Metaverse demin gelişme aşamasındayken, şirketler şimdiden Metaverse girişimlerinin olanaklarından faydalanmaya başladı. Son birkaç yıldır oldukça tanıdık olduğumuz blok zincir ise internetin geleceği olarak tanımlama edilen Metaverse'ün hayata geçmesinde kilit bir rol üstleniyor. Peki,blok zincirden egemen bir Metaverse mümkün mü? Gelin bu sorunun cevabına birlikte bakalım.

Metaverse'ün alt yapısı: blok zincir

Birçoğunuzun bildiği üzere, blok zincir taraflar arasındaki işlemleri verimli, doğrulanabilir ve daimi bir şekilde kaydedebilen açık, merkeziyetsiz bir defter. Sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği, saydam, paylaşılan veri tabanlarında saklandığı, silinmeye ve müdahale edilmeye aleyhinde korunan bir dünya. Her anlaşma, her tahsis ve ödemenin doğrulanabilen, saklanabilen, paylaşılabilen bir dijital imzaya sahip olduğu bir yer, ister istemez Metaverse girişimlerinin de göz bebeği olarak konumlanıyor.

Zira blok zincir baştan sona bireyler, kuruluşlar, makineler ve algoritmalar anonim bir şekilde işlem yapabiliyor ve etkileşime girebiliyor. Bu merkeziyetsiz yapı doğruca kullanıcılar; arabulucu kurum olmadan, iki veya daha artı istemci arasındaki veri paylaşımında kullanılan ağ protokolü peer to peer (P2P) sistemiyle işlemlerini gerçekleştirebiliyor.

Blok zincir tabanlı olmayan girişimlere Metaverse girişimi diyebilir miyiz?

Blok zincirlerle bağdaştırılan ve Web3 ekosisteminin bir parçası olarak görülen oysa endüstride daha çok sanal dünya olarak anılan Fortnite, Minecraft ve Second Life örneklerini görebiliyoruz. Bu sanal dünyalar, içerisinde kullanıcıların etkileşime girebildiği, dağıtılmış oyun-içi elementler ve ürünler satın alabildiği, etkinlikler düzenlediği yerler olsa da, hemen şimdi bütün anlamıyla Metaverse'ün bir parçası değiller. Bunun yanına Metaverse girişimi olarak konumlanan Decentraland ve The Sandbox en ince ayrıntısına kadar merkeziyetsizleşmiş, içerisinde NFT'lerin sergilenebildiği ve alışverişlerin gerçekleşebildiği sanal evrenler ya da duruma tarafından ve diğer bir deyişle oyun girişimleri olarak öne çıkıyor.

Blok zincir tabanlı bir Metaverse girişimi, söz konusu projenin iç ekonomisinde de kayda değer bir rol oynuyor. Metaverse'de kullanılan kaynakların ve ürünlerin ticari değeriyle tanınması veya gerçek ekonomiye eşit etkileşimlere sahip olması şu an için emekleme aşamasında. Bu sebeple blok zincir tabanlı NFT teknolojisinin de, Metaverse'ü daha da aktif ışık halkası getirdiğini söyleyebiliriz.

İşin özünde şimdilik Metaverse daha fazla faaliyetler, galeriler, NFT satışları, bilinen markaların online satış faaliyetleri veya marka bilinirliği için kullanılsa da, ilerleyen süreçlerde öyle fazla endüstri için daha pozitif kullanıcıya ulaşmanın yeni bir yolunu sunarken, daha düşük maliyetlerle daha çevreleyici deneyimler üretebilmek için bir fırsat olarak görülüyor. Bu fırsatlara ikincil satışların gerçekleştirebildiği pazar yerleri de dahil. McKinsey & Company tarafından yapılan araştırmada Metaverse'ün, 2030'a değin küresel ölçekte 5 trilyon dolarlık tesir yaratacağı belirtiliyor.

Metaverse'te ortak egzersiz kavramı

Metaverse'te gerçekleşebilecek ticari işlemlerin kapsamını daha bilmek için başta interoperability kavramını detaylandırmakta fayda var. Bu kavramı Türkçe'de “karşılıklı egzersiz” veya “birlikte çalışabilirlik” olarak tasvir etmek muhtemel. Bu kavram, sistemlerin birlikte çalışarak ortak bir işlemi yerine getirme durumu anlamına geliyor.

Apple veya Android cihazların işletim sistemlerindeki farklılık sebebiyle gönderimler, dağıtılmış sosyal irtibat uygulamalarıyla da sağlanabilir ışık halkası geldi. Metaverse'teki müşterek çalışabilme konusunu da bu bağlamda değerlendirebiliriz. Günümüzün internetinde altyapılar olarak çeşitli ağların birbirleriyle sorunsuz bir şekilde iletişim kurmasına asistan olan, farklı katmanlarla donatıldığını anlatmak olası.

Bütün teşekküllü çalışabilen bir Metaverse bugün mevcut olmasa da, ortak egzersiz için önemli çabalar mevcut. Bu anlamda NFT'ler, oyundaki varlıkların tescillenmesi, avatarların satın alınması gibi süreçlerde önemli rol oynarken; blok zincirdeki merkeziyetsizlik ve saydamlık güven sağlıyor. Bu alanda çalışan girişimlere baktığımızda ise Hadean ve HyperPlay'i görüyoruz.

Hadean, Metaverse ve Web3 için dağıtık, uzamsal ve ölçeklenebilir programlama üzerine çalışıyor. Şirketin, dağıtık bulut platformu ölçeklenebilirliği, güvenliği ve birlikte işlerliğini (interoperability) sağlıyor.

HyperPlay ise cüzdanınızı, tokenlarınızı ve NFT'lerinizi her masaüstü oyuna ekleyebilmenize destek olmayı hedefliyor. Bu kapsamda MetaMask'in Hyperplay meslek ortaklığı yaptığını belirtelim. Bu meslek ortaklığı baştan sona Epic Games oyunlarına ve dijital oyun platformu GOG.com oyunlarına MetaMask desteği gelecek.

Karşılıklı çalışma Metaverse'ün hangi bileşenleri için geçerli?

Avatarlar: Tek bir avatar ile ayrı Metaverse projelerine dahil olunabilir.

Hizmetler ve özellikler: Metaverse projeleri öteki Metaverse projelerinin hizmetlerinden ve özelliklerinden yararlanabilir.

API'ler: Bir Metaverse projesi, bambaşka bir Metaverse projesinden, platformuna harici bir API entegre edebilir.

Depolama: Merkeziyetsiz ve birlikte çalışabilir sistemler, iki taraflı depolama alanlarını kullanarak, dosya ve veri kaydetme kapasitesini genişletebilir.

Varlıklar: Kullanıcılar, sahip oldukları varlıkları platformlar arası taşıyabilir ve işlem yapabilir.

Metaverse girişimlerinde NFT ve tokenomics kurguları girişimlerin değerini artırabilir

Metaverse girişimlerindeki değeri artıran ve yapılan projelerdeki arz-talep dengesini belirleyen bir takım etmenler var. Bunlar sanal evrende hemen hemen bir para birimi görevi de görebilen NFT'ler ile governance ve utility tokenlar. Kullanıcıların kritik kararlarda yetki sahibi olmalarını karşılayan governance tokenlar projelere dahil edildikçe; Metaverse girişimleri de birer DAO olarak konumlanabilecek. bu arada NFT'lerin de governance token görevi görebileceğini ekleyelim. 

Örnek tahsis etmek icabında; tıpkı bir uygulamanın vakit içinde güncellemeye gereklilik duyması gibi protokollerde de süre içinde güncellemelere ve yönlendirmelere gereksinim duyuruluyor. Bu noktada kullanıcılar, “governance token” olarak bilinen, yönetim yetkisine sahip tokenlar ile oy kullanarak Metaverse girişimlerinin geleceğinde söz sahibi olabilecek.

Şahısların karar verici konumunda olabildiği bu süreç, Metaverse girişimlerinin yatırımcı ve kullanıcı tabanı gözündeki değerini çoğaltmak namına bir fırsat. Proje geliştiricilerinin projelerini finanse etmek için kullandıkların NFT'ler ise sağladıkları ek fayda ve tatbik alanları (utility) ile kullanıcıların ilave ürün ve hizmetlere erişmesini karşılayan bir anahtar görevi görüyor. Son dönemde Web3 odaklı topluluk yönetimi ve sadakat uygulamalarına gösterilen ilgiyi düşünürsek, bu yaklaşımın Metaverse'te de kendini göstereceğini bildirmek muhtemel.

Snoop Dogg, Rihana gibi ünlüler ve Adidas ve Disney gibi dev şirketlerin Metaverse ve Web3 girişimlerinde gördüğü değer de tamamen bu. Web3 destekli kalabalık yönetimi ve sadakat uygulamalarının öne çıktığı Metaverse girişimlerinde marifetli ekonomi de kendini gösteriyor. Yeni yaratıcılar sundukları dijital deneyimler ile kullanıcı tabanıyla müşterek üretimlere imza atarken, topluluk destekli yeni gelir modelleriyle de Metaverse'ün potansiyelini bizlere gösteriyor.

Günümüzde birçok sanal dünyaya Metaverse ismi verilse de, merkeziyetsizlik, blok zincir ile gelen token destekli idareli modeller ve müşterek çalışma Metaverse fikrinin temelini oluşturuyor. Bu Metaverse girişimlerinin blok zincir destekli olacak şekilde kurgulanması “ortak egzersiz” nın kolayca hayata geçmesini sağlayarak, tüm girişimleri tek çatı altında toplayabilir. Bu durum sağlandığında kullanıcılar öbür Metaverse girişimlerindeki varlıklarını aniden pozitif platformda kullanabilir, platformlar arasına taşıyabilir ve hatta bedensel hayatta kullanabilir. Bu da şimdiye kadar kitaplarda karşımıza meydana çıkan Metaverse'ün aslında hayata geçmesi anlamına geliyor.

Kaynak: webrazzi.com URL: https://webrazzi.com/2022/11/26/blok-zincirden-bagimsiz-bir-metaverse-mumkun-mu