Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisten çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Ebû Amr –oysa Ebû Abdullah ve Ebû Leylâ da denilir–Osmân İbni Affân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine tarafından, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Âdem oğlunun şunlar haricen bir hakkı yoktur: Oturacağı konut, bedenini örtecek elbise, gıda ekmek ile su koyacak kap.”  (Tirmizî, Zühd 30)

Osman İbni Affân

Sahâbe-i kirâmın önde gelenlerinden ve Hulefâ-yi Râşidîn’in üçüncüsüdür. İlk müslüman olanların da dördüncüsüdür. 574 senesinde Mekke’de dünyaya geldi. Soyu Abdümenâf’da Peygamberimiz’le birleşir. Kureyş kabilesine mensup olup Emevî soyundandır. Annesi Ervâ binti Küreyz’dir. Ervâ, Peygamberimiz’in halası Beyzâ’nın kızı idi. Hz. Osman müslüman olunca, Peygamber Efendimiz kızı Rukıyye’yi onunla evlendirdi. Bu evlilikten ilk çocuğu Abdullah dünyaya geldi. Bu sebeple Ebû Abdullah künyesini aldı. Sonradan oğlu Amr dünyaya gelince Ebû Amr, kızı Leylâ doğunca Ebû Leylâ künyesiyle anıldı. Hz.Osman önce Habeşistan’a, daha sonra da Medine’ye hicret etti. Birinci hanımı Rukıyye vefat edince, Peygamber Efendimiz onu ikinci bir kızı olan Ümmü Külsûm ile evlendirdi. Bu sebeple Hz.Osman, “iki nur sahibi” anlamına gelen Zinnûreyn lakabıyla tanındı. Peygamberimizin ikinci kızı olan hanımı Ümmü Külsûm ölüm ettiğinde, Efendimiz’in:

“Şayet dört kızım olsaydı, onlar birer birer ölüm etseydi, hepsini birbiri arkasında Osman’a nikahlardım” buyurduğunu Hz. Ali bize nakleder.

Hz. Osman varlıklı bir tüccardı. Medine’de müslümanların gereksinim içinde bulundukları her durumda onlara destek eder, bilhassa ordu techizinde hiç bir fedâkârlıktan geri durmazdı. Bu sebeple onun zenginliği övülmüş ve başkalarına örnek gösterilmiştir. Hz Osman hayâ duygusu ve utanma şehvetli yönünden de misal bir kişiliğe sahipti. Peygamberimiz, meleklerin bile ondan hayâ ettiğini söylemiştir (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 71; VI, 155). Osman İbni Affân, cennetle müjdelenmiş olan on sahâbîden biridir. O, Peygamber Efendimiz’in bir çok gazvelerine de iştirak etmiş ve büyük yararlıklar göstermiştir.

Hz. Osman 23 (644) senesinde halife seçildikten sonradan, kendisinden önceki halife Hz.Ömer’in yolunu izleyip siyasetini devam ettirdi. Onun zamanında ordudaki asker sayısı daha da arttı ve fethedilen topraklar genişledi. Öncelikle Sâsânî İmparatorluğu’nun son eyaleti Ermeniye edinmek üzere, Kuzey Afrika kıyıları ve Anadolu’nun bir bölümü de İslâm devletinin hudutları içine katıldı. Hz. Osman’ın hilâfeti 12 sene sürdü. Onun hilâfet yıllarında yaptığı manâlı hizmetlerden biri de, Hz.Ebû Bekir vaktinde toplanıp mushaf haline getirilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm’i çoğaltarak değişik merkezlere dağıtması oldu.

Hulefâ-yi Râşidîn’in diğerleri gibi Hz.Osman da fazla hadis rivayet etmeyen sahâbîler arasındadır. Onun Resûl-i Ekrem Efendimiz’den rivayet ettiği hadis sayısı 146’dır. Buhârî ve Müslim bu rivayetlerden üçünü müştereken kitaplarında nakletmiştir. Ayrıca Buhârî sekiz, Müslim de beş hadisi münferiden kitaplarına almışlardır. Bunlar dışındaki mu’teber hadis kaynaklarında onun rivayetleri yer alır. Sahâbe-i kirâmın önde gelenleriyle, tâbiîn tabakasının seçkin imam ve ravilerinden böylece çoğu Osman İbni Affân’dan hadis nakletmiştir.

Hz. Osman, 35 yılı (16 Haziran 656) Cuma günü Medine’de şehit edildi. Osman’ın şehit edilmesiyle başlayan dönem, İslâm tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmiş, bu tarihten sonra iç karışıklıklar, fitneler birbirini takip etmiştir.

Allah ondan razı olsun.

Hadisi Şerifi Nasıl Anlamalıyız?

İnsanın hakkı olan şeyler, zarûrî ve vazgeçilmez ihtiyaçlarıdır. Bunların da en önemlisi ve ilk önce gelenleri oturulacak bir ev, vücudu örtüp soğuktan ve sıcaktan koruyacak giyecekler, karnı doyuracak ve hayatın devamını sağlayacak yiyecek ve içeceklerdir. İnsan bunları kazanıp olmak için çalışıp didinir. Dinimiz, bu yöndeki her çabayı ibadet olarak değerlendirir.

Peygamberimiz’in bu hadiste geçen “içinde oturulacak bir konut” nitelemesi nedeniyle, gerekli ihtiyaç dıştan fazla konut yaptırmanın uygun olmadığı kanaatine sahip olanlar olmuştur. Oysa bu şekildeki bir zihin, genel kabul görüp uygulanmış ya da bağlayıcı bir hüküm niteliği kazanmış değildir. Şu dek var ama, bu yönde açgözlü edinmek, başka biri sahip olmasın düşüncesiyle hareket ederek ev yapılabilecek yerleri olmak, fiyatların fazla derecede artmasına sebep olmak, arsa simsarlığı gerçekleştirmek dinimizin yerinde ve câiz görmediği bir tavırdır.

Giyecekler, keza farz olan tesettürü sağlamak, keza de insanı soğuktan ve sıcaktan gözetmek suretiyle sağlık durumu için mecburi olan ihtiyaçların başında kazanç. Bu sebeple bizim inancımıza tarafından elbise, bazılarının söylediği ya da kabul ettiği gibi bir süs aracı ya da moda malzemesi yok, vazgeçilmez bir ihtiyaç maddesidir. Bundan dolayı, pahalanması için satışa sunulmaması ve israfı haram kılınmıştır. Giyeceklerimizin fazla derecede lükse kaçması da bu sebeple uygun görülmemiştir.

Yiyecek olarak ekmeğin, meşrubat olarak da suyun anılmış olması, bu iki maddenin gıda ve içecekler aralarında ilk sırayı almaları ve temel gıda maddelerinin başında gelmeleri sebebiyledir. Yenilmesi ve içilmesi helal olan tüm maddeler bunlara dahildir. Giyecek maddelerinde olduğu gibi, yiyecek ve içeceklerin de saklanması, satışa arzedilmeyerek fiyatının artmasına vesile olunması, israfı haram kabul edilmiştir. Böyle durumların ortaya çıkmaması için gayret gösterilmesi ve tedbirler alınması, toplumu yönetenlerin ilk olarak gelen görevleri arasında kabul edilmiştir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir? Oturulacak konut, bedeni örtecek elbise, yenilecek ekmek ve içilecek su ihtiyaçların başında gelir. Sınırları dinin emriyle çizilmiş olan tesettür, hem erkek ayrıca de kadınlar için farzdır. Hayatı devam ettirmek için, mecburi olan şeylerin en azıyla yetinmek fazilettir. Zarûrî olan ihtiyaçları yerine getirmek için çalışıp çabalamak, gayret etmek dinimizin emirlerindendir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/adem-oglunun-sunlar-disinda-bir-hakki-yoktur-hadisi.html