Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisten çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Abdullah İbni Şihhîr radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelmiştim. O, “Elhâkümü’t-tekâsür” sûresini okuyordu. Sûreyi okuyup bitirince şöyle buyurdu:

“Âdemoğlu, malım malım deyip duruyor. Ey âdemoğlu! Yeyip tükettiğin, giyip eskittiğin ya da sadaka olarak verip sevap üzere önden gönderdiğinden diğer malın mı var ancak?” (Müslim, Zühd 3-4. Hem bk. Tirmizî, Zühd 31, Tefsîru sûre(102) 1; Nesâî, Vesâyâ 1)

Hadisi Şerifi Nasıl Anlamalıyız?

Peygamber Efendimiz’in, hadisimizin râvisi Abdullah İbni Şihhîr yanına geldiğinde okumakta olduğu Tekâsür sûresini bitirince söylediği sözler ile sûrenin muhtevâsı arasında yakın bir ilişki vardır. Bu sûrede mülk mal, evlat ve akraba çokluğuyla övünenlerden bahsedilmekte ve Câhiliye Araplarının bu tutumu eleştirilmektedir. Çünkü Câhiliye dönemi Arapları bunların çokluğunu bir kibir ve avantaj sebebi saymakta, hatta hayatta olanlarla yetinmeyerek, ölmüş akrabalarını da hesaba katmaktaydılar. Allah Teâlâ, bu davranışlarından nedeniyle onların hesaba çekileceğini ve gerçek üstünlüğün âhirette ortaya çıkacağını açıklama etti.

İnsanın mala olan düşkünlüğüne konumuzun başından beri, âyet ve hadisler ışığında  pek fazla vesileyle işaret ettik. Bu düşkünlük sebebiyle, nefsini iyi nezaket edemeyen ve zinde bir imana sahip olmayanlar, dünyalık servetlerin kalıcı olduğunu ve kendilerini bu dünyada ebedileştireceğini zannederler. Oysa bu dünyada elde edilen her türlü mal ve mal varlığı yine bu dünyada kalır. İnsanın malım malım diye üstüne titrediği ve varlığıyla övündüğü şeylerden, yiyip tükettiği yiyecekler, giyip eskittiği elbiselerden başka bir şeyi yoktur ve bu dünyada Allah rızâsı için sadaka olarak verdiği, ahirette de sevabını umduğu harcamalarından başkasının kendisine bir faydası olmayacaktır. Kişinin bunlar dışındaki tüm malı ve serveti, varsa mirasçılarına, o da yoksa başkalarına kalır.

Servetten ve zenginlikten bahşedilen sadaka, farz olan zekâtın dışındaki her çeşitlilik hayrı da içine alır. Hayır yollarının çokluğu hepimizin bildiği gerçeklerdendir. Muhtaç olanların her çeşit ihtiyacını yerine getirmek, fertlerin ve toplumun gizli bir hayat sürebilmeleri için hayır teşkilatları, vakıflar, dernekler ve aynı sivil toplum kuruluşları oluşturmak, dinimizin önemle üstünde durduğu ve özendirme ettiği hususlardan biridir. Çünkü bu çeşitlilik hayırların sevabı kıyâmete dek bakidir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir? Her türlü mülk mülk ve zenginlik bu dünyada kalır. Hiç kimse, bu dünyadan âhirete maddî bir varlık götürmez. İnsan bu dünyada gerekli ihtiyaçları haricen mal ve servet biriktirmekle, mirasçılarına, onlar da yahut başkalarına hizmetçilik ve bekçilik etmiş olur. Kaçınılmaz ihtiyaçlar dışında fazla derecede mala düşkünlük ve dünyaya karşı hırslı edinmek dinimizde güzel karşılanmamış ve teşvik edilmemiştir. Sahip olunan servet ve zenginlikten sadaka belirlemek, muhtaçlara yardım etmek ve sevâbı kıyamete kadar devam edecek olan hayırlar yapmak özendirme edilmiştir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ademoglu-malim-malim-der-hadisi.html