“Allah’ım kavmimi bağışla çünkü onlar doğruyu bilmiyorlar” hadisini nasıl anlamalıyız?

Abdullah İbni Mesut radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, peygamberlerden birinin halini anlatışı hâlâ gözümün önündedir. O peygamberi kavmi dövüp kanlar içinde bırakmışlardı. O bu haldeyken bile yüzündeki kanları silerken şöyle diyordu:

“Allah’ım kavmimi bağışla çünkü onlar doğruyu bilmiyorlar.” (Buhârî, Enbiyâ 54, İstitâbetü’l-mürteddîn 5; Müslim, Cihâd 105. Keza bk. İbni Mâce, Fiten 23)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Peygamber Efendimiz’in bahsettiği bu peygamber şayet İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden biri, olur ya de Nuh aleyhisselâm’dı. Bu peygamberin doğru yola çağırdığı kavmi onun dâvetini kabul etmedikleri gibi, kendisini kötü halde dövmüşler, başını yarmışlardı. Buna rağmen o peygamber kavmine kin beslememiş, daha da önemlisi, kavminin içten yolu bilmedikleri için böyle davrandıklarını söyleyerek Cenâb-ı Hak’tan onları affetmesini istemişti.

NUH PEYGAMBER’İN YAKARIŞI

Ola Ki bu peygamber Nûh aleyhisselâm ise, o kavmini yıllarca Hakk’a dâvet etmiş, aradan yıllar geçip de birkaç birey dışında kimsenin kendine inanmadığını görünce onlardan ümidini kesmiş ve “Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!” (Nûh sûresi, 26) diye yalvarmıştı. Sonunda Nûh tufanıyla kâfirlerin kökü kazınmıştı.

Peygamber yaralama olayı maalesef İslâm tarihinde de tekrarlandı. Uhud Gazvesi’nde Mekkeli kâfirler attıkları okla Peygamber Efendimiz’in mübârek dişini kırdılar, yüzünü kanattılar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onların bu hareketine fazla üzüldü ve üzüntüsünü:

“Kendilerine gönderilen peygamberin yüzünü kana bulayan bir kavim nasıl iflâh olur” diye dile getirdi. (Buhârî, Megâzî 21; Müslim, Cihâd 104) Bunun üstüne Âl-i İmrân sûresinin 128. âyeti nâzil oldu. Âyette Resûl-i Ekrem Efendimiz’e, “Senin bu hususta yapacak bir şeyin yok” buyurulmak suretiyle müşriklerin cezasını Cenâb-ı Hakk’ın vereceği hatırlatıldı. İşte o zaman merhametli Efendimiz, “Allah’ım kavmimi bağışla! Çünkü onlar doğruyu bilmiyorlar” diyerek Cenâb-ı Hakk’a onları cezalandırmaması için yalvardı. Böylece kendini bilmez kavmini bağışladığını, onlara aleyhinde gönlünde bir kin ve nefret edilen şey bulunmadığını gösterdi.

Doğruyu bilmeyenler, bilmedikleri için de ona düşmanca tavır alanlar her devirde olmuştur. Kıyamete değin da olacaktır. Cenâb-ı Hakk’ın kendilerini dürüst yola ilettiği bahtiyarlar, bu saâdete eremeyenleri birer düşman gibi değil, birer hasta gibi görmelidir. Onların içten yolu bulması için ayrıca dua etmeli keza de elden gelen kolaylığı göstermelidir. Kuvvet ve korku insanları soğutur, ürkütür, uzaklaştırır. Bu ise kimseye bir şey kazandırmaz. Câhillere ve kendini bilmeyenlere Peygamber Efendimiz gibi anlayışlı ve hoşgörülü davranmak ise İslâmiyet’e yeni mü’minler kazandırabilir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Peygamber Efendimiz, kendisine yaptıkları kötülüklerden dolayı kavmini bağışlamakla kalmadı, onları Cenâb-ı Hakk’ın da bağışlaması için dua etti. Doğruyu yanlıştan ayıramayan kimseleri hoş görmeli, onların dürüst yolu bulması için dua etmeli ve kendilerine tezgâhtar olmalıdır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/allahim-kavmimi-bagisla-cunku-onlar-dogruyu-bilmiyorlar-hadisi.html