Abese Suresi 6. ayeti ne anlatıyor? Abese Suresi 6. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Abese Suresi 6. Ayetinin Arapçası:

فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ

Abese Suresi 6. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ola Ki müslüman olur diye sen ona yöneliyorsun.

Abese Suresi 6. Ayetinin Tefsiri:

İslâmı tebliğde uyarı edilmesi gereken esasların çok tesirli bir üslupla beyân edildiği bu âyet-i kerîmelerin iniş sebebi olarak şöyle bir hâdise nakledilir:

Bir gün Allah Resûlü (s.a.s.), Kureyş’in bir takım ileri gelenlerine İslâm’ı anlatmaktaydı. O sırada, yanına daha önceleri müslüman olmuş bulunan âmâ sahâbî Abdullâh b. Ümm-i Mektûm (r.a.) geldi. Peygamberimiz (s.a.s.)’e, Allah’ın kendisine bildirdiği hakîkatlerden bir takım şeyler öğrenmek istediğini söyledi. Fakat görüşmekte olduğu Kureyş ileri gelenlerini iknâ ile meşgul bulunan Efendimiz, onunla gerektiği şekilde ilgilenemedi. İbn Ümm-i Mektûm’un, talebini ısrarla yeniden etmesi nedeniyle de yüzünü birazcık ekşitti. Bunun üzerine burada sözü edilen itâb-ı ilâhîye mâruz kaldı. Bu âyetin inişinden daha sonra Resûl-i Ekrem (s.a.s.) İbn Ümmi Mektûm’a pek çok övgü ve ikramlarda bulunmuştur. Hem kendisine rastladığı zaman da:

“Merhabâ ey, kendisi hakkında Rabbimin beni itâb ettiği kimse!” buyururdu. (Tirmizî, Tefsir 73; Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 471)

Âyetlerin akışından ve bahsi geçen nüzûl sebebinden, Peygamberimiz (s.a.s.)’in İslâm’ı bildiri ederken dikkatten kaçırdığı önemli bir husus hakkında uyarı edildiği kavranabilir. O da, beyanname ettiği muhatabın durumudur. Bu bakımdan ahali iki gruba ayrılır. Bir kısmı dürüst yolu bulabilmek için çalışır, gayret gösterir, koştururlar. Sapıklığa düşmemek için Allah’tan korkarlar. Dolayısıyla hidâyeti bulmak için koşa koşa gelirler. Bir kısmı ise kendilerini Allah’a ve Peygamber’e fakir görmezler. Onun için tebliğciyi dinlemeye tenezzül etmezler. Yarı doğru yolu bulmaya ihtiyaçları yokmuş gibi anlaşılır biçimde inatçı bir söylev alırlar. Bu konuda en ufak bir özlem taşımazlar. Bu sebeple tebliğci, en fazla alakayı iman etmek için hazırlanmış ve istekli yer alan kimselere göstermelidir. İsteksiz ve düşüncesiz olanlara ise pozitif süre ve mesai harcamamalıdır.

İkinci olarak İslâm tebliğcisi, toplumun ileri gelenleri daveti kabul ettikleri takdirde İslâm’ın daha çabuk yayılacağı gibi bir düşünceye kapılabilir. Bu zihin dürüst değildir. Çünkü kendini ihtiyaçsız görenler değil, Allah’tan korkan kimseler bir davetçi için daha mühimdir. Bu kimseler zâhiren fakir olabilirler. Toplumda laf sahibi olmayabilirler. Görünüşe Göre İslâm davetinin yayılmasına pek yardımsever olamayacakları zannedilebilir. Lakin bütün bunlara rağmen Allah’a ziyafet edenler için en ehemmiyetli kimseler bunlardır. (bk. Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, VII, 39) Çünkü İslâm’ın gayesi insanları ıslah ederek, onları kurtuluşa eriştirmektir. Hakiki şu ki, fakat böyle İslâm’a teşne ahali kendilerine tebliğ yapıldığında hemencecik tebliği kabul etmektedirler. Kendini ihtiyaçsız görebilen kibirlilere gelince, her ne kadar zâhiren toplum içinde bir ağırlıkları varsa da, İslâm tebliğcisinin onların peşinden koşmasına gerek yoktur. Çünkü onların İslâm’ı kabule istekli olmadıkları hallerinden bellidir. Ancak, İslâm’ı kabul etmedikleri takdirde, başlıca hasar edenlerin kendileri olduğunu da bilmelidirler:

Abese Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Abese Suresi 6. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/abese-suresi-6-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html