Sözcü Gazetesi'nden Mert Öz'ün haberine kadar sık sık röportaj yaptığı emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın tüm öngörülerinin içten çıktığını vurgulayan Dündar, şunları söyledi:

* Bazılarının söylediklerinin tersine Amerika Birleşmiş Devletleri ile imzalanması düşünülen mutabakat muhtırasında Irak topraklarına girecek ve 40 KM’lik bir derinlikte bir koruma kalkanı oluşturacak olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’yı imha etme fırsatını kaçırdığını öne sürüyor, bir takım 1 Mart tezkeresi lehine konuşanlar.

* Bunlar arasında eski genelkurmay başkanlarından sayın Hilmi Özkök de var. Bu mutabakat muhtırası görüşmelerini yapan sayın Deniz Bölükbaşı da aynı düşüncedeydi.

* O muhtıranın 7. maddesinde Türk askerine bir meşru savunma zorunluluğu doğmadan, oradaki direnişçilere yani Saddam yanlılarına ve terör örgütleri mensuplarına karşın işlem yapma yetkisini elbette vermiyor.

“TÜRKİYE KOSKOCOMAN BİR BELADAN DÖNDÜ”

Dündar, şöyle devam etti:

* Yani ‘Biz eğer 1 Mart tezkeresini kabul etseydik, PKK ile Irak topraklarında fazla başarılı bir uğraş sergileme şansına kavuşacaktık’ şeklindeki düşünceler tamamen aldatmacaya dönük. Fakat meclis bunu fark etti. Tarihi bir duruşla 1 Mart tezkeresinin geçmesini engelledi.

* Oradaki yalan sayın Elekdağ’ın çabalarıyla ortaya çıkarılmış büyük bir gerçektir. Türkiye çok büyük bir handikaptan kurtuldu.

* Düşünün, Sabiha Gökçen Havaalanı’nda yaklaşık olarak bir İncirlik Üssü kurulacak. 20 bin Amerikan askeri Türkiye’de kalacak… Bunlar kısa vadeli de yok. 10 yıllık bir süreyle kiralamaya kalkmışlar Sabiha Gökçen Havalimanı’nı…

* Türkiye’nin güney ve doğu kentlerinde adı konulmamış bir Amerikan varlığı daima orada hayatiyetini sürdürecekti. Türkiye çok büyük bir beladan döndü. Fiilen koskocoman bir beladan döndü.

* Ayrıca PKK’nın tahrip edilmesine Amerika’nın izin vermeyeceği, bugün Suriye topraklarındaki garnizon devleti kurma çabasından da net bir şekilde anlaşılıyor. Yani vakit, gerçekleri tescil eden bir işlem halinde işliyor.

“İSTANBUL’UN SORUNU KANAL DEĞİL ZELZELE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘inadına yapacağız’ demesiyle tekrardan gündeme gelen Kanal İstanbul ile ilgili görüşlerini paylaşan Uğur Dündar, Türkiye’nin varını yoğunu büyük İstanbul depremine hazırlık için ortaya koyması gerektiğini söyledi.

Dündar, şöyle konuştu:

* İstanbul’un sorunu Kanal İstanbul yok, beklenen büyük İstanbul depremine gerektiği gibi hazırlanmaktır.

* İstanbul hakikaten bilim insanlarının öngördüğü o büyük felaketi yaşarsa, Türkiye’nin bu konuda dünyaca saygıdeğer uzmanlarından profesör Celal Şengör’ün açıklama ettiği gibi maalesef bağımsızlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

* Bu sorunun ne kadar büyük boyutlarda olduğunu gösterebilmek için bu sözleri açıklama ediyorum. Zira İstanbul bir kar yağışında, adaleli yağışlı havalarda ulaşımın son derece zorlaştığı bir şehir halkı.

* Bu kentte o büyüklükteki bir depremin binlerce binayı yıkması, geçitleri kullanılamaz ışık halkası getirmesi, ulaşımın fevkalede zorlaşması, felaketzedelere yardımı da neredeyse imkansız ışık halkası getirebilecek, son derece çetrefilli sorunlarla dopdolu bir konu.

* Seyyar deniz iskeleleri yapılması gerekli. Bu insanlara yiyeceklerin hangi yolla ulaştırılabileceğinin çok evvelden hesaplanması lazım. Hepsinden önemlisi depreme dayanıklı bir İstanbul hazırlamak lüzumlu.

* Türkiye’nin nesi var, nesi yahut, böyle soyut, bazı rant projeleri yerine, bilim insanlarının gelecek dediği o büyük depreme hazırlık için kullanılması gerekir. Bu hem tarihi bir sorumluluk.

* Bunu ifa etmemek de Türkiye’yi yönetenleri tarih önünde son derece zorlama duruma düşürür. İnşallah bu yer sarsintisi yaşanmaz. Lakin bilim bunun adım adım yaklaştığını söylüyor. Bir saat bile kaybetmeden mutlaka en önemli, en radikal doğrultuda önlemlerin alınması gerekli.

“ERDOĞAN’IN SÖZLERİ HAFIZALARDA”

2004 yılında İstanbul’da merhum büyükşehir belediye başkanı Kadir Topbaş döneminde 11 üniversiteden 300 akademisyenin aylarca çalışmasıyla, 200 milyon TL harcayarak İstanbul Merkezi Tasarlama ve Ulaşım Master Planı’nı hazırladığını andıran Dündar, şöyle konuştu:

* Buna tarafından İstanbul kuzey istikametinde gelişmeyecek. Kuzey istikametinde gelişmesi su kaynaklarının berhava olması anlamına gelecek.

* Ayrıca de oradan geçebilecek 3. köprü ve otoyollarla tıpkı TEM otoyolunun çevresinde olduğu gibi zamanla büyük bir yapılaşmaya ve kentleşmeye yol açacak yeni bir nüfusu İstanbul’a getirerek, İstanbul’u az daha yaşanmaz hale döndürecektir diye endişeler açıklama edildi.

* Onun için 3. havalimanının da Silivri’de yapılması öngörüldü. Ilk Olarak Sayın Tayyip Erdoğan da bunu desteklemişti. Hatta belediye başkanlığı döneminde ‘İstanbul’un kuzey ormanlarına doğru açılması cinayettir’ ifadesi hepimizin hafızalarında canlılığını koruyor.

“AYAĞI YERE BASMAYAN GÖRÜNMEYEN BİR PROJE”

Belediye meclisinde alkışlarla kabul edilen master planın sonradan rafa kaldırıldığını hatırlatan Dündar, şu ifadeleri kullandı:

* İstanbul ayrı bir istikamette gelişti. Hemen bu kuzey yönündeki gelişmeyi artıracak olan, su yollarını da kesecek, İstanbul’un gelecekte büyük su sıkıntısı yaşamasına neden olabilecek Kanal İstanbul projesini fazla absürt, Türkiye’nin bugünkü gerçekleriyle taban tabana ters, hiçbir ayağı yere basmayan bir soyut proje olarak değerlendiriyorum.

* Bunun inatlaşmasının yapılmasının da büyük İstanbul depremine hazırlanmayı sekteye uğratacağını düşünüyorum.

* Hükümetin de bunu tüm gücüyle takviye vermesi gereken, el birliğiyle çalışılmasını zorunlu kılan bir bilimsel gerçek. Bunda ısrarın Türkiye’yi yönetenlere tarih önünde koskocoman bir mesuliyet yükleyeceğine inanıyorum.

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/ugur-dundar-turkiye-cok-buyuk-bir-beladan-dondu-haberi-529311