Abese Suresi 15. ayeti ne anlatıyor? Abese Suresi 15. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Abese Suresi 15. Ayetinin Arapçası:

بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ

Abese Suresi 15. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kâtiplerin elleriyle yazılmıştır, taşınmıştır;

Abese Suresi 15. Ayetinin Tefsiri:

Kur’ân-ı Kerîm ve onun âyetleri Allah Teâlâ göre kullarına bir hatırlatmadır, öğüttür, nasihattir. O, insanın ebedî geleceğini yakından ilgilendiren ve akılla bilinmesi mümkün olmayan gerçekleri haber verir. Peygamber’in vazifesi de Kur’an ile tavsiye vermektir. Ama dileyen ondan tavsiye alır, dileyen almaz. Ama kimsenin de Allah’a karşı ileri süreceği bir bahanesi kalmaz.

Bu âyet-i kerîmelerde iki husus dikkatimizi çeker. Birincisi içine Kur’lahza’ın yazılmış bulunduğu sahifelerdir. Bu sahifelerin üç önemli vasfı vardır. Bunlar:

مُكَرَّمَةٌ (mükerreme): Allah katında asalet ve ikramla seçkin kılınmış, hürmet ve saygıyla alınıp tutulması gereken, hürmet layık, derin saygı edilen sahifelerdir. Bu sahifeler dini yönden şereflidir; çünkü bunlar öyle çok ilim ve hikmet ihtiva etmektedir. Bunlar şereflidir, zira onları şerefli melekler indirmişlerdir. Bunlar levh-i mahfûzdan inmiş, kerîm olan bir Rabbden gelmişlerdir. Dolayısıyla bunların değeri, sahiplerinin değerinden kaynaklanmaktadır.

مَرْفُوعَةٌ  (merfû‘a):  Yüksek tutulmuş, kıymeti ulu, yukarıda ve el üzerinde tutulması gerekli olan sahifelerdir. Yine bunlar, Allah indinde kadri yüce olan, kararsızlık ve tenakuzlardan uzak tutulmuş yer alan sahifelerdir.

مُطَهَّرَةٌ (mutahhara): Tertemiz, maddî ya da mânevî hiçbir leke bulaşmamış, son derece pak tutulmasına özen gösterilen, kirli ve taharetsiz eller sürülmeyen sahifelerdir. Her türlü pislik ve kirden temizlenmiş, müşriklerin üzerine inmekten uzakta tutulmuş, belirsizlik ve çelişkilerden de arınmış sahifelerdir. Onlara şeytanların elleri dokunamaz. Bu m3anaya dikkat çekici edilmek üzere âyet-i kerîmede, “Tertemiz olanlardan başkası ona dokunamaz” (Vâkıa 56/79) buyrulmuştur. Tertemiz olanlardan amaç ilk olarak meleklerdir. “Sahifeler” sözünün ise, “Nûn. Kaleme ve kalem ehlinin satır satır yazdıklarına yemin olsun” (Kalem 68/1) ayetinde geçtiği üzere ulu Kalem’in Levh-i Mahfûz’a yazdığı sahifeleri, meleklerin Levh-i Mahfûz’dan yazıp alarak vahiy aracılığıyla getirdiği sahifeleri ve daha sonra Mushaf sahifelerini teşkil eden genel mânada Kur’lahza sahifelerini açıklama etmiş olması en dürüst olanıdır.

İkinci nokta ise bu sahifelerin كِرَامٌ (kirâm) ve بَرَرَةٌ (berara) sıfatlarıyla vasıflanmış سَفَرَةٌ (sefere) göre yazılmış ya da getirilmiş olmasıdır.

سَفَرَةٌ (sefere), “yazmak” çağrıda bulunmak olan اَلسَّفْرُ (sefr)den türemiş olup kâtip, kitap yazıcı, hattat mânalarına kazanç. Bu kelimenin aslı da örtülü bir şeyi başlamak mânası da vardır. Yazı yazmak da mâna ve maksadı bir nevi açıklamak ve açıklamak çağrıda bulunmak olduğu için yazmaya sefr, yazana sâfir, yazılan şeye de sifr denilmiştir. اَلسَّفْرُ (sefr) “süpürmek” mânasına da gelebilir. Bundan اَلسَّافِرُ (sâfir), süpürüp arıtıcı seslenmek olur. Şu halde sahifelere göre “sefere”, yazar katipler veya getiren elçiler yahut süpürüp temizleyen kitap bekçileri, kitapçılar seslenmek olabilir. Çoğunlukla “yazıcı” ya da “elçi” olan melekler mânasında kavramak daha isabetli olacaktır.

Bahsedilen “sefere”nin iki önemli vasfı vardır:

كِرَامٌ (kirâm): “Kerîm”in çoğuludur. Layık belirlemek ve saygı duymak mânasına gelen “keramet”cilt olmasına göre, yüce Allah katında değer verilip hürmet duyulan varlıklar seslenmek olur. Lutuf ve bağış mânasına gelen “kerem”den türemiş olmasına göre de, mü’minlere karşısında iyilik sever ve şefkatli, onlara güzel şeyler söyler ve onlar için mağfiret istek eden varlıklar demek olur.

بَرَرَةٌ (berara): اَلْبَرُّ (berr)in veya اَلْبَارُّ (bârr)in çoğuludur. Berr’in çoğulu olduğuna tarafından, fazla hayır sahibi, bârr’in çoğulu olduğuna göre de söz ve fiillerinde doğru seslenmek olur ki, ikisini de şumûlüne olmak üzere “takvâ sahibi kişiler, itaatkar ve vefalı kimseler” olarak mâna verilir. Bunların daha ziyade “melekler” olduğu kabul edilir. Çünkü sefîr ve rasûl kelimelerinin taşıdığı elçi mânası, benzer şekilde melâike kelimesinin de mânasıdır. Şu halde bu vasıf, ibaresinin taşıdığı mâna dolayısıyla melekler hakkında doğrudan doğruya nass, insanlardan bu vasıfları taşıyanlar hakkında da dolaylı yoldan işarettir.

Hâsılı Kur’an o kadar yücedir oysa, bütün noksanlardan temizdir, kimseye fakir değildir. İnsanların, kendisini kabullenmesine gereksinim duymayacak derecede ulu bir kitaptır. Doğru yolu bulmak isteyen bu kitaba inanmalı ve onun getirdiklerine teslim olmalıdır. Somurtkan takdirde onların müstağnî davranmaları ve büyüklenmeleri bu ulu kitabın azametini azaltamayacaktır. Bilakis bu kitap onların gururunu yerle bir edecektir.

İnsanların çoğunun Kur’lahza’dan yüz çevirmesinin sebebine gelince:

Abese Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Abese Suresi 15. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/abese-suresi-15-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html