Alak Suresi 8. ayeti ne anlatıyor? Alak Suresi 8. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Alak Suresi 8. Ayetinin Arapçası:

اِنَّ اِلٰى رَبِّكَ الرُّجْعٰىۜ

Alak Suresi 8. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ama dönüş, yalnız Rabbinedir.

Alak Suresi 8. Ayetinin Tefsiri:

Cenâb-ı Hakk’ın yaratma, ilim öğretme gibi en önemli ikramlarını unutan insan Rabbini de unutur ve bütün bunları kendisinden zanneder. Kimseye fakir olmadığını düşünür. Hatta somut mânevî her şeyinin iyice kendisine bağlı bulunduğu Rabbini de unutur. Ona da muhtaç olmadığı gafletine kapılır. Bunun en açık göstergesi, Allah’ı temsil eden Peygamberi yalanlaması ve Allah’ın kelamı olan Kur’an’ı reddetmesidir. Böylece gurur ve gurura kapılarak azgınlık yapmaya başlar. Çıkmaz sokaklarda helâk olur. Kur’ân-ı Kerîm İblîs, Kârun ve Bel‘âm gibi “malımı, makâmımı ve ilmimi kendim çalışarak kazandım” diyen bedbahtları buna örnek vermektedir.

Hz. Mevlânâ’nın anlattığı şu ibretli hikâye insanın içine düştüğü bu gaflet hâlini ne hoş ifade eder:

“Ufak bir fâre bir devenin yularını kapmış, eline almış, kurula kurula  gidiyordu. Deve, kendi huyu, uysal tabiatı yüzünden, onunla yol alıp bu arada fâre, kendi küçüklüğünü göremeden: «Ben ne büyük bir pehlivanmışım, bir yiğitmişim» diye böbürleniyordu. Deve fârenin bu düşüncesini anladı: «Güzel, derhal ben sana, senin reel mahiyetini göste­ririm» dedi. Gide gide iri bir filin bile geçemeyeceği büyük bir nehrin kenarına geldiler. Fâre orada durdu; şaşırıp kaldı. Deve; «Ey dağda, ovada bana arkadaş­lık eden!» dedi. «Niçin durakladın? Niçin şaşırıp kaldın? Haydi, yiğitçe nehrin içine gir. Sen benim kılavuzumsun, öncümsün. Yol ortasında böyle şaşırıp kal­ma, susma!» Fâre; «Arkadaş!» dedi «Bu su öyle büyük, o kadar derin bir su; boğulurum diye korkuyorum.» Deve: «Dur bakalım suyun derinliği ne kadarmış?» diyerek hemen nehrin içine ayağını bastı. «Ey kör fâre!» dedi, «Su diz boyu imiş, ne diye şaşırdın, aklın başından gitti?» Fâre dedi ki: «Nehir sana kadar karınca, bize göre de ejderha gibidir. Çünkü dizden dize ayrım vardır. Ey marifetli deve! Su sana diz boyu fakat, benim başımı yüz arşın geç­mede.» Deve: «Öyleyse» dedi «bir daha nezaketsizlik etme fakat; onun kıvılcımı ile bedenin ve canın yanmasın! Sen, kendin gibi fârelerle irtifa ölçüş; fakat fârenin deveye söylenecek bir tek sözü bile olamaz!» Fâre: «Tövbe ettim, pişman oldum. Allah için olsun şu öldürücü, şu boğucu sudan beni geçir! diye yalvardı. Deve ona acıdı da: «Haydi» dedi «sıçra da hörgücümün üzerine çık, otur! Bu sudan dinmek veya başkalarını vermek benim işimdir. Ben senin gibi yüz binlercesini geçiririm.»1

Ey gafil insan! Mademki peygamber değilsin, ötelerden haber alamıyorsun, sana uyanlar da yok; bu yolda haddini bil, geri kal! Büyük bir velînin arkasında yürü ama, bir gün nefsaniyet kuyusundan çıkıp Hz. Yûsuf gibi bir mâna padişahı olasın. Mademki bir mâna padişahı olamadın, hiç değilse vefalı bir kul ol! Mademki gemici değilsin, gemi kullanmaya kalkışma! Mademki alış verişten anlamıyorsun, bu işte olgun değilsin, yalnız başına dükkan açma! Nefsanî arzulardan elini yıka, temizle; sonra iyi işler hamurunu açmaya bak!” (Mevlânâ, Mesnevî, 3436-3455. beyitler)

Bu misâle tarafından bir damlacık sudan, rahme tutunmuş kolay bir maddeden yaratılıp sonuç olarak en hoş biçimi alan insan, ilâhî kudret karşısındaki hiçlik ve acziyetini hiçbir vakit unutmamalıdır. Çünkü her ferdin dönüşü mutlaka ve kaçınılmaz olarak Rabbine olacaktır. Bu dönüş ihtarı, Yargı âşığı ârif kullar için bir vuslat müjdesi iken, gâfiller için büyük bir uyarı ve tehdittir.

Birbirine zıt bu iki grubun durumunu aydınlatmak üzere buyruluyor ki:

1 Bu hikâyede fâre; başından büyük işler görmeye kalkışan, kendini başkalarından üstün görebilen, böbürlenen bir kişinin sembolü olduğu gibi; deve de sabırlı, tecrübeli, olgun bir insanı göstermektedir.

 

Alak Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Alak Suresi 8. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/alak-suresi-8-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html