Prof. Dr. Alper Kırkpantur hipertansiyonun böbrek sağlığına olumsuz etkileri konusunda açıklamada bulundu.

“Hipertansiyonun erken devreleri, böbreğin damar yatağında meydana gelen değişiklikler ile karakterizedir. Böbreğe gelen toplam kan akımı miktarındaki azalmaya rağmen böbreğin kendi iç düzenleme sisteminin (otoregülasyon) devreye girmesiyle, damar tonus (birçok kasta bulunan normal kasılma derecesi) değişiklikleri ile böbreğin süzme fonksiyonu korunmaya çalışılır. Bu sayede yüksek kan basıncının doğrudan böbreğin fonksiyonel birimlerine iletilmesi ve hasarı önlenmeye çalışılır.

Bununla birlikte, devam eden hipertansiyon zamana bağlı olarak böbreğin boyutça daha küçük-büyük atar damarlarında ödem, kas kitlesi artışı ile giden daralmayla sonuçlanan dejeneratif değişikliklere yol açar. Odak olarak başlayan değişiklikler yüzde olarak daha büyük oranda böbrek yapısal birimlerini etkilediği zamanda böbrekten idrar yoluyla protein kaybına ve değişen derecelerde böbrek hasarı neticesinde böbrek yetmezliğine neden olabilir. Türkiye 2014 Yılı Ulusal Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Kayıt Sistemi Raporu incelendiğinde 2014 yılında hemodiyalize yeni başlayan hastaların %28.4'ü nde nedenin hipertansiyon olduğu görülmektedir. Aynı rapora göre 2014 yılsonu itibariyle mevcut (idame) hemodiyaliz hastalarının %27.15'in de hipertansiyon bağımsız bir faktör olarak karşımızda durmaktadır. Dolayısıyla, sinsi düşman hipertansiyon ile etkin mücadele önemli bir halk sağlığı sorunudur.”