Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisi şeriften çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den söylenti edildiğine kadar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve arasında görüşme ederlerse, ttt. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, Zikr 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitr 14; Tirmizî, Kırâat 12; İbni Mâce, Mukaddime 17)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Gösterilen kaynakların bir kısmında bu hadisin daha uzun ve değişik muhtevalı rivayetlerini bulabiliriz. Ama hepsinde bu kısmın ortak olduğunu görürüz. Hadisin buradaki metne nisbetle daha uzun ve öbür sayılabilecek bir rivayeti 247’nci hadis olarak geçmişti.

Allah’ın evlerinden bir konut olarak anılan yer, ilk kez camiler ve mescitlerdir. Fakat mektebi, medreseyi, tekke ve dergâhı, hatta bu
maksatla bir araya gelinen bir evi bile buna dahil etmekte herhangi bir sakınca yoktur. Çünkü Kur’an’ın öğretimi ve eğitimi bunların her
birinde yapılabilir. Burada önemli olan, müslümanların bir araya gelerek ilim ve bilgilerini artırmaları, Kur’lahza’ı her şeyin önüne geçirmeleridir. Biz bu hadisten şunu da öğreniyoruz: Kur’lahza’ın sadece metnini okumayı öğrenmek ve onun tamamını ya da bir kısmını ezberlemek tatmin edici değildir. Bunlarla birlikte onun tedrîsâtını gerçekleştirmek, aklımızı ve idrakimizi onun üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Âyetlerini ve sûrelerini tek tek ele alarak derinlemesine incelemek, bunların ihtiva ettiği ilmi, bilgiyi, inanç esaslarını, hükümleri, ahlâkî prensipleri ortak bahis ederek, bir fikir, kavrayış ve tutum birliğinde karar kılmak icap eder. Bu temennîler, herkesin aynı şeyleri düşünmesi, söylemesi, aralarında hiç görüntü ve zihin ayrılığı olmaması anlamına gelmez. Çünkü böyle bir ideal fazla arzu edilse bile, gerçekleşme şansı olmayan ve şimdiye dek da tarihte görülmeyen ayrıca acı bir gerçek hem de tatlı bir hayaldir.
Bizim burada anlatmak istediğimiz, Kur’lahza ve Sünnet’in genel hatları içinde kalmak, bu iki esas kaynağın hudutlarını nefsî arzular ve günübirlik  heveslerle zorlamamak ve aşmamaktır. Us ve idrakin
alanına bırakılan konularda öbür düşüncelerin, öbür hükümlerin, dağıtılmış kavrama ve uygulamaların olması gayet tabiîdir. Kaynağını Kur’lahza ve Sünnet esasına dayandıran mezheplerin, ictihadların hak kabul edilişinin temelinde İslâm’ın bu engin düşünce hürriyetinin olduğu gerçeğini kimse inkâr edemez. Bugün itibariyle önce içinde yaşadığımız toplumda, daha sonra İslâm coğrafyasında, neticede tüm insanlık âleminde İslâm’ın bu fazla manâlı yönlerini yeniden, dinin esasından herhangi bir imtiyaz vermeden ortaya koyarak, yeni bir üslûpla ve zamanımızın geçerli metodlarıyla gün ışığına çıkarmamız gerekmektedir. Bizim bütün mekânlarımız bunların öğretiminin, eğitiminin ve müzakeresinin yapıldığı yerler olabilir. Bu ise, Allah’ın rızasına son derece yerinde ve sorumluluk hissi taşıyan her müslümanın en başta gelen vazifesidir.

Hadiste tilâvet ile tedârüs ayrı ayrı zikredilmiştir. Biz tedârüsü tartışma diye tercüme ettik. Münazara diye anladığımız tedârüsün neleri kapsadığına sinyâl etmiş bulunuyoruz. Cebrâil aleyhisselâm’ın Peygamber Efendimiz’le Kur’an’ı karşılıklı tartışma ettikleri sahih hadislerde açıkça belirtilir (Meselâ bk. Buhârî, Bed’ü’l-vahy 5, Bed’ü’l-ırk 6, Menâkıb 23). Tilâvet ise, mücerret bir okuma değildir. Kur’lahza’ı okuyanın yarı Allah’ın huzurunda duruyormuşçasına ve Allah Teâlâ kendisine bakıyormuş gibi bir terbiye içinde bulunarak okumasıdır. Böyle bir kimse kalbiyle âdeta Allah’ı müşahede eder, O’nun kelâmının mânalarını düşünür, nebîlerin ve Allah’ın sevdiklerinin hallerini gözünün önüne getirir, okuduğu Kur’an’ın ahkâmını hayata geçirmeyi hedefler.

İşte böyle bir tilâvet ve müzakerenin yapıldığı meclislere sekînet iner. Daha önceleri de göze çarpan edildiği gibi sekînetin dağıtılmış anlamları vardır. Bunlar aralarında ciddiyet, Allah’tan hakkıyla korkmak, kalbin itmi’nânı yani manevî doyuma kavuşması, Kur’lahza’ın nuruyla kalbin temizlenmesi, nefsânîlikten kaynaklanan karaltıların kalpten gitmesi, gönlün tutku ve şevk içinde olması gibi anlamlar vardır. Sekînet meleklerin inmesi anlamına geldiği gibi inen melek anlamına da gelmektedir. Hem böyle bir meclisi Allah’ın rahmeti kaplar. O meclistekilerin kul hakkına taalluk etmeyen günahları ve kusurları bağışlanır. Rahmet melekleri böyle bir topluluğun etrafını kuşatır ve onları her türlü şerden, kötülükten ve tehlikeden muhafaza eder. Bir Takım hadislerde dobra dobra ifade edildiği gibi, onların civarda dönüp dolaşır, yerden göğe kadar onları bir koruma halkası içine alırlar. Okudukları Kur’lahza’ı dinler, müzakerelerine iştirak eder, zihinlerine ve gönüllerine tarafsızlık ve ferahlık verir, onları âdeta ziyaret eder ve kendileriyle musâfaha ederler. Bu meclisler en büyük zikir meclisleridir. Çünkü zikrin en büyüğü Kur’lahza’dır.

Keza Cenâb-ı Yargı bu meclislerde bulunanları kendi nezdindeki meleklerin aralarında anar: Bakınız benim falan kullarım beni zikrediyor, kitabımı okuyor ve onu görüşme ediyorlar diyerek onların da dua etmelerini ve onları sevmelerini ister. Bundan daha üstün bir mertebe olamaz. Bu sebeple dinimiz ilimle zikri birbirinin tamamlayıcısı görmüş ve Allah’tan hakkıyla korkanların âlimler olduğunu bildirmiştir. Hadis kitaplarımızın zikir bahislerinde bu nevi hadislerin yer aldığını görürüz. Kitabımızda da bu bahislere yeterince yer verilmiştir. Her müslüman bu bahisleri kemâl-i hürmetle okuyup istifade etmeye çalışmalıdır.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Cami, mescid, tekke, medrese ve evlerde bir araya gelerek Kur’an okumak ve bahis etmek en büyük faziletlerdendir. Kur’lahza’ın ilmine, akâidine, fıkhî ahkâmına, âdâb ve ahlâkına dair bilgiler elde etmek, hangi alanda yetişirse yetişsin bir müslümanın ilminin temeli olmalıdır. Kur’an’ın okunduğu ve ilminin öğrenildiği yerlere sekînet iner, orayı rahmet kaplar ve melekler kuşatır. Allah Teâlâ kitabını okuyup ona değer veren ve münazara eden kullarını semada melekler arasında anar ve mertebelerini yüceltir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/bir-cemaat-allahin-evlerinden-bir-evde-toplanir-hadisi.html