Gazeteci Timur Soykan, alışveriş merkezlerinde yaşanan silahlı çatışmaların ardında, Türkiye’de konuşlanan mafyanın kara para paylaşım savaşlarının olduğunu yazdı.

Dünya mafyasının yerleşmek ve işlerini yürütmek için Türkiye’yi tercih etmesi, motosikletli kuryelerin düzenlediği silahlı saldırılardan sonra, alışveriş merkezlerinde mafya elemanlarının silahlı çatışmaları ile daha da görünür ülkü geldi.

Sarıyer’de Vadi İstanbul Alışveriş Merkezi’nde Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu gurupların silahlı çatışmasından daha sonra İstinye Park Alışveriş Merkezi’nin bahçesinde de silahlı çatışma çıktı.


İstinye Park’taki silahlı çatışmanın gerisinde Sedat Peker’in ifşa ettiği Ahmet Nazari’nin uluslararası üçkâğıt şebekesinin olduğu iddia ediliyor.

Her iki çatışma da basit alacak verecek davası olarak basına yansıdı. Olayların Türkiye’deki mafyanın bağlantılarıyla ilgili olduğuna uyarı çeken Birgün yazarı Timur Soykan, İstinye Park çatışmasının ucunun İranlı Ahmet Nazari’ye uzandığını belirtti.

Soykan “250 milyon euroluk örtbasın fotoğrafları” başlıklı yazısında olayın ardında Sedat Peker’in gündeme getirdiği koskocoman bir skandal ve devasa kara para iddiası olduğunu yazdı:

“Fiilen durum, Sedat Peker’in ifşa ettiği milletlerarası dolandırıcılık şebekesini idare eden İranlı Ahmet Nazari’ye ulaşıyordu.

Bu çatışma aydınlatılırsa sadece Sedat Peker’in anlattıkları doğrulanmazdı, Ahmet Nazari’nin kırmızı bültenle aranırken nasıl Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı ortaya çıkardı. Ona nasıl silah ruhsatı verildiği sorgulanırdı. Kimler tarafından korunduğu da gözler önüne serilirdi. Yüz milyonlarca avroluk vurgun açığa çıkardı.

En başından anlatalım:

Sedat Peker’in Birleşmiş Arap Emirlikleri’nde video çekmesinin ve tweet atmasının yasaklandığı günlerdi. Lakin eski İçişleri Bakanı ve Susurluk Çetesi’ni kurup yönetmekten hükümlü Mehmet Ağar onu yalanlayınca Emre Olur’un Twitter hesabından fazla önemli bir ifşaya başladı.

24 Haziran 2022 günü yaptığı paylaşımda Türkiye’de faaliyet belirten İran asıllı Alman vatandaşı Ahmet Nazari’den bahsediyordu. Ahmet Nazari’nin bütün Avrupa’da aranan ve yılda 250 milyon dolarlık vurgun yapan milletlerarası üçkâğıt şebekesini yönettiğini anlattı.

Mehmet Ağar’ın dünyada aranan bu suçluyu Türk vatandaşı yaptırdığını bahis etti. Ahmet Nazari’nin Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin fotoğrafını paylaşan Sedat Peker, ‘Bindiği çakarlı arabayı da konuşacağız’ yazdı. Bir gün sonradan paylaşımlarında Ahmet Nazari’nin Eskişehir Valiliği’nden tabanca nakliye ruhsatı almasının sağlandığını ve bunun için hizmet edenlere 100 bin dolar dağıtıldığını öne sürdü.

Kısa bir analiz Sedat Peker’in bu iddiaları ile örtüşen resmi kayıtları ortaya koymaya yetiyordu.

Ahmet Nazari, Şubat 2020’de T.C. vatandaşlığı almış ve şirket kayıtlarındaki isim değiştirilmişti. Ticari kayıtlarında Nisan 2022’de ise adresi Eskişehir olmuştu. Yani silah taşıma ruhsatını aldığı Eskişehir’e taşınmış görünüyordu.

Peki Ahmet Nazari’nin büyük üçkâğıt sistemi nasıl işliyordu?

En kolay şekilde şöyle anlatılabilir:

Ahmet Nazari ve şebekesi, Türkiye’de hiçbir üretimi olmayan şirketler kuruyordu. Fakat bu şirketleri, abartılı internet sitelerinde üretim yapan, büyük yatırımlara sahip gösteriyorlardı. Hem Almanya, İsviçre gibi ülkelerdeki batık şirketleri satın alıyor ve buraya on milyonlarca Euro yatırıyorlardı. Değişik medya mecralarında bu konuda büyük haberler yayınlattılar. daha sonra bu şirketlerin halka talep edileceği bilgisini yaydılar. Türkiye’de üretime dayalı gösterilen şirketleri gerçekten sadece çağrı merkeziydi. Burada ana dil seviyesinde Almanca, İngilizce ve diğer dilleri haberdar olan elemanları çalışıyordu. Avrupa ve Türkiye’deki yatırımcıların bilgilerini ele geçirmişlerdi. Bu kişileri arayarak örneğin şöyle diyorlardı:

‘Bu şirkete 30 milyon euro yatırım geldi ve halka arz edilecek. Derhal hisselerini bir Euro’dan alırsanız kısa sürede büyük gelir sağlayacaksınız.’

Devlete Ait kayıtları inceleyenler sahiden bu paranın şirkete yatırıldığını görüyordu. Parayı gönderen ile şirketin sahibi de kayıtlarda farklı görünüyordu. Oysa şirketler Ahmet Nazari’nin kontrolündeydi ve kendi parasını kısa zaman sonradan çekecekti. Para yatıranlar haber alamayıp şirket adreslerine gittiklerinde kapı duvardı.

Bu tuzağa Avrupa ve Türkiye’de binlerce birey düşüyordu. Türkiye’de Anapara Piyasası Kurulu gibi denetleme mekanizmaları ise görmezden geliyordu. Avrupa’daki mağdurların başvurularıyla üçkâğıt ağı deşifre olmuştu ve Avrupa’da büyük haberdi. Fakat Avrupa’daki arama kararlarına rağmen Ahmet Nazari, Türkiye’de büyük servetiyle sefa sürüyordu. Son model araçlarını büyük bir garajda dizmişti. İstanbul’un en lüks rezidanslarından Acar Blu’da yaşıyordu ve aralıksız lüks mekanlarda süre geçiriyordu. sosyal ağ paylaşımlarında ise Ferrari otomobiline çakarlı bir araç yol açıyordu.

Bir suçlunun yurttaşlık almasını kimler sağladı? Sedat Peker’in ifşasına tarafından; Ahmet Nazari’yi koruyan ve taleplerini yerine getiren Mehmet Ağar ve AKP milletvekili oğlu Tolga Ağar’dı.

Sedat Peker’in iddiasına göre; ifşaları başlayınca Mehmet Ağar, Ahmet Nazari’yi Dubai’ye göndermişti.

Sedat Peker’e yakın kaynakların iddiasına tarafından; Ahmet Nazari, Dubai’deyken Sedat Peker’e yönelik bir suikastın finansörlüğüne girişmişti. bu nedenle 3 ay önce Dubai güvenlik güçlerince yakalandı ve tutuklandı. Halen cezaevinde.

Artık İstinye Park’taki çatışmaya dönebiliriz. İddiaya kadar; iki kişinin yaralandığı 8 Ekim 2022’deki çatışma Sedat Peker’in ifşalarından sonra Ahmet Nazari’nin dolandırıcılık operasyonunda meydana çıkan paniğin bir sonucuydu.

Ahmet Nazari’nin kâr ortaklarından Lübnanlı Bilall Shahrour ile İran asıllı Alman vatandaşı Rahmi Taher büyük dolandırıcılık organizasyonundaki parayı paylaşamıyordu. İstinye Park’taki Masa Restaurant’ta buluştular. Bilall’in yanında dolandırıcılık sisteminin kara para ayağını Kapalıçarşı’da yönettiği iddia edilen Tufan Şimşek vardı.

Rahmi Taher ise mekâna Almanya’nın en büyük suç örgütlerinden birinin lideri olduğu öne sürülen Lübnanlı Ahmet Sadoo ile gelmişti. İki tarafta tedirgindi. Bilall ve Tufan’ı korumak için Mahmut Bürtek ve Aşkın Yurtsever masayı görecekleri yere konumlandı.

Bir zaman sonradan Almanya merkezli Angels isimli motosiklet çetesinin üyeleri restaurantın önüne park etti. Rahmi’nin yanına giderek omuzuna dokundular. Onlar da silahlıydı.

Masada bir süre daha sonra kavga çıktı ve Mahmut Bürtek silahını çekerek Rahmi Taher’i bacağından vurdu. Hem olayla ilgisi olmayan mekandaki Ukrayna vatandaşına kurşun isabet etti. Rahmi Taher ardındaki kültablası ve şişelerle darp edildi.

Çatışmanın peşinde Bilal Shahrour, Tufan Yıldırım ve Mahmut Bürtek gözaltına alındı ve tutuklandı.

Ancak şüpheliler büyük organizasyonlarının ortaya çıkmaması için ifadelerinde 25 bin dolarlık bir alacak verecek meselesi nedeniyle çatıştıklarını söyledi.

Ama bu olayın fazla daha derin ve paranın çok çok büyük olduğunu anlayışlı olmak için kısa bir araştırma yeterliydi. Bilal Shahrour, Ahmet Nazari’nin kâr ortağıydı. Benzer şirkette birlikte poz verdikleri çok sayıda resim vardı. Bu fotoğraflara BirGün ulaştı. Fotoğraflarda üçkâğıt üssünde Bilal Shahrour ve Ahmet Nazari görünüyor. Hatta pasta keserek kutlamalar yapıyorlar.

Bizim ulaştığımız bu resim ve bilgileri polisin saptama etmemiş olması olası mü? İddiaya kadar; emniyetin bu tespitlerine rağmen soruşturma derinleştirilmedi.

İddiaya tarafından; Ahmet Nazari’yi koruyanlar devreye girdi ve iddianamede Ahmet Nazari’nin adı hiç geçmiyor. 3 sayfalık iddianamede sadece 25 bin dolarlık bir çatışma anlatılıyor. İddialar doğruysa ve durum devlet eliyle karanlıkta bırakıldıysa büyük bir skandal.

Dün bu olayın ikinci duruşması İstanbul 54. Asliye Cinayet Mahkemesi’nde görüldü. Ihtişamlı İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki ufacık duruşma salonunda gizemli çatışma anlatılıyordu. Tutuklu 3 sanık, SEGBİS ile bağlanmıştı, mahkeme salonundaki ekranda görünüyorlardı.

Kimse kara paradan bahsetmediği için hâkim de anlamakta zorlanıyordu. Rahmi Taher, Bilall ile ticaret ve borsa işi yaptıklarını söylüyordu.

‘Ticaretiniz ve alacağınızla ilgili hiç doküman var mı?’ diye sorulduğunda ‘Yok’ diye yanıt verdi. Ayrıntılarıyla kayıt dışı ticaretti ve Türkiye bunun merkezine dönüşmüştü.

Bilall Shahrour ve Tufan Yıldırım’ın avukatları, mekâna tahsilat için Rahmi Taher’in geldiğini ve onun atak düzenlemeyi planladığını bahis ettiler. Motosiklet çetesinin bunun için restauranta geldiğini savundular.

İki taraf birbirini suçlarken müşterek suçtan, devasa dolandırıcılık organizasyonundan hiç bahsetmediler. Kasten yaralama suçundan yargılanan sanıkların tutukluluğuna devam kararı verildi.

görünürde polis ve adalet da bu işin peşinden gitmiyor. Bir mafya ve büyük üçkâğıt organizasyonu karanlıkta kalıyor. Lakin yayınladığımız fotoğraflar önemli bir bağlantıyı ortaya koyuyor.”

Kaynak: www.superkulup.com URL: https://www.superkulup.com/istinye-park-catismasinin-perde-arkasi-250-milyon-euroluk-kara-para-iddiasi.html