Star Gazetesi yazarı Yakup Köse’nin eşi Şenay Köse, Orhan Sarıkaya’nın Youtube kanalına konuştu ve yaşadıklarını anlattı.

Yakup Köse ile 17 yaşında evlendiğini ifade eden Şenay Köse, konutluluğunun ilk günlerinden itibaren şiddet gördüğünü ve Yakup Köse’nin kendisini bıçakladığını ifade etti.

 

 

Üç çocuk sahibi olan Şenay Köse, boşanma kararını nasıl verdiğini şöyle anlattı, “Hacca gidecekti, ben de gitmek istedim. Beni götürmedi. Ben de çok üzüldüm. Tartıştık, 2016 yılı idi. Boğazımı sıkarken, ufak bir meyve bıçağını koluma sapladı. Boğazım yukarıyada olduğu için ben kavramadım, sezmedim. ‘Sakin ol sağlık kurumuna gidiyoruz’ dedi. Ben kanları görünce o yaralandı sandım. Görünce kolumu şok yaşadım. 7 dikiş var kolumda” dedi.

İki kızını 8 aydır görmediğini söyleyen Şenay Köse, 4 yaşındaki oğlunun velayetinin de Yakup Köse’ye verilmesine başkaldırı etti. “Zati kendisi İstanbul’da çocuklar Antalya’da ailesinin yanında. Yalvardım, ikisini aldın bari oğlumu bana vazgeç dedim. Oğlum şimdi polis eşliğinde benden alınacak belki. İki kızım bana anne demiyor, oğlum da belki böyle olacak. Ailesi içinde kabahat kaydı olanlar var. Duruşmada kimse bana bir şey sormadı. Pedagog eşliğinde ifade verdi, ‘Annem beni hırpalamıyor’ diyor. Hangi mazeret ile benden alındı öğrenmiyorum” diyen Şenay Köse, “Eşim statüsünü kullanarak duruşmayı da etkiliyor. Benim haklarım yok mu Türkiye Cumhuriyeti’nde… Ben her şeyi kanıtları ile anlatmama karşın neden duruşma 4 yaşımdaki çocuğumu bile benden alıyor. Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın Emine Hanım’a, KADEM’e sesleniyorum” biçiminde konuştu.

Yakup Köse ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Baştan sona hakkımda kötülelerin atıldığı ve hâlen devam eden boşanma davasında davalı taraf olan şahsın hezeyanlarının görüşme ismi altında kamuoyuna sunulması hakkında azıcıktan, dokümanlarla beraber açıklama yapacağım.” dedi.


İşte Şenay Köse ile yapılan görüşme ve Köse’nin anlattıklarının satırbaşları:

“-Antalya’da ailemle yaşıyordum. Kaynanam aracılığı ile tanıştım. 16 yaşımda iken beni istediler, 17 yaşımda aile izin alarak konutlandık.

-Konutluluğumun ilk haftasında o dostlarının yanına dolaşmaya gitti. Ben de görümceme gittim. Sonda ‘benden habersiz nasıl gidersin’ diyerek şiddet gördüm, dayak yedim. Ben eşyalarımı toplayıp gitmek istedim, çamaşır suyu içti. Benden özür diledi. Abiyi geldi sağlık kurumuna götürdüler. Ben de o gidişatta vazgeçemedim. Geldikten sonra ağladı, dilendi bir daha da olmayacak dedi. Ben de inandım, aldatıldım.

-Çocukların iki tane olduğunda da şiddet devam etti. Parasal eforumuz yoktu. Gece geç saatlerde kazançtı. Parası yoktu, abiyi iteklerdi. Onlar itekledikçe ben sahiplenirdim. Benim çok tarife fırsatım da olmadı, çocuktum. Emek vermiş bir 15 yılım var.

-Film şöyle koptu; Hacca gidecekti, ben de gitmek istedim. Beni götürmedi. Ben de çok üzüldüm. Tartıştık, 2016 yılı idi. Boğazımı sıkarken, ufak bir meyve bıçağını koluma sapladı. Boğazım yukarıyada olduğu için ben kavramadım, sezmedim. ‘Sakin ol sağlık kurumuna gidiyoruz’ dedi. Ben kanları görünce o yaralandı sandım. Görünce kolumu şok yaşadım. 7 dikiş var kolumda. Ses kaydı aldığını fark ettim. Konutluğumuzun başından bu yana ses kaydı alıp, ailesi ve dostlarına dinletiyormuş.

-Bıçaklama vakayı ile alakalı şikayet ettim. Hacca gidip geldikten sonra her şeyin değişeceğini anlattı, dilendi ben de şikayetimi geri çektim. Duruşmada da şikayetini geri çektim. Benim için ‘eşim şizofren, beni herkesten çekemiyor’ dedi. Ben de sıhhatli olduğuma dair devlet sağlık kurumundan rapor aldım. Bıçaklamanın üstünü kapatmak için yaptı. Bunu onuruna yediremedi ve bana hakaretler etti.

-4 yaşımdaki oğlunu görmesi için ona götürdüm. Çocuklarını görmesi için hiç arzı olmadı. Ailesi bana şiddet uyguladı. 3 avukat yakaladı boşanma davası için. Sanki bir gözdağı verir gibi.

-İki kızımı bana göstermiyor.

-Babası can verdiğinde başsağlığı diledim, ‘Babamın katilisin’ diye ileti yazdı bana. Duruşma anlattıklarımdan bana kin dinliyordu. Ben de babamı kaybetmiştim, baba kaybının ne demek olduğunu öğreniyordum.

-Parasal eforumuz çok güçtü, çocuklarıma ilaç dahi alamıyorduk. Ama boşanma sürecinde marketi olduğunu, dairesi olduğunu bildim. Ben o marketten alış-veriş yapıyordum ama onun kendi marketim olduğunu bildiğinde şok oldum.

-Konut içinde iken sana bomba yapmayı öğretiyim tasayı bana. Çeçen videoları izlettirirdi. Oradaki bayanları gösterirdi bana, sen de kendini böyle yap tasayı.

-İlk oyumu sayın Cumhurbaşkanıma vermiştim. Benim rey vermemi istemezdi. Annesi ile rey vermeye giderdik. Gelince alay ederdi bizimle ‘elinize ne geçti’ gibi…

-Çocuklarına şiddet uygulamadı, bana çok şiddet gösterdi.

-Salih Mirzabeyoğlu’nun ismini kullanarak bir yere geldi.

-Ben Sayın Cumhurbaşkanımız ile de görüşmüştüm bir kere. Kendisi çok ağırbaşlı birisi.

-2020 mart ayından bu yana kızlarımı göremiyorum, yasak. Duruşma görüntülü aramamı da menetti. Burada bulunma nedenin, 4 yaşındaki oğlumun ‘Annem beni hırpalamıyor’ demesine karşın benden alınması. İsmi Muhammet Erdoğan.

- Zati kendisi İstanbul’da çocuklar Antalya’da ailesinin yanında. Yalvardım, ikisini aldın bari oğlumu bana vazgeç dedim. Oğlum şimdi polis eşliğinde benden alınacak belki. İki kızım bana anne demiyor, oğlum da belki böyle olacak. Ailesi içinde kabahat kaydı olanlar var. Duruşmada kimse bana bir şey sormadı. Pedagog eşliğinde ifade verdi, ‘annem beni hırpalamıyor’ diyor. Hangi mazeret ile benden alındı öğrenmiyorum.

-Ben üç çocuğumun da benim yanımda olmasını istiyorum. Tabi ki babalarını da görecek biçimde.

-Eşim statüsünü kullanarak duruşmayı da etkiliyor. Benim haklarım yok mu Türkiye Cumhuriyeti’nde… Ben her şeyi kanıtları ile anlatmama karşın neden duruşma 4 yaşımdaki çocuğumu bile benden alıyor.

-Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın Emine Hanım’a, KADEM’e sesleniyorum…”

Kaynak: www.sacitaslan.com