Bakıyorsunuz, yerin kilometrelerce altından çıkan, binlerce yılda oluşan değerli, yarı değerli taşların da sahtesini yapmışlar.

Adam alıyor eline gerçek turkuazı, aynı renk ve desende boyuyor başka bir doğal taşı. Boyadığı taş çokça çıkarılıyor ve ucuz tabii... Diğeri nadir bulunuyor ve fiyatı pahalı. Yapıyor sahtesini, satıyor aynı fiyata...

Doğal taşların boyanmasıyla elde edilen değerli, yarı değerli taşlar bir derece kabul edilebilir diyelim. Bir de plastik girmiş işin içine... Plastikten aynısının tıpkısını yapıyor doğal taşın... 

Bir de bu iş için özel laboratuvarlar var. Kâh boyayarak, kâh kaplayarak, kâh kimyasal metodlarla, kâh ısıl işlemden geçirerek, kâh radyasyon veya basınç uygulayarak, yerkabuğunun altında her ne koşul varsa laboratuvarda aynı ortam oluşturuluyor.

Bu taşlar da "gerçek" sayılabilir, çünkü aynı koşullar altında oluşuyor. Fakat doğal değiller. Üstelik gerçeğinden ucuz da değiller. 

Pahalı taşlara çok benzeyen daha ucuz ve düşük kaliteli başka taşlar, değerli taşmış gibi de satılabiliyor. 

Mesela elmas, yani pırlanta; en pahalı ve en dayanıklı taş. Nadir bulunuşu, ışık oyunları, sert ve kırılmaz oluşu değerini arttıran etmenlerden sadece üçü. Fakat elmasa çok benzeyen birkaç taş daha var. Kübik zirkon, beyaz safir, mozanit ve şeffaf kuvars. Çoğu kez bu taşlar elmas, pırlanta denilerek satılıyor. Güvenilir satıcılardan almazsanız paranız "Püf" diye havaya uçuyor. 

Ayşen Baloğlu 

[email protected]

Kaynak: www.sacitaslan.com