Mehmet Korhan'ın Akşam Gazetesi'nde yayınlanan röportajı...

Dönem işinde oynamak birçok oyuncunun hayalidir. Sizin böyle bir isteğiniz var mıydı?

Kariyerimde birincil dönem işi olduğu için heyecanlı ve mutluyum. Tatavlalı'yı canlandırırken çok artı deneyim içindesin. Bir oyuncu için bu deneyimler çok kıymetli. Bir oyuncu olarak başladığım her yeni işten büyük coşku duyuyorum. Fakat Payitaht kariyerimdeki ilk dönem işi olduğu için o heyecanın başka bir boyutu oldu natürel oysa. Başından sonuna kadar farklı bir tecrübe içindesin. Bir oyuncu için bu deneyimler çok değerli.

Şimdiye dek pek çok önemli dizide oynadınız. Payitaht Abdülhamid tüm bu işlerden en belirgin farkı nedir?

Payitaht uzun soluklu, beş sezon aralıksız, yerleşik seyirci kitlesine sahip bir dönem işi. Ve fazla kayda değer oyuncuların kadroda yer aldığı bir dizi olması beni heyecanlandıran şeylerdi.

Tatavlalı karakterinde sizi en çok ne heyecanlandırdı?

Tatavlalı bir tercüman. Doğrusu o ‘payitaht’ civarda dönen dünyayla fazla ilgisi olan biri değil. Sevdiği kadından daha sonra intikam duygusuyla o dünyaya girip, o intikam duygusunu da bastırıp, diğer planların içine çekilme hikâyesi ve karakterin gözü karalığı beni en fazla cezbetme özelliği oldu diyebilirim.

MUTLU VE HUZURLU ÇALIŞTIM

Sette nasıl bir etraf var? Çalışma şartları nasıldı?

Daha önce çalıştığım bir ekipti. O anlamda çok mutlu, huzurlu çalıştım. Bunun haricinde malum pandemi nedeniyle koşullar fazla daha zorlama setlerde. Lakin sağolsun üretim bu konuda fazla hassas davranıyor. Hepimiz her hafta başı pcr testimizi yaptırıyoruz. Oyuncular, takım, herkes olabildiğince izole yaşayıp, kendine dikkat ediyor. Platoda çekmemizin de kendimce avantajlarını yaşıyoruz. Ancak ne olursa olsun biz de her zaman birlikte tedbiri elden bırakmamaya çalışıyoruz.

Çekimlerde en zorlandığınız sahne hangisiydi?

Setteki ilk sahnemdi. Bir çocuğu babasından kaçırdığım, koşturmacalı planların olduğu bir hikâyeydi. Babasının gözü önünde çocuğun felç olmasını sağlayacak iğne yapmam gereken bir sahneydi. Hem duygusal hem fiziksel olarak beni oldukça zorlayan bir sahne oldu.

Pandemi döneminin size öğrettikleri oldu mu?

Biz de bütün dünyayla birlikte yeni deneyimler yaşıyoruz gerçekte. Daha tedbirli, izole, steril yaşamaya çalışıp bilim insanlarının söylemleri doğrultusunda hayatımızı şekillendiriyoruz. Daha çok evde süre geçirmeyi seven biriyim, bu anlamda benim hayatımı çekilmez kılan bir süreç olmadı. Sanırım psikolojik olarak bize tartı ve asap bozucu gelen ‘zorunluluk’ hissi.

Çoğu nitelikli projede yer alan bir oyuncu olarak bu sektörü nasıl değerlendirirsiniz?

Beylik laflar etmeyi fazla içten bulmuyorum bu konuda. Fakat dizi sürelerinin uzunluğu sektörde çalışan herkesin ortak problemi bence. Bu sorun ortadan kaldırıldığında her anlamda daha sağlam projelerin olabileceğine inanıyorum. Senaristler, teknik ekip, oyuncuların bu dek uzun ve aşındırıcı sürelerde çalışması seslenmek işin de kalitesinin ister istemez bir o kadar düşmesi çağrıda bulunmak oluyor. Ast ama bunun dengesi ne değin surede bulunur, nasıl bir yol izlenir onu defalarca birlikte göreceğiz...

DİJİTAL PLATFORMLAR DAHA HÜR KALDIĞIMIZ BİR ALAN

Dijital platformlara karşın ilgideki artışı neye bağlıyorsunuz?

Sansür mekanizması haricinde de daha özgürlük kaldığımız bir alan olduğunu düşünüyorum Dijital projelerin daha net projeler olması bizi harika rahatlatan bir şart. Takviminiz, senaryonuz, karakterin hikâyesi başından ardına kadar oynayacağınız ve aktif olacağınız projeyi çakmak fazla yeterli. Keza oyuncu olarak hem de izleyici olarak çok önemli buluyorum.

Kaynak: www.sacitaslan.com