Değerli okurlar,

Haberciliği duyumsal kaynaklara dayandıran, ispatsız, yüzeysel, bol melodili, görselini baldırı çıplak kadınların süslediği, kamuoyunu bilgilendirmeden fazla elindeki medya gücünü şantaj unsuru olarak kullanarak cebini dolduran hiçbir etik değeri olmayan iddiaya göre habercilerin hakiki yüzünü sizlere göstermeyi kendimize ödev addediyoruz. Bu saydıklarımızı bünyesinde barındıran güya magazinci Can Tanrıyar içine düştüğü borç sarmalından kurtulmak için en iyi bildiği şeyi yani “Şantaj ve tehditlerine” devam ediyor.

Elindeki internet sitesinde yaptığı paylaşımda iddiaya göre bir iş insanına tehditler savuruyor.

Ancak biz hala Genel müdürlüğünü oğlu Anılcan Tanrıyar’ın yaptığı sitede Bahçeşehir Üniversitesi’nin sahibi meşhur meslek insanı Enver Yücel ile ilgili dosyayı açmasını heyecanla bekliyoruz.

25.06.2022 tarihinde Can Tanrıyar’ın kontrolündeki ucankus.com’da Bahçeşehir Üniversitesi’nin sahibi eğitimci Enver Yücel ile ilgili bir haber yer alıyor ve büyük puntolarla sansasyonel bir şekilde; “UÇANKUŞ, ARDI ARDINA KİMSENİN YAZAMADIĞI OLAYLARI BÜYÜK BİR YIĞITLIK VE BAĞIMSIZLIĞININ GÜCÜYLE GÜNDEME TAŞIMAYA DEVAM EDİYOR!” deniliyordu.

Netice hala kamuoyu bekliyor bu kayda değer dosyayı açmasını…

“Korkutma, şantaj ve asparagas makinası” yayın organında alenen kabahat işleyen Can Tanrıyar için Seren Serengil, ‘şizofren’ tanımlaması yapmıştı.

Peki, çok ciddi bir psikiyatrik bozukluk olan şizofreni, nedir?

Şizofreni sözcüğü, Yunanca’da ayrılmış anlamına gelen ‘şizo’ ve zihin anlamına gelen ‘frenos’ kelimelerinin birleşiminden oluşur.

Ayrılmış, parçalanmış us…

Şizofreni hastaları, gerçek dışı olaylara inanır, kendi zihninde yarattığı, fiilen var olmayan olayları gerçekmiş gibi yaşar; onların dünyası, hayaller ve sanrılarla kuşatılmıştır çünkü.

Psikiyatrist Dr. Açlık Damla Yücel’e kadar, “Sanrı, kişinin, diğer insanların inanıp inanmadığına bakmaksızın sürdürdüğü, tersinin dürüst olduğuna dair açık ve tartışmasız kanıtlar olmasına karşın değiştirilemeyen hayali inançlarının olmasıdır.

Bu hayaller ve sanrılar şizofreni hastaları tarafından iyice hakiki olarak hissedilir.

Şizofreni, bireylerin reel ile hayali olan olguları birbirinden ayıramadıkları zihinsel bir bozukluktur. Çare edilmezse, neden olabileceği komplikasyonlar arasında; intihar etmek, intihar girişimleri, ve intihar düşüncelerinin yanı sıra anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, meslek ya da eğitim hayatına katılamama, maddesel sorunlar, evsizlik ve kavgacı davranışlar sayılabilir.

Şizofren bir birey, hasar gördüğünü, kendisine haksızlık yapıldığını ya da tacize uğradığını düşünebilir. Belirtilmiş hareketlerin ya da yorumların defalarca kendisine karşın olduğuna inanabilir, olağanüstü bir yeteneği veya şöhreti olduğunu düşünebilir hatta.. diğer bir bireyin kendisine aşık olduğuna inanabilir ya da büyük bir felaketin meydana gelmek üzere olduğu fikrini savunabilir.

Sanrılar, yani halüsinasyonlar var olmayan şeyleri bakmak dinlemek ve algılamak olarak tanımlanır zaten.

Şizofreni hastaları çoğunlukla içinde bulundukları durumun ağır ve ciddi bir tıbbi müdahale gerektiren bir zihinsel bozukluktan kaynaklandığının haberdar değillerdir.”

Seren Serengil, Can Tanrıyar için ‘şizofren’ dediği için hapis istemiyle yargılanmıştı. Şizofreni hastalığının tanımına bakarsak, Seren Serengil’in neye ya da nelere dayanarak böyle bir şey söylediğini çakmak baskı değil.

-Reel olmayanları hakiki gibi algılamak:

Can Tanrıyar’ın Petek Dinçöz’le olan evliliği sırasında hayat arkadaşına yaptığı zulümleri bilmeyen yok artık.

Bugün bile hala Petek Dinçöz’ün kendisini rahatsız ettiğine inandığı için halen Amerika’da olan Petek Dinçöz için mahkemeden uzaklaşma kararı çıkartmıştı yakın bir zamanda.

-Kavgacı davranışlarda bulunmak:

2009 yılında Bebek Luca’da, arkadaşlarıyla bir başka masada oturan Bağımsızlık Gazetesi yazarı Iftihar Baştürk’e “Bir dakika bakar mısın?” deyip, herkesin ortasında hiç nedensiz bir tokat attığını hatırlayalım.

-İntihar girişimi:

2013 yılında, ünlü davet merkezi Etiler Şamdan’da elindeki alkol kadehini kırarak intihar girişimde bulunduğu o dönemin bütün gazetelerinde yer almıştı.

-İşsizlik-Maddi sorunlar-Evsiz barksız kalmak ve reel olmayana itimat etmek!

-Can Tanrıyar’ın, kanalına yatırım yapan bir iş adamının paralarını kendi çıkarları için kullanıp, çalışanların maaşlarını bile vermediğini bilmeyen değil bundan böyle. Ama bu meslek adamı dolandırıldığını anlayınca, kaybettiği küçümsenemeyecek miktardaki parasını geri alabilmek için Tanrıyar’ı mahkemeye verip, davayı kazanınca, küplere binmiş, kendi yaptıklarını unutup, haksızlığa uğradığına inanıp, iş ortağına adamakıllı hayal mahsulu bir kötüleme ve karalama kampanyası açmıştı. Dava sonucu Can Tanrıyar’ın tüm mallarına haciz gelmiş, hiçbir şeysiz kalmak üzere olduğunu anlayınca, sanrılar dünyası daha da coşmuş; meslek adamının kendisine, arkadaşlarına eşine ve çocuklarına mide bulandırıcı bir karalama kampanyası yaratmıştır.

-Can Tanrıyar, ‘köpeksiz köyde değneksiz gezindiği’ yılların özlemi içinde. ‘Bireysel Verilerin Korunması Kanununu’ hiçe sayan Can Tanrıyar oğlu Anılcan Tanrıyar’ı da yanına alarak eski alışkanlıklarına devam ediyor. Hastalıklı bu zihin yapısı şüphesiz ki yargıda karşılığını buluyor. Çünkü Türkiye eski Türkiye değil!

Fiilen Can Tanrıyar’ın vukuat listesi uzayıp gidiyor.. lakin okurun tahammülünü baskı yapmak istemedik.

Elindeki site ve sosyal ağ hesaplarından ailecek “tehdit ve şantajlarla” elbet hak yolu ile ‘dur’ dense de bizce iş örgütlerinin de mesleğin onuru için ‘dur’ demeli… Evet, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Magazin Gazetecileri Derneği lütfen göreve…

Ne demiştik; “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın… Hodri meydan…”

“Pak Toplum İçin Önce Pak Medya” ve “Yaşasın Hür Basın…” diyoruz… sözümüzü yineliyoruz…

Sacitaslan.com

Kaynak: www.superkulup.com URL: https://www.superkulup.com/tehdit-santaj-ve-asparagas-makinasi-can-tanriyar-sizofren-mi.html