Hacamat, sülük gibi geleneksel çare yöntemleri, Afiyet Bakanlığınca güvence altına alındığından beri merdiven altlarında yok, ehil eller kadar modern, hijyenik ortamlarda uygulanıyor.

Afiyet Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Geleneksel ve Bütünleyici Tıp Tatbik Merkezi'nde (GETAT) hacamat, sülük, akupunktur ve ozon gibi geleneksel çare yöntemleri hijyenik ortamlarda, alanında bilirkişi hekimlerce uygulanıyor.

Dünya Sağlık Durumu Örgütü göre etkinliği onaylanmış hacamat, sülük, ozon, akupunktur, osteopati, apiterapi, mezoterapi, homeopati gibi geleneksel yöntemler, Türkiye'de 7 yıl kadar önce hukuki hale gelince merdiven altlarından modern hastanelere taşındı.

Bu Nedenle yüzyıllardır Anadolu’da uygulanan bu yöntemler, özel ve devlet hastanelerindeki sertifikalı ehil eller tarafından dilekçe edilmeye başlandı. SBÜ Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi de bunlardan biri. Hastane bünyesinde yaklaşık 5 sene önce kurulan GETAT, bölgenin yanı sıra birçok bambaşka şehirden gelen hastaya da hizmet veriyor.

Esas tatbik amacı "hastalıktan korunma, sağlıklı ve iyi bir hayat" olarak tanımlanan uygulamalar çoğu hastalığın tedavisinde birincil veya asistan tedavi yöntemi olarak kabul ediliyor.

Merkez bünyesinde, hekimlerin ülkenin dört bir yanında bu alanda hizmet verebilmesine olanak sunan Sağlık Durumu Bakanlığı sertifikalı eğitim programları da düzenleniyor. Merkezde hijyenik bir ortamda, uzmanlarca yapılan uygulamalarla hastaların şifa bulması sağlanıyor.

"GETAT uygulamalarını sadece doktor olanlar yapabilir"

SBÜ Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Eğitim Sorumlusu ve GETAT Merkezi hekimi Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığının 2012'den itibaren an be an çıkardığı kanun ve yönetmeliklerle GETAT uygulamalarını tanıdığını ve denetleme altına aldığını söyledi.

Merkezin de bu kapsamda hizmet vermeye başlayan ilk hastanelerden biri olduğunu dile getiren Ersoy, aktif olarak hacamat (kupa terapisi), sülük, akupunktur ve ozon terapi uygulamaları yaptıklarını söyledi.

Ersoy, burada aynı zamanda eğitim verildiğini ifade ederek, "Bu şu aramak, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını sadece Afiyet Bakanlığının ilgili yönetmeliğince hekim olanlar yapabilir. Doktor olmaları da yetmiyor, bizim gibi eğitim merkezlerine başvurarak Sağlık Bakanlığınca onaylanan bir sertifika edinmeleri gerekiyor." diye konuştu.

Konuya ilgi duyan hekimlerin Sağlık Durumu Bakanlığınca onaylanmış merkezlerde eğitimin arkasında sertifika alarak uygulamaları yapabildiğini dile getiren Ersoy, şöyle devam etti:

"Sağlık Durumu Bakanlığı yoklama altına almadan önce özellikle hacamat için konuşmak istiyorum, yüz senelerdir halk arasında devamlı bir uygulamaydı. Afiyet profesyonelleri azıcık konuya uzaktı, hatta bir kısmı ilgisizdi. Karşısında olanlar da vardı. Ama hiç bir şey tembellik kabul etmez. Birileri kazanç o boşluğu doldurur. Irk aralarında bu dilekçe yapılagelmekteydi ehil olmayan kişiler tarafından hijyenik olmayan ortamlarda. Maalesef bununla ilgili bir sürü müeyyide çıkmasına karşın, hala bu uygulamaların arada sırada görülen de olsa devam ettiğini görüyoruz. Oysaki bunların bir kısmı cerrahi uygulamalar. Emin hijyenik ortamda yapılması gerekiyor. Bunlarla ilgili komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Doktor eşliğinde yapılması bu noktada tartma talep ediyor. Sağlık çalışanları sonuçta bu işin eğitimini almış kişiler. Ayrıca hekimler keza asistan sağlık durumu personeli. Bu durumlarda ne yapması gerektiğini biliyorlar. Hastane ortamında yapılıyor. Her türlü sağlık durumu desteği, herhangi bir umulmayan durumda söz konusu. Tamamlayıcı tıpla çare olmak isteyen hastalarımız merdiven altı, sağlık durumu profesyonelliği olmayan naehil kişilere başvuru etmesinler."

"İnsanlık dek eski bu uygulamaların fayda ettiği şüphesiz"

Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Ersoy, Afiyet Bakanlığının tanıdığı yaklaşık 15 geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulaması olduğunu, her birinin değişik hastalıklarda kullanılabileceğini belirterek, "adeta geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının tamamı koruyucu hekimlikte de kullanılıyor. Hastalarımızın da bir kısmı bunu biliyor. Çünkü geleneksel olarak genel sıhhat halini idame ettirme, bağışıklık sistemini destekleme ve toksinlerden arınma maksadıyla zaten bu bizde yüzyıllardır bilinen bir metot. Hastalarımız da bu maksatla başvurabiliyor." değerlendirmesini yaptı.

Koruyucu hekimlik dışarıda her uygulamanın kullanıldığı rahatsızlıklar olduğuna işaret eden Ersoy, alerjik rahatsızlıklar, sırt, bel ağrıları, fibrobiyalji, kronik baş ağrıları gibi birçok rahatsızlıkta hacamat tedavisini kullandıklarını söyledi.

Geleneksel tıp uygulamalarının çıkışının yüzyıllar öncesine uzandığını dile getiren Ersoy, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsanlık kadar eski bu uygulamaların menfaat ettiği kuşkusuz. Dünya Sağlık Örgütü'nün son yıllarda benimsediği bir taktik var. Dünya Afiyet Örgütü bu konudaki entegrasyonu nasihat ediyor. Nedir? Günümüz tıbbıyla geleneksel tıp uygulamalarının entegre olması gerektiğini söylüyor ve bununla ilgili bir taktik benimsemiş. Özellikle modern tıbbın erişemediği, düşük sosyoekonomik bölgelerde millet geleneksel tıp metotlarına yaygın olarak başvuru ediyorlardı. Dünya Sağlık Durumu Örgütü de fiilen Sağlık Durumu Bakanlığımızın ülkemizde yaptığı sanki bir şeyi yapmaya çalışıyor. Bu uygulamaları denetim etmeye, bunların ne kadar tıbbi olup, ne değin gayritıbbi olduğunu değerlendirmeye ve aktüel tıbba entegre etmeyi tavsiye ediyor. Her ikisi aralarında bir tercihe lüzum yok, hastamızın ihtiyacına göre günümüz tıbbını ve geleneksel tıbbı bir noktada buluşturarak hastalarımıza işe yaramak esastır."

"Bir doktor olarak iyilik halini görür görmez eğitim almaya geldim"

Alerjik hastalıkları nedeniyle hacamat uygulaması yaptıran, bununla birlikte da GETAT uygulayıcısı elde etmek üzere eğitimlere katılan aile hekimi Dr. Murat Ardıç da düşüncelerini şöyle anlattı:

"Alerji ve uyku bozukluklarım vardı. Onun açık havada böbrek rahatsızlığım olabiliyordu. genel olarak hacamatı bunlar için yaptırıyorum. Sıradan 2-3 yıldır yılda bir kere yaptırıyorum. Hacamatı yaptıktan daha sonra genelde bir rahatlama hissediliyor. Bu açıdan da bir vakit bunun iyi geldiğini düşünerek tekrar yaptırmak istiyorsun. Bir doktor olarak da bir vakit daha sonra bu iyilik halini görünce, çevreme, yakınlarıma ve hastalarıma da bunu uygulayabileceğimi düşündüğüm için de hocalarımdan eğitim almaya geldim. Ayrıca bulunduğum şehirde hem de daha önce yaşadığım şehirlerde çok pozitif merdiven altı uygulama yapıldığını duyduk. Ortamın hijyenik olmaması hastalarda daha artı sıkıntılara sebep olabiliyordu. Bunları duyunca hekimler olarak bizlerin de bunları yapması gerektiğini düşündüğüm için en azından kendi adıma başlattım bunu."

Kaynak: AA

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ehil-eller-geleneksel-suluk-ve-hacamat-tedavisini-gelecege-tasiyor.html