Çinli futbol kulüplerinin Ramires, Ezequiel Lavezzi, Jackson Martinez ve Alex Teixeira gibi pek çok tanınmış futbolcuyu transfer etmesinin dünya futnoluna etkilerini inceleyen KPMG Football Benchmark Ekibi, “Çin’in futbola 331 milyon Euro harcaması pek çok insanı şaşırttıysa da yakından takip edenler için öyle değildi. Bu durum dünyanın en hızlı büyüyen futbol pazarlarından biri için aslında yeni bir dönemin ilk işaretleri ” yorumunu yaptı. Çin hükümetinin ülkede futbolun gelişmesine öncülük ettiğini belirten KPMG Ekibi, gelişmeleri şu şekilde aktardı: “Çin, spor endüstrisine hem maddi hem de politik destek sundu. 2015 yılında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Çin’de önemli bir spor reformu yapmaya başlayarak ülkenin futboldaki yerini 2026 veya 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapabilecek bir noktaya taşımayı hedefledi. Jinping, bu kapsamda oldukça iddialı 50 Puan Planı’nı duyurdu. Hükümet, 2025 yılına kadar 50.000 futbol okulunun açılmasını da içeren önemli atılımlar yapmayı planlıyor. Şubat 2016’da Çin Futbol Federasyonu özerk bir yapıya kavuşturuldu. Bu, futbolun kurumsal yönetimini ulusal düzeyde geliştirmesi beklenen önemli bir yeniden yapılanma adımı.” 

Çinli şirketler ünlü kulüplerin hisselerini toplamaya başladı
Çin hükümetinin bu reformları uygulama konusundaki kararlılığının Çinli şirketleri futbola yatırım yapmaya teşvik ettiğine dikkat çeken KPMG Ekibi, 2014 yılından bu yana Çinli şirketlerin Avrupa’nın altı futbol kulübünden hisse satın aldıklarını belirtti. KPMG Ekibi “Almanya ve İtalya hariç olmak üzere tüm büyük futbol ülkelerine önemli yatırımlar yapan Çinli şirketler, Fransız FC Souchaux-Montbeliard kulübünün tüm hisselerinin satın alınmasının yanı sıra Manchester City’nin ana şirketi City Football Group ile Atletico Madrid kulübünün azınlık hisselerinin satın alınması dahil pek çok önemli yatırıma imza attılar” yorumunu yaptı. 
İtalyan kulüplerin el değiştirdiğini duymamız eli kulağında 
Çok sayıda İtalyan kulübünün Çinli yatırımcılarla görüşme halinde olduğunu belirten KPMG Ekibi,  “İtalyan kulüplerinin Çinli yatırımcılar tarafından satın alındığına yönelik haberleri duymamız eli kulağında. Bu trendin aksine, oy çokluğu hakkının her zaman kulüp üyelerinde kalmasını sağlayan Bundesliga’nın ‘50+1’ kuralı nedeniyle Alman kulüpleri şimdilik yatırımcıların hedefleri arasında görünmüyor” bilgisini verdi. Ekip ayrıca, ticari açıdan bakıldığında, Çinli şirketler tarafından satın alınan Avrupalı kulüplerin henüz olgunlaşmamış Çin pazarına ayrıcalıklı erişim sağlamak, yeni gelir akışları yaratmak ve kulübün değerini artırmak gibi çeşitli avantajlardan faydalanabileceklerini aktardı. 

Satın almalar know – how transferini de içeriyor 
Çinli yatırımcıların varlık satın almanın yanı sıra Avrupa futbolunun kültürünü ve uluslararası düzeydeki teknik direktörlük bilgi birikimini de elde etmek istediğini anlatan KPMG Ekibi, şöyle devam etti: “Bu trend son zamanlarda yapılan yatırımlarda görüldü. Bu yatırımlar, Çinli genç futbolculara fırsat tanınması ile Çin’de teknik direktörlüğün ve genel olarak sporun kalitesinin artırılmasına yönelik bazı koşullar içeriyordu. Örneğin, medya raporlarına göre, Çinli Dalian Wanda Holding’in Atletico Madrid kulübüne yaptığı 45 milyon Euro’luk yatırım, bu kulübün Çin’deki üç futbol okulunu desteklemesi, Çinli genç oyuncuları Madrid’deki gençlik merkezinde düzenli olarak eğitmesi ve Çin’de her yıl dostluk maçları yapması şartını içeriyordu.”

Sponsorluklar yoluyla da Avrupa kapıları zorlanıyor 
KPMG Ekibi Çinli yatırımcıların doğrudan hisse satın alımlarının yanı sıra sponsorluk yoluyla da Avrupa futboluna önemli yatırımlar yaptığını belirtti. Ekip, İspanya La Liga’da 2011-2012 yılında sıfır olan Çinli şirketlerin forma reklamı sayısının bu sezon beşe çıkmasının bunun en önemli örneklerinden olduğuna dikkat çekti. KPMG Ekibi analizine şu şekilde devam etti:  “Avrupa’nın önde gelen sekiz kulübüne sponsor olan Huawei gibi bazı şirketlerin kısa vadede getiri sağlamaya yönelik sponsorluk stratejileri varsa da, diğer anlaşmaların amacının kısa vadeli ticari getiriler elde etmenin çok ötesinde olduğu açıkça görülüyor. Bazı durumlarda, Çinli sponsorlar, sağladıkları sponsorluk karşılığında Çinli oyuncuların transfer edilmesini de istiyorlar. Çinli LED üreticisi Ledman ile Portekiz ikinci ligi LigaPro ve Rayo Vallecano kulübü ile Qbao Grubu arasında imzalanan sponsorluk anlaşmaları bu trendin örneklerinden sadece ikisi. Bu trend sponsorların kulüp kararlarına bu denli etki etmesi konusundaki tartışmaları alevlendirse de, Çinli oyuncuların Avrupa’da daha fazla şans bulup Çin’in uluslararası turnuvalarda ülke olarak oynayacağı futbolun kalitesini artırmaya yönelik hedefi de ortaya koyuyor.”

Hedef futbol devi olmak 
Çin’in gerçek bir futbol devi olmayı ve hatta bir gün Dünya Kupası’nı kazanmayı hedeflediğine dikkat çeken KPMG Ekibi, “Diğer taraftan Çin, katıldığı tek Dünya Kupası olan ve Güney Kore - Japonya ortaklığında düzenlenen 2002 Dünya Kupası’nda üç yenilgi alarak kupaya erkenden veda etmişti” şeklinde bir hatırlatmada bulundu. Ekip yorumuna şu şekilde devam etti:  “Bölgesel olarak baktığımızda da Çin tarihinde hiçbir zaman Asya Federasyon Kupası’nı kazanamadı ve en büyük başarısını ikinci olduğu 1984 ve 2004 yıllarında elde etti. FIFA sıralamasına göre Çin şu anda Asya’da sekizinci, dünyada ise 82. sırada.Çin’in futbolda ilerleyip bu sektörde önemli bir oyuncu haline gelme konusundaki kararlılığına ve FIFA ile 2030 yılına kadar sürecek bir sponsorluk anlaşması imzalayan Dalian Wanda gibi Çinli şirketlerin yaptığı önemli yatırımlara bakılırsa, Avrupa futbolundaki paydaşlar uzun vadede Çin kaynaklı yatırımlardan oldukça fayda sağlayacak gibi görünüyorlar. Dünyanın en önemli futbol bölgelerinden olan Avrupa Çinli yatırımcılar için oldukça çekici bir pazar, Çin ise Avrupalı kulüplere yatırımcı tabanlarını genişletme konusunda önemli bir fırsat sunuyor.” 

Çinli yatırımcılar KPMG uzmanlığından faydalanabilir 
KPMG Football Benchmark Ekibi, son olarak Avrupa’da bir futbol kulübü satın almayı hedefleyen Çinli yatırımcılara seslenerek Çin’den yatırım çekmeyi hedefleyen Avrupalı kulüplere, stratejik seçeneklerin analiz edilmesinden anlaşmanın incelenmesine, uygulanmasına ve satın alma sonrası entegrasyona kadar bu tür bir işlemin her adımında yardımcı olabileceklerini belirttiler. 

KPMG Hakkında
Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan ve sektöründeki en büyük dört uluslararası şirketten biri olan KPMG, geçmişi 1867 yılına dayanan, üye firmalar ağı sistemiyle 155 ülkede, 162 bin çalışanıyla finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve endüstriyel sektörlerden, gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pekçok sektöre danışmanlık hizmeti veriyor. KPMG Türkiye ise İstanbul merkez ofisinin yanısıra Ankara ve İzmir ofisleriyle, 1982 yılından beri 1000 çalışanıyla her sektörden 2000’in üzerinde firmaya sektörler özelinde hizmet verirken, rekabette ihtiyaç duydukları endüstriyel trendler hakkında değer yaratan çözümler sunuyor.