A'lâ Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? A'lâ Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'lâ Suresi 11. Ayetinin Arapçası:

وَيَتَجَنَّبُهَا الْاَشْقٰىۙ

A'lâ Suresi 11. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır.

A'lâ Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:

Allah Resûlü (s.a.s.), doğru yola gelmelerini sağlamak üzere kendisini parçalarcasına insanlara tebliğde bulunurdu. Lakin âlemlere rahmet olan Efendimizin bu gayreti bir kısım kişilerin fakat küfür, inat ve ısrarlarının artmasına sebep olurdu. Bu bakımdan ayette Allah Resûlü’ne ve onun izinden gidecek olanlara yalnızca az veya çok faydalanacağını umdukları kimselere öğütte bulunmaları; menfaat verse de vermese de öğüde devam etmeleri, ama aslandan kaçan yabani merkepler gibi inat ve azgınlıkla Yargı’tan kaçan kimselerin arkasından koşarak da kendilerini helak edercesine yorulmamaları tavsiye edilmektedir.

Esasen İslâmî tebliğ ve hatırlatma herkese şamildir; umûmîdir. Peygamberin de vazifesi sadece tebliğdir; gerçekleri açık ve anlaşılır bir şekilde kulaklara duyurmaktır. Bundan istifade edecek olanlar özel kimselerdir. Bu ise sonuç olarak belirlenmiş olacaktır. İlâhî irşat, uyarı ve nasihatlerden ama kalbinde derin bir Allah korkusu içeren, O’na son derece saygılı olan ve huzurunda boyun bükenler istifade edeceklerdir. الخشية (haşyet) kalbin ürpermesidir. Allah’a olan sevgi ve saygısını yitirmekten korkması ve titremesidir. Ulu Rabbinin sevgisini ve rızâsını kazanacağı yollarda yürümesi; ondan mahrum bırakacak sapık yolları terketmesidir. İşte ilâhî tavsiye ve hatırlatmaları dinleyecek, nasihat alacak, düşünüp istifade edecek olanlar, böyle gönülden Allah zü’l-celâle saygılı kimselerdir.

Diğer taraftan, ilâhî rahmetten ümidini kesip akıbetlerini karartmak suretiyle en bedbaht olanlar, bu hatırlatmalardan ve öğütlerden uzak duracak; kabule ve inkıyada yaklaşmayacaklardır. اَلْاَشْقٰى (eşkâ), Allah ve Resûlullah düşmanlığında ileri dışarı giden azılı kâfirlerdir. Dilimizde dağlarda, sahralarda insanların yolunu kesen, kendilerini öldürüp mallarını talan eden kimselere “haydut” denilir. Ayette bahsedilen bunların en kötüsüdür. Çünkü bu yapıda ve karakterdeki kimseler, Allah’ın mülkünde O’na başkaldırıp hâkimiyet taslamakta; ferdî ve içtimâî hayata Yüce Yaratıcı’nın müdahalesini engellemekte ve onun hükmünü tanımamaktadırlar. Bunlar az daha Allah Teâlâ’ya: “Bu dünya benimdir; burada ne senin, ne kitabının ne de Peygamberinin sözü geçer. Burada sözü ve hükmü geçerli olacak sadece benim” diyen kimselerdir. Bu gibilere nasihat verip Cenâb-ı Mevlâ’yı hatırlattığın süre duymazlıktan kazanç, yüzlerini çevirirler. Bununla kalmaz, fırsat bulunca Allah’a karşı savaş ilan ederler. İşte ilâhî ikazlara kulak tıkayıp öğüt almaktan yüz çeviren o tînetteki kişiler âhirette en büyük ateşe, ebedî olan cehennem ateşine yaslanacaklardır. Allah’ın brülör, kavurucu azabına düçar kalacaklardır. Hiç kimseden ne bir yardım ne de bir üstünlük göreceklerdir. Sonra orada ne ölecek ne de yaşam bulacaklardır. Onlara asla yeniden ölüm gelmeyecek. Azabdan da kurtulamayacaklar. Dünyada olduğu gibi hoş bir şey göremeyecek ve tadamayacaklar. Bundan daha büyük bir bedbahtlık düşünülemez. İlâhî hikmetlere, öğüt ve nasihatlara sırt çevirenlerin feci akıbeti işte budur. Böyle bir suç oluşturan ölene kadar iman etmeyen, küfür ve şirk üzere ölen kimseler içindir. Halbuki insan için dünyada tevbe edip temizlenme kapısı devamlı açıktır:

A'lâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'lâ Suresi 11. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ala-suresi-11-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html