Akşam Gazetesi'nden Ali Demirtaş'ın röportajı...

- Nazlı Senem'i yakından tanıyalım...

Bursa’da doğup büyüdüm. Üniversite okumak için İstanbul’a gelip, daha sonra da dönemeyenlerdenim. Sevgi batmış bir aile ortamında, sanatla ve hayvanlarla iç içe büyüdüm. Fazla güzel bir çocukluk ve gençlik geçirdim diyebilirim.

Lise hayatımın sonlarına değin daha açık konuşmak gerekirse tiyatro ve oyunculuk ile tanışana kadar ne istediğini bilemeyen, ne gerçekleştirmek istediğine bir türlü karar veremeyen, ailemin, arkadaşlarımın, çevremin “Ne olmak istiyorsun?” sorularına cevap bulamayan bir gençtim. Aklım bir karış havada bir çocuk muydum yoksa hayatın yalnızca sevdiğin mesleği yaparak huzurla geçebileceğinin bilincinde olan ve yaparken keyif aldığı o şeyi bulmaya çalışan bir çocuk muydum hala belli değilim.

Lise üçüncü sınıfta da tiyatro ile tanıştım ve bir daha da kopamadım. Mühendis anne babanın inatçı kızı… Böyle de tanımlayabilirim kendimi. Fen Lisesi’nde okurken, ailem benden mühendis, hekim vs olmamı bekledi ama ben ders hedeflemek yerine tiyatro ile ilgilendim. Ardından da Hacettepe Almanca Fizik Bölümü’nü kazanıp “Hayır, ben bunu yerine getirmek istemiyorum fakat” dedim ve konservatuvar sınavlarını kazanınca da okulu bıraktım. Ailem her ne kadar ilk önce aleyhinde çıksa da oyunculuk konusunda bana daima yardım oldular. Hayallerime ulaşmam için ne gerekiyorsa yaptılar, bana inandılar. Şimdi de onların doğru hayallerime ulaşmak için adımlar atmaya devam edebiliyorum.

ABİMİ ROL MODEL OLARAK GÖRDÜM

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Abim de benim gibi oyuncu. Ben lisedeyken o üniversitedeydi ve okulda tiyatro oyunlarında oynarken onu izliyordum. Onun sahnedeki mutluluğunu bakmak beni de bir tiyatro kursuna yazılmaya yönlendirdi. Kısacası abimi rol model olarak görmem ve çocuk aklıyla “ona özenmem” bugüne dek getirdi beni. Çocukça bir hevesle tecrübe etmek istediğim “oyunculuk” ardından vazgeçemeyeceğim bir tutkuya dönüştü.

Oynamak ve oyunculuk sizin için ne kasıt ifade ediyor?

Oyunculuk… İçinde “oyun” kelimesini barındırıyor bir defa. Oyun oynamak ne anlama geliyorsa oyunculuk da benim için böylece sahiden. Çocukken oyun oynadığımızda her şeyi unutuyorduk, annemiz “Hadi bundan böyle eve” diye seslendiğinde oynamayı bırakamıyor ve eve gitmek zorunda olduğumuz için üzülüyorduk... İşte öyle bir his... “Oyunculuk”, dünyanın derdini, tasasını unuttuğun öbür bir dünyanın içine sokuyor beni. O dünyada bundan böyle ben Nazlı yok, bambaşka bir şahsiyet oluyorum.

SİNEMA HER ZAMAN DAHA KALICI BİR ALAN

Tiyatro mu, dizi mi, sinema mı, neden?

Hepsinin yeri öbür benim için tabii lakin ben sinema diyeceğim. Her oyuncunun hayalidir kalıcı almak, unutulmayacak işler gerçekleştirmek. Seyircide daha derin, kalıcı izler bıraktığına inanıyorum. Yıllar öncesine ait bir filmi izleyip birbirimize hala nasihat edebiliyoruz örneğin veya 1940 yapımı bir film üstüne, oradaki bir şahsiyet üstüne saatlerce konuşabiliyoruz. Yine De bu projeye de tabi. Unutulmayan birçok dizi, tiyatro örneği de var lakin sinema örnekleri daha fazladır.

Oyuncu almak isteyen yaşıtlarınıza ve daha gençlere neler söylemek istersiniz? Kişiler kendilerine hangi soruları sorduktan sonradan bu yola çıkmalılar ve nasıl?

Sahiden bu işi yapmak istiyor muyum, yoksa bu benim için gelip geçici bir heves mi? Kendimce sormaları gereken ilk ve esas soru bu. Eğer sahiden istiyorlarsa ardından bu işin en büyük sınavı olan “SABIR” devreye giriyor. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, bu konuda kendine inancın tamsa ve yeterince sabırlıysan yani pes etmezsen er ya da geç olacaktır. Özetle “Gerçekten istemek”, “Kendine güvenmek”, “Sabır” ve “Mutlu son”. Ve beraberinde “Mutlu başlangıçlar…”

"HEDEFİM SAYGI VE SEVGİYLE ANILMAK"

Kaygınız, hedefiniz nedir oyunculuğa ve geleceğe dair?

İşini layıkıyla yapan, oynadığı karakterlere çok diğer boyutlar katabilen, fark yaratabilen en önemlisi de her zaman hürmet ve sevgiyle anılan başarılı bir oyuncu olabilmek öncelikli hedefim. Zaten bunu yakalayabildikten sonradan başarının zorunlu olacağına inanıyorum. bunun dışında yazmayı fazla seviyorum. Bir film senaryosu kâğıda dökmek çok istiyorum. Umarım bir gün kendi yazdığım bir projede kendi yazdığım bir karaktere can verebilirim. 

"MENAJERİMİ ARA’DA ÇOK MUTLUYUM"

Menajerimi Ara dizisi nasıl gidiyor, mutlu musunuz?

Her şey fazla hoş gidiyor, çok mutluyum. Menajerimi Ara’nın benim birincil dizi tecrübem olduğunu da düşünürsek, oyunculuğuna ve kendisine bu değin hayran olduğum isimle çalışma fırsatı bulduğum için kendimi fazla şanslı hissediyorum ilk önce. Onlardan öğrenecek o kadar çok şeyim var fakat… Sahnelere çalışırken oyunculuklarını, neyi nasıl tonladıklarını, oynadıkları karakterleri nasıl ele aldıklarını gözlemliyorum. Her lahza onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bunların haricen egzersiz ortamımız, ekibimiz böylece neşe saçan ki... Huzurlu ve mutlu bir ortamda sevdiğin, hayalini kurduğun işi yerine getirmek üstüne yokmuş.

 

Kaynak: www.sacitaslan.com