müsteşar Yarımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına tutarsız olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde meslek takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu dek basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.

"DÜNYANIN EN ÖNEMLİ 12 MAFYA LİDERİNDEN BİRİ..."

Bakın burada kimler var? 2018 ve 2019'da Türkiye'de yakaladığımız milletlerarası organize kabahat şebekesi liderleri var. Birisi Balkanların en büyük kabahat örgütü lideri. Antalya'da yakaladık. İlgili bakan yardımcısını gönderdik, kafasını çuval geçirmek zorunda kaldı. Kendisini tanımaması için. Ötekisi Nadir Salivov, Azerbaycanlı, Rusya'da hapis yatmış. Türkiye'yi kendine yerleşim edinmek istiyor. Dünyanın en manâlı 12 mayfasından biri. Bu kişi yakaladık, mahkemeye çıkardık. Mahkeme 'cezasını yattı' dedi. Avukatı gitti, 2 saatte mahkemeden, bunu geri gönderme merkezinden çıkaracaksınız, yurt dışına göndermeyeceksin diye. Bütün adamın istediği. Mahkemenin o kararını uygularmış gibi yaptım göç idaresinden çıkarıp tekrar göç idaresine aldım. Sonradan Azerbaycan'a gönderdim. Takip ettik Türkiye'ye gelecek diye. Yunanistan pasaportu ile Kıbrıs'a, oradan da Türkiye'ye girdi ve orada öldürüldü. Bir Gürcü mafya lideri var. Gürcistan bunu istemedi, elimizde kaldı. Hapishaneye koyuyoruz, avukatları itiraz ediyor çıkıyor. En sonunda kimse istemediği için Beyaz Rusya'ya gönderdik. Onlarca suç örgütü liderleri ile teker teker çaba ettik. Her birisinin uluslarararası bağlantıları sözkonusu. İçeride avukatlarla meslek alıkoyma kabiliyetleri çok yüksek.

"10 BİN DOLAR MESELESİNDE BİLDİKLERİMİ SÖYLEYECEĞİM"

10 bin dolar meselesi... Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum yok mi? Adalet beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. 'Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa'daki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9, birey tutuklandı. Bu dosya neden ayrıldı? Neden yakalama çıkarmadınız?" Ankara'da bunu söyleyeceğim. İstanbul'da 2018'de başlayan soruşturma emniyetten 2019 galiba Kasım ayında, suç örgütü ele başısı yurt dışına çıktı. Emniyet'ten dosya fezlekeyle adliyeye gitti. Adliyeden üç gün sonradan yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine dek İstanbul Güvenlik Müdürü 'bu dosyayı ne yapacağız' dediği süre 'gereğini yerine getirin' dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, yasal izahatını isteyeceğim.

"BABAM BANA 'HADİ ÖZIŞIK'I YANINA AL' DEMİŞTİ"

Bu dosyanın İstanbul dosyasıyla ilgili en minik bilgim yok. Bütün da bu bir işlem. Siz bir sapkının sözünü diyorsunuz oysa 'Süleyman Aristokrat benim dönüş biletim' diyorsunuz. Bunu ortaya çıkaracak bir tek karine işi Allah rızası için. Hadi Özışık'ı 30 yıldır tanırım. Çıksın 'yanlıştır' desin. Bir insanın işsiz kalması yok, gazeteci. Babam dedi ama 'Hadi'yi yanında al' dedi. O zaman iyi de iş çıkardı. Gazetelerde haberlerim çıkıyordu. İnternethaber'in kurulmasında da benim etkim oldu. Ben bugünün adamı değilim. Yardım ettiğim ve yardım verdiğim insandan bir şey istemem hiçbir şey istemem. Onbinlerce insana el uzatıyorum ben.

"ÖZIŞIK'LA İLGİLİ LAF SÖYLEDİĞİNDE KİMYAM ALTÜST OLDU"

Şurada cep telefonum var. 13'ünde ilk ya da ikinci videosunda Hadi Özışık'la ilgili laf söylediği andan itibaren tüm kimyam başaşaği oldu. Ben onunla onun böyle bir ilişki kurabildiğini. Bundan 6 ay önce beni aramış. Hatırlamıyorum, sonradan hatırlattı. 'Bu adam benimle youtube programı yerine getirmek istiyor' dedi. 'Zinhar' dedim. 'Bu elbette hatalı, işine bak' dedim. Sebebi de şu; Sedat Peker, Patent Albayrak ve Serhat Albarak'a yürüyor. Benim de etkim olduğunu söylüyor. Hadi Özışık'ı uzun yıllardır tanıyorum. Benim iki tane tanıdığım vardır. Bu sayıyı arttırmam. Bir tanesine Mahmut Abi, Mahmut Övür'dür. Allah rahmet eylesin bir tanesi de Şakir Süter'di. Akşam'da yazardı. Ailece hemhal olmuştuk.

"BEN KONUŞMADIĞIM HALDE SENİ SATTIM ÖYLE Mİ?"

Hadi Özışık'a telefon açtım 'Yaptığın çok yanlış memleketi de sattın, bizi de sattın' dedim. Sonradan aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla 'yanlış işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz' dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu çok ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu 'Seni Sedat Peker'e sattım pek mi, ben dostlarımı satmam, fakat sen inandın beni sattın' dedi. 'Ben bu konuyla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım o kadar mi?' Ben devletin İçişleri Bakanıyım. Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim. Allah rızası için söyleyin.

"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ FAZLA NET BİR ŞEKİLDE SÖYLEDİ"

Onunla ilgili hemencecik müracaat ettik. Hem İstanbul ayrıca Bursa'dan. İkisinden de araması var. İzmir'de var bir tane. İçişleri, Yargı Bakanlığı Peker'le ilgili mücaadele ettik. Difizyon denilen bölüme aldılar. Biz FETÖ'cüleri kırmızı bültenle arayamıyoruz. Başvuru ediyoruz. Difizyon bölümüne alıyor, ondan sonradan 'ilgisizdir' deyip geçiyor. Arkadaşlarımız 'bu yanlıştır' diye söylemelerine rağmen... Bu meselelerin ilk başlarında sayın Cumhurbaşkanımızla bir değer biçme yaptık, genel bir değerlendirme.Sayın Cumhurbaşkanım benim liderimdir. Bizim nasıl tayin yaptığımızı, AK Parti'nin Türkiye'de nasıl bir yer oluşturduğunu, neyi temsil ettiğini bilen halk bunun nasıl bir operasyon olduğunu ve bu konuda neyin murad edildiğini en iyi şekilde bilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız da. Daha kimler kimler çıkacaklar, genel değerlendirmelerini Türkiye'nin hukuk ve adaleti için ortaya koyacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanımız yorumlama yaptı, fazla net bir şekilde söyledi.

"SEDAT PEKER CEZASINI ÇEKECEK, BEDELİNİ ÖDEYECEK"

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuvvetli bir devlettir. Bunu klişe tümce olarak söylüyor değilim. Yaptıklarımız ortada. Doğu Akdeniz'de, Libya'da biz varız. Karabağ'da biz varız. Suriye'de biz varız. Kuzey Irak'ta biz varız. Bunların herkes Türkiye'nin rüyasında görüp de inanmayacağı adımlardır. 15 Temmuz'da ABD'nin, FETÖ'nün bize yaptıklarına aleyhinde attığımız adımlardır. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde bu alıcı olaylara müsaade etmeyiz. Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti'nden özür dileyecek, gelecek adalete teslim olacak, cezasını çekecek. Çıktığından sonradan etrafındaki şebeleklerle hiçbir iletişim kurmayacak. Cezasını çekecek, bu bedeli ödeyecek. Bir taraftan FETÖ'ye burada methiyeler dizeceksin öyle mi? Çocuklarını mürebbiyeye verdin dedim. Daha da ötüsü var. ByLock konuşmalarını biliyoruz. Onun için nelerin açıklama edildiğini bir bir biliyorum.

"BBC TÜRKÇE DEZENFORMASYON KANALIDIR"

Bir yalan makinasıyla karşı karşıyayız. Bu arabayı kiraladım diyor. 2014 bu otomobil. Plakasının 01 olmamasının sebebi nedir? Fetullah Gülen'e ayıp olmasın diye. Bugün sabahtan komiser yardımcısı ile güvenlik görevlisini açığa aldım. Bu suç örgütüyle ilişkide yer alan herkes bedelini ödeyecektir. Hiç kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Bedelini ödeyecektir. Hukuk mu, demokrasi mi üstün; yoksa yıllardan beri ülkeyi yeraltı örgütlerine, Türkiye'yi derin bir yapıya teslim etmeye kendisini odaklamış dış güçler, ABD de dahil elde etmek üzere onlar mı üstün göreceğiz? Türkiye'ye operasyon yaptırmayacağız. Bir sürdürülebilir dezenformasyon süreciyle aleyhinde kaldığımızı söyleyebilirim. Şuna bakar mısınız? BBC Türkçe dezenformasyon kanalıdır. Çalışma Bakanlığı'ndan beri takip ediyorum. Bunun için dostum olan İngiltere İçişleri Bakanı'nı tekrar tekrar aramış kişiyim ben. Kimin Türkiye'ye operasyon çektiğini geçmişten gelen müktesebatla biliyoruz.

"TÜRKİYE'YE YAPILAN IŞLEM İÇERİDEN DE YÜRÜYOR"

Almanya'nın derin devleti güçlüdür. Mahkemenin verdiği kararda Türk hükümetini uyuşturucu ile suçlamıştı. Acilen Kolombiya ile suçlanıyoruz biz. Bunun bir bakışımsız bir işlem olduğunu biliyorum. Ucuz bir eleman kadar gerçekleştirildiğini, sistemli bir şekilde sürdürülebilir olduğunu görüyorum. Kendimi niye yalnız hissedeyim. Organize kabahat örgütleriyle çaba kimin işi? Terörde, göçte, afette ben konuşmuyor muyum? 10 bin dolar meselesinde savcıya konuşacağım. Bu birey siyasetçidir. Büyük haksızlıklar aleyhinde karşıya kaldım. Işlem aynı zamanda içeride yürüyor. Sonuç itibariyle bir göreve gelmişim. Görevde herşeyin sahibi sen değilsin oysa. Adam bakanlığa geliyor, meselesini anlamadan gidiyor. Ondan sonradan gidiyorlar.

"CHP VE İYİ PARTİ LİDERİNİN 'BU AYIPTIR' DEMESİ LAZIM"

Uyuşturucu bizim en önemli meselelerimizden bir tanesidir. Burada bir eleman var, Ali Tarakçı. Özelliği ne? Bir yerel gazeteci. İlişkileri derin bir gazeteci. Sinop'lu. meslek şu; bu benim milletime ricamdır, bu da benim isyanımdır. 25.9.2017. Diyor fakat; Süleyman Aristokrat'nun oğlunun aracı neden durduruldu? Bu haber daima tekrarlandı. Koskoca İçişleri Bakanı, 'oğlumun arabası durdurulmadı mı' der? Çocuklarımıza 'aman bir şeyin içine karışmayın, sızanlar olur, gözünüzü seveyim uyarı edin' demişimdir. Netice itibariyle bize bu itibar yeter, aç kalmayız, açıkta kalmayız. Kimse çıkıp da böyle bir iftira olur mu demedi. Benim oğlumun arabasında eroin, para, bilmem ne yakalanmış da ben de buna müdahale edememişim! Bunlar ayıp işlerdir. Bunlar İçişleri Bakanı'nın karşısında karşıya kalacağı, ucuz bir meczup göre suçlanacağı ve Türk toplumunun değerlendireceği işler değildir. CHP'nin bunun peşine takılmaması lazım. İYİ Parti Genel Başkanı'nın 'bu ayıptır' demesi lazım. 'Fotoğraflarım çıktı, benim şunu şunun içine koydular' demesi lüzumlu.

"SİLİVRİ EMNİYET MÜDÜRÜ'NE ARISTOKRAT BASKI YAPTI OLUR MU?"

Osman ve Hızır Kaptan Gaziosmanpaşa'lıdır. Babaları DYP Gaziosmanpaşa kurucu ilçe başkanıdır. Rizelidirler. Eve gittim, koruma daire başkanı 'Hızır ve Osman kaptanın annesi yürek krizi geçirdi' dedi. Ormanla ilgili bir mahkemesi varmış. Polis durdurmuş, annesinin durumu ağır. 'İlgilen arkadaşlarla bir konuşma yapabilirsen'. Ertesi günü emniyet toplantımız var. Birisi Silivri Emniyet Müdürü intihar etmiş dedi. İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Benim telefonum 24 saat açıktır. 'Bir arkadaşımız karakola düştü' der. Bu insani bir şeydir. Annesi de yürek krizinden hayatını kaybetti sonradan. Bunu dönüp de Silivri Güvenlik Müdürüne Asilzade zorlama yaptı diye olur mu? Biz insanlara can veriyoruz, bir insanın canlı kalabilmesi için. Kendim böyle bir şeyin içinde olsam sorumluluğunu alırım. Cumhuriyet gazetesine 'Biz bu konuda sayın bakanla farklı tarafız' diye söylenir mi? Bunu bana izah edebilir mi? Hayatta yaptığım işle ilgili ne sorarsanız yanıt veremeyeceğim hiçbir şey yoktur.

"HEPSİNİ ÇAĞIRACAKLAR BEN DE GİDECEĞİM"

Ben Türkiye'de en çok istifası istenen adamlardan bir tanesiyim. Parlamento sistemi içinde en fazla gensoru bahşedilen adam benim. Bir deli kuyuya taş atmış. Yarın bu deli çıkar derse oysa, 'Ben sadece onu değil, şunu da şunu da' dedikten sonradan. 'Ben Süleyman Aristokrat'ya 5 bin dolar para gönderdim' diyebilir mi? Der. 'Ben 20 yıldır buna yatırım yaptım' diyor. Hayatımın hangi noktasında var? CHP, ben böyle adım atınca 'bu yetmez' diyor. Ben savcılığa başvurdum mu? İki ayrı madde var. İddiaların araştırılmasını istiyorum, dürüst mu? İddialarda tek ben miyim? İddialarda tek ben değilsem. Bir sürü insan var. Hadi Özışık var. Süleyman Özışık var. Çoğu isim söyleniyor. Hepsini çağıracaklar, soruşturacaklar. Ben de gideceğim, anlatacağım. Kolluk adliyeye geçtikten daha sonra bana bağlı bir kolluk haline gelmiyor, adli kolluk oluyor. Burada iddia ne? Ben iddiaların araştırılmasını istedim. 'Hadi Özışık bununla bunu yapmış' diyor. Çağıracak soracak 'Yaptı mı, yapmadı mı'. ardına kadar açığım.

"KARAYILAN BENİM İÇİN 'BİZİ TAHRİŞ EDİYOR' DİYOR"

İş Körfez ülkesi olunca, meslek New York Times'e uzanınca, meslek muhalefet partisinin gündemi olunca, iş FETÖ'cülerin gündemi, PKK'nın gündemi olunca Türkiye'nin de gündemi olur. Murat Karayılan 'bu adam bizi tahriş ediyor' diyor benim için. Bir taraftan Pençe Yıldırım, Pençe-Kaplan, Suriye'de yaptığımız, Türkiye'de yaptığımız operasyonlar. Diyorlar fakat, 'bitiyoruz'.

"DYP İL BİNASINDA 3 AY SİLAH BELİMDE GEZDİM"

Yargı Partisi binası var sonra DYP binası oldu. Burada Reşat Fazlıoğlu'nun burada ofisi var. Burada herkes birbirini tanır. Onu tanıyıp tanıyamamak önemli yok; bununla girdiğim ilişki kayda değer. Benim kendi ilçemde, ilimde, genel başkanlığımda organize kabahat örgütleriyle, yer altı örgütleriyle bir tek işimi ortaya koysunlar... Mehmet Ağar'ın dayısı Yalçın Akçadağ, onun yerine genel merkez getirdi beni il başkanı atadı. Bütün 5,5-6 ay benim ilimi silahlı adamlar bastı. 3 ay belimde silah arkadaşlarımla beraber. Ben sosyeteden gelmiş bir adam değilim. Kimseye sırtımı dayamadım bugüne dek. Orada üç ay her tarafında Tansu Hanım 'Allah'ını seversen burayı bırakma' dedi. İçeri girdiler, silahlı çatışmalar oldu.

"BU ÜLKEDE BAŞBAKANLIK YAPMIŞ BİR KİŞİ"

Dünyanın en iğrenç yalanlarını ortaya koyup, bunu siyasetin ana malzemesi haline getirip, bir tarafına koymak, bu videoları izletmek esas itibariyle bir operasyondur. Böylece işler var ki, dünyada hepimizin iğrendiği ama netice itibariyle bunu insanların zafiyetlerini kullanarak ortaya koyduğu işler de var. Adamın birisinin yalanları üzerinden bir ülkede Başbakanlık yapmış birey ve aileyi bir noktaya getirmenin doğru olup olmadığını düşünüyorum. Dünyada milyonlarca insan film seyrediyor, Türkiye'de bir ara kedi ayinleri yaptılar. Bunların üzerinden genel bir karine çıkarırsak içten olur mu?

"TÜRKİYE'Yİ BU TABLO İLE KARŞI KARŞIYA GETİRMEK VATANSEVERLİK Mİ?"

Kolombiya meselesini şöyle anlatmak isterim. Bir, ne vakit Kolombiya'da tweet atıldı. 10 Haziran'da. Kolombiya'dan Mersin limanına gitmekte olan bir şey yakaladık. Biz ne yapmışız? Pandemi var mı, var. Hemen irtibat kurduk. Dışişleri, Ticaret Bakanlığı ile. Biz adamlara ancak 25'inde ulaşabildik. Bu nedir dedik. Karşılıklı video konferans yapıldı. Dediler ama, Balkanlar grubunun işidir bu. Balkanlarda bu işleri kimler yapıyorlar? Bunu niye soruyorlar? Buradan nereye uzanacağımızı anlayışlı olmak istiyorlar. 1,5 ton uyuşturucuyu kaç yılda yakaladığımızı biliyor musunuz? Bütün üç yılda peşine düşüp takip ettiğimiz işlem. Toplam 3 sene. Burada nereye geleceği, kime, nasıl geleceği, tüm bunlarla ilgili soruşturmalar. Kendi değerlendirmelerimiz sonucu gittiğimiz bir güzergah var. Panama meselesi... Ağırlık İtalya'ya gidecek. Gemi gitmiyor, konteyner iniyor, üç gün bekliyor. Oraya mı gidecek, Türkiye'ye mi gelecek? Bunun soruşturmanı yapıyoruz. Almanya'da 27 Şubat'ta kokain yakalandı. Kokain rotasını Balkan limanlarına ve Ukrayna'ya taşımak istiyorlar. Biz mesela Van'a basarız. Hakkari'ye deriz oysa 'uyarı edin rota size dönebilir'. Biz 20 ton eroin yakaladık. Amerika, Afganistan'ı işgaliyle birlikte 380 bin dekara çıktı. Biz ayrıca kasıt keza transit ülkeyiz. Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu mücadelesini ortaya koyduk. Türkiye'ni sentetik uyuşturucusu Belçika ve Hollanda'dan kazanç Arap ülkelerine gelir. Bunlar agnostik işlermiş gibi, esrarengiz bir şekilde ortaya koyup, Türkiye'yi böyle bir tabloyla karşı karşıya koymak vatanseverlik mi? Türkiye'de bugün AK Parti hükümeti geldiği günden itibaren, Avrupa bizi övüyor, 'Bu mücadeleyi Türkiye yapıyor' diyor.

"NAMUS VE VİCDAN İNSANIN EN ÖNEMLİ SERVETİDİR"

Altını çizerek tarif etmek isterim. Biz kamuoyunun insanlarıyız. Yaptığımız işi milletimiz için yapıyoruz. Milletimize hesap belirlemek zorunluluğumuz var. Burada birbirimizi dinleyebilmemizdir hesap. Natürel daha tatlı konularda bir araya gelebilsek. Bir sapkının iddialarıyla müşterek diyalog içerisinde yok de memleket meselelerinde olabilsek. Iffet ve vicdan insanın en manâlı servetidir. Biz de bu servete sahip olduğumuz sürece yaşam da bizim için kıymetlidir. Bitmiş hepinize teşekkür ediyorum."

SEDAT PEKER TWITTER HESABINDAN YANIT VERDİ

Peker, Habertürk’te konuşan Bakan Soylu’ya Twitter’dan cevap verdi. Peker, yeni video için tarih verdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Aristokrat, Peker’le ilgili tecavüz iddiasında bulundu. Peker de Twitter’dan "Bahsi geçen tecavüz olayı ile ilgili karakola hiçbir vakit gitmedim. Sadece beykoz savcılığına gitgide artarak basına bu hatalı bilgiyi veren polislerle ilgili şikayet dilekçesi vermeye gittim. süslü sülü yine yalan söylüyor. Delilleriyle kanıtlamaya hazırım. Bana bu komployu kuran organize şube yetkilileri fetöcülükten cezaevinde. Sedat Peker’i FETÖcü olmakla suçlama edenlerin YENİ KAYITLARI ORTAYA ÇIKIYOR.. TRT de fetö bağlantısı diye talimatlar şemalar göstermişti S. Aristokrat. Uyuşturucuyla mücadelede başarıdan bahsediyorsun süslü süleyman. İstanbul uyuşturucu kullanımında dünya ikincisi, adana dünya üçüncüsü. Yalan söylüyorsun." dedi.

Peker, Hem ‘’Süslü sülü, pazar günü seni mahvedeceğim. Benim üzerime olan hiçbir arabayı nurettin demir isimli şahıs hiçbir vakit kullanmadı.” diyerek, 8. videonun pazar günü geleceğini duyurdu.

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/icisleri-bakani-suleyman-soylu-haberturkte-konustu-haberi-533110