Abese Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Abese Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Abese Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ

Abese Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah katındaki değeri yüce ve tertemiz sahifelerde.

Abese Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

Kur’ân-ı Kerîm ve onun âyetleri Allah Teâlâ göre kullarına bir hatırlatmadır, öğüttür, nasihattir. O, insanın ebedî geleceğini yakından ilgilendiren ve akılla bilinmesi muhtemel olmayan gerçekleri haber verir. Peygamber’in vazifesi de Kur’lahza ile nasihat vermektir. Ancak dileyen ondan tavsiye alır, dileyen almaz. Ama kimsenin de Allah’a karşısında ileri süreceği bir bahanesi kalmaz.

Bu âyet-i kerîmelerde iki husus dikkatimizi çeker. Birincisi içine Kur’lahza’ın yazılı bulunduğu sahifelerdir. Bu sahifelerin üç mühim vasfı vardır. Bunlar:

مُكَرَّمَةٌ (mükerreme): Allah katında şeref ve ikramla seçkin kılınmış, hürmet ve saygıyla alınıp tutulması gereken, hürmet layık, hürmet edilen sahifelerdir. Bu sahifeler dini yönden şereflidir; çünkü bunlar öyle fazla ilim ve hikmet ihtiva etmektedir. Bunlar şereflidir, zira onları şerefli melekler indirmişlerdir. Bunlar levh-i mahfûzdan inmiş, kerîm olan bir Rabbden gelmişlerdir. Dolayısıyla bunların değeri, sahiplerinin değerinden kaynaklanmaktadır.

مَرْفُوعَةٌ  (merfû‘a):  Yüksek tutulmuş, kıymeti yüce, yukarıda ve el üstünde tutulması zorunlu olan sahifelerdir. Tekrar bunlar, Allah indinde kadri yüce olan, tereddüd ve tenakuzlardan uzaktan tutulmuş bulunan sahifelerdir.

مُطَهَّرَةٌ (mutahhara): Tertemiz, maddî veya mânevî hiçbir leke bulaşmamış, son derece pak tutulmasına itina gösterilen, lekeli ve taharetsiz eller sürülmeyen sahifelerdir. Her türlü pislik ve kirden arınmış, müşriklerin üzerine inmekten uzak tutulmuş, tereddüd ve çelişkilerden de temizlenmiş sahifelerdir. Onlara şeytanların elleri dokunamaz. Bu m3anaya işaret edilmek üzere âyet-i kerîmede, “Tertemiz olanlardan başkası ona dokunamaz” (Vâkıa 56/79) buyrulmuştur. Tertemiz olanlardan amaç ilk kez meleklerdir. “Sahifeler” sözünün ise, “Nûn. Kaleme ve kalem ehlinin satır satır yazdıklarına yemin olsun” (Kalem 68/1) ayetinde geçtiği üzere ulu Kalem’in Levh-i Mahfûz’a yazdığı sahifeleri, meleklerin Levh-i Mahfûz’dan yazıp alarak vahiy yoluyla getirdiği sahifeleri ve sonradan Mushaf sahifelerini teşkil eden genel mânada Kur’lahza sahifelerini ifade etmiş olması en doğru olanıdır.

İkinci nokta ise bu sahifelerin كِرَامٌ (kirâm) ve بَرَرَةٌ (berara) sıfatlarıyla vasıflanmış سَفَرَةٌ (sefere) göre yazılı ya da getirilmiş olmasıdır.

سَفَرَةٌ (sefere), “kâğıda dökmek” çağırmak olan اَلسَّفْرُ (sefr)den türemiş olup kâtip, kitap yazıcı, hattat mânalarına gelir. Bu kelimenin aslı da örtülü bir şeyi başlatmak mânası da vardır. Yazı kâğıda dökmek da mâna ve maksadı bir nevi açıklamak ve açıklama yapmak aramak olduğu için yazmaya sefr, yazana sâfir, yazılan şeye de sifr denilmiştir. اَلسَّفْرُ (sefr) “süpürmek” mânasına da gelebilir. Bundan اَلسَّافِرُ (sâfir), süpürüp arıtıcı demek olur. Şu halde sahifelere tarafından “sefere”, yazan katipler veya getiren elçiler yahut süpürüp temizleyen kitap bekçileri, kitapçılar seslenmek olabilir. Çoğunlukla “printer” veya “elçi” olan melekler mânasında çakmak daha isabetli olacaktır.

Bahsedilen “sefere”nin iki mühim vasfı vardır:

كِرَامٌ (kirâm): “Kerîm”in çoğuludur. Değerinde devretmek ve saygı duymak mânasına gelen “keramet”ten olmasına tarafından, yüce Allah katında değerinde verilip saygı duyulan varlıklar çağırmak olur. Lutuf ve bağış mânasına gelen “kerem”den türemiş olmasına tarafından de, mü’minlere karşı iyilik sever ve şefkatli, onlara güzel şeyler söyler ve onlar için mağfiret istek eden varlıklar çağırmak olur.

بَرَرَةٌ (berara): اَلْبَرُّ (berr)in ya da اَلْبَارُّ (bârr)in çoğuludur. Berr’in çoğulu olduğuna tarafından, çok hayır sahibi, bârr’in çoğulu olduğuna kadar de söz ve fiillerinde dürüst çağırmak olur ancak, ikisini de şumûlüne elde etmek üzere “takvâ sahibi kişiler, itaatkar ve sadık kimseler” olarak mâna verilir. Bunların daha ziyade “melekler” olduğu kabul edilir. Çünkü sefîr ve rasûl kelimelerinin taşıdığı elçi mânası, aynı şekilde melâike kelimesinin de mânasıdır. Şu halde bu vasıf, ibaresinin taşıdığı mâna dolayısıyla melekler hakkında direkt nass, insanlardan bu vasıfları taşıyanlar hakkında da dolaylı yoldan işarettir.

Hâsılı Kur’lahza o kadar yücedir fakat, tüm noksanlardan temizdir, kimseye fakir değildir. İnsanların, kendisini kabullenmesine ihtiyaç duymayacak derecede yüce bir kitaptır. Içten yolu bulmak isteyen bu kitaba inanmalı ve onun getirdiklerine teslim olmalıdır. Huysuz takdirde onların müstağnî davranmaları ve büyüklenmeleri bu yüce kitabın azametini azaltamayacaktır. Bilakis bu kitap onların gururunu yerle bir edecektir.

İnsanların çoğunun Kur’an’dan yüz çevirmesinin sebebine gelince:

Abese Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Abese Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/abese-suresi-14-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html