Abese Suresi 16. ayeti ne anlatıyor? Abese Suresi 16. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Abese Suresi 16. Ayetinin Arapçası:

كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ

Abese Suresi 16. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah’a karşısında saygıyla batmış, itaatkâr, paha biçilmez, iyilik timsâli katiplerin!

Abese Suresi 16. Ayetinin Tefsiri:

Kur’ân-ı Kerîm ve onun âyetleri Allah Teâlâ tarafından kullarına bir hatırlatmadır, öğüttür, nasihattir. O, insanın ebedî geleceğini yakından ilgilendiren ve akılla bilinmesi muhtemel olmayan gerçekleri haber verir. Peygamber’in vazifesi de Kur’lahza ile nasihat vermektir. Oysa dileyen ondan tavsiye alır, dileyen almaz. Ama kimsenin de Allah’a aleyhinde ileri süreceği bir bahanesi kalmaz.

Bu âyet-i kerîmelerde iki husus dikkatimizi çeker. Birincisi içine Kur’an’ın yazılı bulunduğu sahifelerdir. Bu sahifelerin üç önemli vasfı vardır. Bunlar:

مُكَرَّمَةٌ (mükerreme): Allah katında asalet ve ikramla seçkin kılınmış, hürmet ve saygıyla alınıp tutulması gereken, hürmet layık, derin saygı edilen sahifelerdir. Bu sahifeler dini yönden şereflidir; çünkü bunlar o kadar çok ilim ve hikmet ihtiva etmektedir. Bunlar şereflidir, zira onları şerefli melekler indirmişlerdir. Bunlar levh-i mahfûzdan inmiş, kerîm olan bir Rabbden gelmişlerdir. Dolayısıyla bunların değeri, sahiplerinin değerinden kaynaklanmaktadır.

مَرْفُوعَةٌ  (merfû‘a):  Yüksek tutulmuş, kıymeti ulu, yukarıda ve el üzerinde tutulması zorunlu olan sahifelerdir. Yine bunlar, Allah indinde kadri yüce olan, kesin olmama ve tenakuzlardan uzakta tutulmuş yer alan sahifelerdir.

مُطَهَّرَةٌ (mutahhara): Tertemiz, maddî veya mânevî hiçbir leke bulaşmamış, son derece temiz tutulmasına itina gösterilen, benekli ve taharetsiz eller sürülmeyen sahifelerdir. Her türlü pislik ve kirden arınmış, müşriklerin üzerine inmekten uzak tutulmuş, kararsızlık ve çelişkilerden de temizlenmiş sahifelerdir. Onlara şeytanların elleri dokunamaz. Bu m3anaya işaret edilmek üzere âyet-i kerîmede, “Tertemiz olanlardan başkası ona dokunamaz” (Vâkıa 56/79) buyrulmuştur. Tertemiz olanlardan amaç ilk olarak meleklerdir. “Sahifeler” sözünün ise, “Nûn. Kaleme ve kalem ehlinin satır satır yazdıklarına ant olsun” (Kalem 68/1) ayetinde geçtiği üzere ulu Kalem’in Levh-i Mahfûz’a yazdığı sahifeleri, meleklerin Levh-i Mahfûz’dan yazıp alarak vahiy aracılığıyla getirdiği sahifeleri ve sonradan Mushaf sahifelerini teşkil eden genel mânada Kur’lahza sahifelerini açıklama etmiş olması en içten olanıdır.

İkinci nokta ise bu sahifelerin كِرَامٌ (kirâm) ve بَرَرَةٌ (berara) sıfatlarıyla vasıflanmış سَفَرَةٌ (sefere) göre yazılı veya getirilmiş olmasıdır.

سَفَرَةٌ (sefere), “yazmak” aramak olan اَلسَّفْرُ (sefr)den türemiş olup kâtip, kitap printer, hattat mânalarına gelir. Bu kelimenin aslı da örtülü bir şeyi açılmak mânası da vardır. Yazı kâğıda dökmek da mâna ve maksadı bir nevi açıklama yapmak ve anlatmak seslenmek olduğu için yazmaya sefr, yazana sâfir, yazılan şeye de sifr denilmiştir. اَلسَّفْرُ (sefr) “süpürmek” mânasına da gelebilir. Bundan اَلسَّافِرُ (sâfir), süpürüp temizleyici aramak olur. Şu halde sahifelere göre “sefere”, yazar katipler veya getiren elçiler yoksa süpürüp temizleyen kitap bekçileri, kitapçılar seslenmek olabilir. Çoğunlukla “printer” veya “elçi” olan melekler mânasında çakmak daha isabetli olacaktır.

Bahsedilen “sefere”nin iki önemli vasfı vardır:

كِرَامٌ (kirâm): “Kerîm”in çoğuludur. Bedel tahsis etmek ve saygı duymak mânasına gelen “keramet”deri olmasına göre, ulu Allah katında layık verilip hürmet duyulan varlıklar çağırmak olur. Lutuf ve bağış mânasına gelen “kerem”den türemiş olmasına kadar de, mü’minlere karşı iyilik sever ve şefkatli, onlara hoş şeyler söyler ve onlar için mağfiret istek eden varlıklar çağrıda bulunmak olur.

بَرَرَةٌ (berara): اَلْبَرُّ (berr)in veya اَلْبَارُّ (bârr)in çoğuludur. Berr’in çoğulu olduğuna kadar, fazla hayır sahibi, bârr’in çoğulu olduğuna kadar de söz ve fiillerinde doğru çağrıda bulunmak olur ki, ikisini de şumûlüne edinmek üzere “takvâ sahibi kişiler, itaatkar ve vefalı kimseler” olarak mâna verilir. Bunların daha ziyade “melekler” olduğu kabul edilir. Çünkü sefîr ve rasûl kelimelerinin taşıdığı elçi mânası, aynı şekilde melâike kelimesinin de mânasıdır. Şu halde bu vasıf, ibaresinin taşıdığı mâna dolayısıyla melekler hakkında direkt nass, insanlardan bu vasıfları taşıyanlar hakkında da dolaylı yoldan işarettir.

Hâsılı Kur’an pek yücedir ama, tüm noksanlardan temizdir, kimseye fakir değildir. İnsanların, kendisini kabullenmesine gereksinim duymayacak derecede yüce bir kitaptır. Dürüst yolu bulmak isteyen bu kitaba inanmalı ve onun getirdiklerine teslim olmalıdır. Aksi takdirde onların müstağnî davranmaları ve büyüklenmeleri bu ulu kitabın azametini azaltamayacaktır. Bilakis bu kitap onların gururunu yerle bir edecektir.

İnsanların çoğunun Kur’lahza’dan yüz çevirmesinin sebebine gelince:

Abese Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Abese Suresi 16. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/abese-suresi-16-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html