Mikroplastik kirliliği: Zannedilenden daha tehlikeli...

Küçük boyutlarına rağmen ciddi bir çevre ve insan sağlığı tehdidi olan mikroplastikler hakkında neler biliyoruz?

Mikroplastikler, plastik kirliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan 5 milimetreden daha minik plastik partiküllerine deniyor. Bu parçacıklar plastiğin olduğu tekrar zahmetsizce açığa çıkabilir. Kıyafetlerden kozmetik ürünlere, pet şişelerden poşetlere dek tüm ürünlerde mikroplastiklere rastlanabilir.

Ayrıca mikroplastikler, ekosistemler aralarında taşınıp dünyanın ayrı bölgelerinde kendisini gösterebilir. Böylece ki, kutuplarda dahi mikroplastiklerle karşılaşabilirsiniz! Mikroplastik alanında yapılan çalışmalar yeni yeni artma gösterse de, uzmanlar şimdiden mikroplastik kirliliğinin hafife alınmaması gerektiğini söylüyor.

Mikroplastikler üç öbür biçimde değerlendiriliyor:

Ilk mikroplastikler: Bunlar bilinçli olarak üretilen mikroplastiklerdir. Özel bir kasıt için üretilir ve kullanılırlar (temizlik maddesi, badana, hap vb. ürünlerde bulunan mikroplastikler).

İkincil mikroplastikler: Bu tür mikroplastikler, zamana ve iklim koşullarına alt olarak plastiklerden aşınır veya çözülerek çevreye karışır.

Nanoplastikler: Nanoplastikler, gözle görülemeyecek değin minik mikroplastik parçalarıdır. Hâlihazırda nanoplastikler üzerindeki bilimsel incelemeler oldukça az. gerçi bu cins mikroplastiklerin insan, hayvan ve çevre sağlığını tehdit edeceği öngörülüyor. Örneğin, çamaşır yıkanması sonucunda kıyafetlerden ayrışıp atık sulara karışan mikroplastikler bu gruba aittir.

Doğrusu mikroplastiklerin çevreye ve insan sağlığına olan zararları 70'lerden beri biliniyor. Fakat son yıllarda yapılan incelemeler bize, mikroplastik kirliliğin bilinenden fazla daha artı zararlı olduğunu kanıtladı.

Mikroplastikler son derece daimi

Mikroplastiği bu dek tehlikeli kılan durumlardan birisi, mikroplastiğin insan vücudunda ya da çevrede son derece kalıcı olması. Mikroplastikleri geri dönüştürmek ya da arındırmak yaklaşık olarak imkânsız. Hayvanlarda ve insanlarda, kana dek ulaşabildiği saptama edilen mikroplastiklerin emilimi oldukça kuvvet.

Mikroplastiklerle ilgili ikinci büyük sorun ise, mikroplastiğin gıda zincirindeki dolaşımı.

2018 senesinde, deniz ve tatlı su ekosisteminde 114'ten artı mikroplastik türü bulundu. Bu da, beslenme şeklinde deniz canlıları bulunan insanların mikroplastiğe maruz kalacağını gösteriyor.

Mikroplastiklere; planktonlardan balinalara kadar besin zinciri içerisinde her aşamada yüz yüze gelmek muhtemel.

Mikroplastik yutuyoruz

İnsan dışkısı üzerinde yapılan incelemeler, vücudumuzdaki mikroplastik parçalarının varlığını kanıtladı. Dünyanın değişik ülkelerinde yaşamış insanlar üstünde yapılan bir deney ise, dehşet bir gerçeği ortaya çıkardı.

Mikroplastikler, bağırsaklarımızdan süzülüp kan dolaşımına karışabiliyor. Bu şart, mikroplastiklerinin insan vücudunun her bölgesine ulaşabilme ihtimalini gösterir. Hem mikroplastiğe maruz kalmak; bağırsakta iltihaplanma, kronik iltihap, oksidatif gerginlik ve DNA hasarı gibi afiyet sorunlarına da yol açıyor.

Ilave olarak, mikroplastiklerin sadece yutulması değil, temas edilmesi de patojenik taşınma bağlamında risk teşkil ediyor. Bir insanın ne kadar mikroplastik yuttuğu ya da mikroplastiğe maruz kaldığı sorusu az önce açıklığa kavuşmuş değil.

Laf gelimi kana karışacak kadar küçük mikroplastikler, araştırma yapılmasına olasılık sağlayacak yeterli boyutta yok. Bu da bilim insanlarının mikroplastikler üzerinde çalışmalarını güçleştiriyor.

aynı zamanda insanın mikroplastiklerden bağımsız olarak gündelik yaşam içerisinde fazla fazla kimyasala maruz kalması, mikroplastik kirliliğinin etkileriyle; plastiklerden bağımsız kimyasalların etkileri arasındaki farkları tespit etmeyi güçleştiriyor.

Patojenler, mikroplastiklerle yayılıyor

İnsan patojenleri, doğal yüzeylerden ziyade plastik atıklarla bono kurmaya daha meyilli. Bu da hastalıkların mikroplastikler yoluyla kıtalararası yolculuk etmesine yardımcı oluyor.

Mikroplastiklerin çözünemez olması, sucul ortamlarda uzun uzaklık kat edebilmesine tezgâhtar oluyor. Bu atıklar, dünya üzerindeki hastalıkların yayılmasına katkıda bulunuyor.


Sucul ortamlar önemli risk altında

Mikroplastikler, kendisini en çok denizlerde ve tatlı sularda gösteriyor.

Dev plastik parçaları; esinti, dalga, ultraviyole ışınlar, atıksu deşarjları, deniz trafiği ve deniz kazaları gibi sebeplerle mikroplastiklere bölünüp su kaynaklarına ulaşıyor. Denizlerde ve tatlı sularda yaşayan canlılar, mikroplastik kirliliğinden ilk derecede etkileniyor.

böylece mikroplastikleri bitiren deniz biyoçeşitliliği önemli tehlike altında. Planktonlardan balinalara dek her deniz canlısı mikroplastik kirliliğine maruz kalıyor. Su ekosistemi, birbirlerine besin ağıyla bağlanan canlılardan oluşur. Besin zincirinin en aşağı yer alan bir canlı, bütün deniz ekosistemini, hatta kara ekosistemini de etkiler.

Mikroplastiklerin durağan ve renkli olmaları, su canlıları kadar zahmetsizce yutulmalarına sebep olur. Mikroplastikle beslenen deniz canlılarında karşılaşılan durumlar; sindirim sisteminde tıkanma ve bunun sonucunda gıda azlığı.

bununla beraber mikroplastikler, organizma davranışlarını doğrudan etkiliyor. Nanoplastik yer alan toprakta beslenen solucanlar, alışılmışın dışarıya konuşma sergileyip yuvalarını anormal şekilde oluştururlar. Aynı şekilde mikroplastikler, kan ve beyin bariyerini aştıktan sonra balıkların da nörolojik sistemlerini negatif etkileyip davranışlarını değiştirirler.

Sadece deniz suları yok, yeraltı suları da mikroplastik kirliliğinden etkileniyor. Plastik parçacıklarının yeraltı sularına karışması hâlinde tüm içme suyu kalitesi olumsuz anlamda etkilenmiş olur.


Sularda mikroplastik yoğunluğu, insan faaliyetleriyle paralel artıyor

İnsan faaliyetlerinin yoğun olduğu sahil ya da çay kıyılarında, mikroplastik yoğunluğu da paralel olarak artış gösterir.

Marinalar, iskeleler ve insan yerleşimine yakın nehir kenarları gibi alanlarda mikroplastik parçalarına normalden daha yoğun miktarlarda rastlanır.

bununla birlikte, mikroplastiklere dünyanın her uygun karşılaşmak mümkün. Konuya ilişkin, İngiltere Milli Oşinografi Merkezi üyesi deniz bilimci Alice Horton, şu açıklamada bulundu:

2014'te yaptığımız alıştırma, mikroplastiklerin nerede olduklarını bulmayı amaçlıyordu. Bundan Böyle aramayı bırakabiliriz, nereye bakarsak bakalım mikroplastiklerle karşılaşacağımızı biliyoruz.


Çamaşır makinenizden içme sularına!

Mikroplastikler ayrıca, kıyafetlerinizde bulunabilir. Giysilerinizin üretiminde naylon, polyester, akrilik, reyon, likra veya asetat varsa; mikroplastik çözünmesine maruz kalabilirsiniz demektir.

Çamaşır makineniz sayesinde özgürlük kalan mikroplastikler, atık sulara karışır. Bu sulardaki plastik parçalarının bir kısmı temizleme esnasında ayrılsa da, defalarca pak su sistemine giren bir yüzde bulunur.


Türkiye'de mikroplastik kirliliği

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Sedat Gündoğdu, ülkemizde mikroplastik hakkında alıştırma hazırlayan akademisyenlerden.

Sedat Gündoğdu'nun ve Cem Çevik'in hazırladığı Ocak 2019'da yayımlanan bölgesel bazda balık başına düşen takriben mikroplastik miktarının sunulduğu bilimsel rapora tarafından;

Ege Denizi'nde balık başına sıradan 1,7
Marmara Denizi'nde balık başına 0,85
Akdeniz'de balık başına 0,74 oranında mikroplastik tespit edilmiştir.

Yurt dışından çöp ithal ediyoruz

Greenpeace Akdeniz'in hazırladığı bir öteki rapora kadar, dış ülkelerden Türkiye'ye gönderilen plastik atıklar, son yıllarda büyük yükselme gösterdi. Adana'da beş farklı bölgede yapılan çalışmada, artı sayıda güvenli olmayan organik kimyasal, plastik ve ağır metal bulundu.

Bu atıkların yakılması sonucunda zehirli kimyasalların suya, toprağa, hatta havaya karıştığı tespit edildi. Laf konusu raporda, Türkiye'deki plastik kirliliğinin azaltılmasına dair çözüm önerileri olarak;

Plastik atık ihracatını yasatlamak, Sağlık etkisi çalışmaları yapılması,
Araştırma komisyonu kurulması ve şeffaflığın gözetilmesi, gibi maddeler sunuluyor.

Plastik kullanımına alternatif çözüm önerisi: Biyoplastikler

Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Güleda Engin, mikroplastikler yerine alternatif olarak biyoçözünür plastiklerin kullanılabileceğini ifade ediyor.

Biyoplastikler; yağ, mısır nişastası, saman, odun kalıntısı veya gıda artığı gibi organik ürünlerden üretilen plastik çeşidine deniyor. Teorik olarak herzamanki plastiğin yerine kullanılabilir olsalar da, fiyat performans açısından değerlendirildiklerinde pek seçim edilmiyorlar.

gerçi büyüyen ekolojik duyarlık ve hukuki düzenlemelerle, eski kalıntı yakıt kaynaklı plastik yerine biyoplastik kullanımında bilhassa Avrupa'da artma laf konusu.

Kaynak:  The Independentturkish

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/mikroplastik-tehdidi-insan-vucudunda-ve-cevrede-son-derece-tehlikeli-haberi-554059