Bir Takım yörelerde erkek çocuğu üstün tutuluyor. Sevgi, alaka, mülk bağışı gibi konularda ona kız çocuğundan daha artı yük veriliyor. Bu caiz midir?

Erkeği ve kadını yaratan, dilediğine erkek, dilediğine de kız çocuğu veren ulu Allah’tır. Bu konuda doğuma kadar götürülen ağız dalaşı Allâh’ın iradesine müdahale anlamına kazanç. İslâm doğan her çocuğu da cinsiyet ayrımı yapmaksızın eşit tutmayı ister. Çünkü adil olan Allah Teâlâ, insanların da adaletli davranmasını emreder.[1] Hatta kalb’te rahat kalan sevgide bile bu adaletin gözetilmesi hedeflenir. Nitekim Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur:

«Hz. Peygamber’in yanına bir adam gelmişti. Yanında da bir çocuk vardı. Adam çocuğu öpmeye başlayınca Allâh’ın elçisi; «Ona acıyor musun?» dedi. Adam «Evet» deyince de Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Çocuğa olan şefkatinle sen de Allâh’ın merhametine lâyıksın. Çünkü Allah merhametlilerin en merhametlisidir.» Enes b. Mâlik’in (r.a.) rivayetinde ise şu ilave vardır: «Adam çocuğunu öpüp dizine oturttu. Derken diğer taraftan kızı geldi, onu ise kucağına almayıp önüne oturtunca, Allâh’ın elçisi şöyle buyurdu: «Aralarında eşdeğer muâmele yapmalısın.»[2]

Erkek çocuklarına kadar daha pozitif şefkat ve korunmaya muhtaç olan kız çocukları için Allâh’ın Rasûlü şöyle buyurmuştur: «Kimin üç kızı olur da bunlara sabreder, onlara yedirir, içirir ve giydirirse, kıyamet günü ona ateşten koruyucu bir perde olurlar.»[3] «Kimin üç kızı ya da üç kız kardeşi olur ve bunlara iyi davranırsa cennete girer.»[4]

Enes b. Mâlik’cilt (r.a.) Allâh’ın elçisinin şöyle buyurduğu nakledilmiştir: «Bir kimse iki kız çocuğunun bakım, terbiye, nafaka ve yetiştirilmelerini üstüne alır ve bunu yaparsa, o kimse kıyamet gününde benimle birlikte (şöyle) gelecektir.» sırası gelmişken Hz. Peygamber iki parmağını yanyana getirip işaret etmiştir.[5] Hz. Peygamber, Şüreka İbn Cu’şüm’e şöyle demiştir: «Sana en üstün sadakanın hangisi olduğunu haber vereyim mi?» Şürekâ «Evet» deyince, Allâh’ın elçisi; «Boşanmak veya kocası vefat etmek suretiyle sana dönen ve senden diğer sığınacak kimsesi olmayan kızını yanına almandır.»[6] buyurmuştur.

Bir kimse sağlığında iken malını dilediği kimseye bağışlayabilir. Ancak tüm servetini başkalarına dağıtarak mirasçılarını yoksul bırakması üstün bir davranış olmadığı gibi, bazı evlatlarına mülk verip diğerlerini yoksun etmesi de harama yakın mekruh sayılmıştır. Erkek ve kız çocukları arasında bağışta ayırım yapması da böyledir. Çünkü çocuklar aralarında ayırım gerçekleştirmek fitneye yol açar ve bağış yapılmayan veya az bağış yapılan çocukların diğerlerine ve anne-babasına düşman olmasına yol açabilir. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: «Allah’tan korkunuz ve çocuklarınız aralarında adaleti gözetiniz.» Başka bir hadiste; «Ey ümmetim, atıyye ve bağış konusunda çocuklarınız aralarında eşitliği gözetiniz. Ben çocuklardan birisini üstün görecek olsaydım kadınları üstün görür ve seçim ederdim» buyurur. Diğer bir rivâyet ise şöyledir; «Çocuklarınız arasında adaletli olun.» Bu sözü üç kez tekrarlamıştır.[7]

Yukarıdaki hadisin söylenme nedeni şudur. Beşir b. Sa’d el-Ensârî’nin karısı, oğlu Nu’man b. Beşir’e; bahçe, tarla vb. bağışlayıp mâlî bir yardımda bulunarak onu öteki çocuklarından ayırmasını ve bu bağışı belgeye bağlamak için de Hz. Peygamber’in tanık olmasını kocasından istemişti. Beşir (r.a.), Allâh’ın elçisine gelerek durumu anlattı. Hz. Peygamber, mal bağışlanacak çocuğun diğer kardeşleri olup olmadığını sordu. Başka kardeşleri olduğunu öğrenince, onlara da mülk bağışı yapıp yapmadığını sordu. “Hayır” cevabını alınca da; «Bu yaptığın dürüst değildir. Ben de içten olmayan bir şeye tanık olamam.» buyurdu. Ebû Davud’un rivayeti şöyledir; «Haksızlığa beni tanık alıkoyma. Sana iyilik etmeleri yönünden çocukların üzerinde senin hakkın olduğu gibi, adaletli davranman için de senin üstünde onların hakları vardır. Allah’tan korkunuz ve çocuklarınız aralarında eşit davranınız.»[8]

Miras konusunda kız çocuğu erkek kardeşi ile birlikte bulununca onun yarısı dek pay aldığı halde,[9] bağış konusunda kız-erkek ayırımı yapılmadan eşdeğer muamele edilmelidir. Hanefî mezhebinde fetvaya başlıca olan görüş budur. Öteki yana birincil tahsis İslâm bilginleri (mütekaddimûn) cahil ya da fasık olan çocuklarla, salih ve takva sahibi olan kardeşleri aralarında öbür bağış yaparak ayırım yoluna gidilemeyeceğini söylerken son ödev İslâm bilginleri (müteahhırûn) edep ve takva sahibi evladı diğerlerine tercih etmenin olası ve caiz olduğunu söylemişlerdir.[10]

İmam Muhammed ve öteki bazı fakihlere kadar ise, anne-babanın sağlığında çocuklarına yapacağı bağış konusunda miras paylarının ölçü alınması gerekir. Buna tarafından, kıza bir, oğula iki pay oranında bağış yapılmalıdır. Yargı ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Erkeğin servet veya bağışta pozitif alması onun evlilikte eşinin ve çocuklarının geçim masraflarını üstlenmesi yüzündendir.

Şâfilerde tercih edilen görüşe kadar, çocuklara bağışın cinsiyet ayırımı olmaksızın eşit olarak yapılması gerekir. Başka bir görüşe göre ise, bağışın mirastaki payları dikkate alınarak yapılmalıdır.

Dipnotlar:

[1]. bk. Nahl, 16/90. [2]. Buhârî, Edeb, 12, 13. 3. İbn Mâce, Edeb, 3. 4. Ebû, Dâvûd, Edeb, 130. 5. Müslim, Birr, 149. 6. İbn Mâce, Edeb, 3. 7. Buhârî, Hibe, 12, 13; Müslim, Hibât, 13; Ebû Dâvûd, Sihir, 83; A. b. Hanbel, IV, 275, 278. 8. Ebû Dâvûd, Büyü, 83. 9. bk. Nisâ, 4/11. 10. Cengiz Yağcı, «Çocuk» mad. Şâmil İslâm Ansikl., I, 347.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/erkek-ve-kiz-cocugu-arasinda-ayirim-yapmak-caiz-midir.html