Çirkef tarlası olan gazetecilik sektöründe, hiç kirlenmemiş bir kır çiçeğiydi kendimce…

Kendisini değil, haberi öne çıkaran, ciddiyetini, mesleğine olan saygısını defalarca misal gösterdiğimiz pırıl pırıl bir televizyoncuydu.

İnsanlık tarihinin en önemli haberini sundu bize…

Ömür denilen perişan sürenin faniliğini hatırlattı.

Benzeri fazla önemliymiş gibi sabahtan akşama her bültende defalarca izlediğimiz tırı vırı mevzuların, siyasi itiş kakışların, kıyasıya hakaretlerin, hırsların, ego savaşlarının, makam mevki kapışmalarının, dedikoduların, fitne fücurların, kinlerin, kibirlerin, ufak dağları yaratmış gibi tepeden bakmaların, hasetliklerin, beş saniye sonramızı bile kestiremediğimiz halde, beş yüz sene yaşayacakmışız gibi ikbal hesaplarının, koltuğuna zamkla yapışanların, dünyaya kazık çakmaya çalışanların, yalakalıkların, şöhret budalalıklarının… Ne dek abes olduğunu hatırlattı.

İnsanlığa özlem'iz fiilen.

Bir varmış bir yokmuş misali, aramızdan zamansız yitip dışarı giden gencecik bir anneye karşı hissedilen üzüntünün etnik kökeni olmadığını, hiç tanışmadığımız bir insan için dökülen gözyaşının mezhebi olmadığını, bu dünyadan hiçbirimizin canlı çıkmayacağı gerçeğini, vefat karşısındaki çaresizliğin partisi olmadığını anlattı.

Hepimiz aynı gemideyiz diye bir klişe var.

Halbuki, hepimiz benzer ekrandayız.

Son dakika'sı bol lakin…

Azz sonra'sı bilinmeyen bir ekran.

YILMAZ ÖZDİL / SÖZCÜ GAZETESİ

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/yilmaz-ozdil-yazdi-ozlem-haberi-549309