Gazi Ahmet Muhtar Paşa kimdir? Seksen takvim ömrünün elli beş yılını sahiden devlete hizmet etmekle geçiren Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın hayatı.

Seksen takvim ömrünün elli beş yılını fiilen devlete hizmet etmekle geçiren Gazi Ahmet Muhtar Paşa her şeyden önce iyi bir asker ve kumandandı. Bunun yanında insanî cephesi kaslı bir kimse olarak tanınmıştır. Askerî alandaki üstün meziyetleri ona, döneminde sadece üç kişiye lâyık görülen gazi unvanını kazandırdı. Ödev ve prensiplerini şahsî menfaatlerinin üstünde tutan Ahmet Muhtar Paşa mert, cesur, doğru, işine düşkün, modern düşünceli ve sade yaşamayı esas alan bir karaktere sahipti.

GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA’NIN HAYATI

Gazi Ahmet Muhtar Paşa, 1 Kasım 1839’da Bursa’da doğdu. Babası Katırcıoğlu ailesinden Hacı Halil Ağa’dır. 1856 yılında Bursa Askerî İdâdîsi’ni, 1860’ta Harbiye Mektebi’ni birincilikle bitirerek teğmen oldu, bir sene sonradan da kurmay yüzbaşılığa yükseldi. İlk kıta hizmetine, Hersek ve Karadağ’daki isyanı bastırmakla görevli Serdârıekrem Ömer Lutfi Paşa’nın maiyetinde başladı. Gösterdiği galibiyet üstüne Mecîdî nişanı ile taltif edildi. 1862’de Harbiye Mektebi’ne öğretmen oldu. 1 Mayıs 1864’te binbaşılığa yükseldi ve Kozan’da çıkan isyanı bastırmak için teşkil edilen Fırka-yi Islâhiyye’de görevlendirildi. 1866’da İstanbul’a döndükten daha sonra yarbaylığa terfi etti ve Şehzade Yûsuf İzzeddin Efendi’nin hocalığına getirildi. sırası gelmişken Sultan Abdülaziz’in maiyetinde Avrupa seyahatine çıktı.

Yemen İsyanları

30 Mayıs 1868’de Karadağ sınırını düzenlemeye memur olan Muhtelit Arazi Komisyonu’na birinci komiser atama edildi. 2 Mayıs 1869 tarihinde albaylığa yükseldi ve 9 Mart 1870’te komiserlik görevi yanında Dâr-ı Şûra-yı Askerî üyeliğine getirildi. 9 Eylül 1870’te hastalığından nedeniyle komiserlikten istifa ederek İstanbul’a döndü. 6 Aralık 1870 tarihinde mirlivâlığa terfi ettirilen Ahmet Muhtar, Yemen isyanlarını bastırmak üzere kurulan ordunun kumandan yardımcılığına getirildi. Bu Nedenle kıta hizmetine başladıktan dokuz yıl daha sonra paşalığa yükselmiş oldu. Yemen’de iki sene beş ay dokuz gün kaldı. Bu sırada Reyde’yi teslim alarak Asîr isyanına son verdi. Bu başarısı üzerine 17 Mayıs 1871’de ferikliğe yükseltildi, bununla beraber da Yemen vali ve kumandan vekilliğine görev edildi.

10 Eylül 1871’de kendisine müşirlik rütbesiyle Yemen vali ve kumandanlığı verildi. Bu Nedenle otuz iki yaşında müşir oldu. daha sonra San‘a’yı da teslim alarak Yemen isyanına son verip bölgede devlet otoritesini baştan kurdu ve Yemen’i bir vilâyet haline getirdi. Bölgeyi askerî ve idarî bakımdan her yerde teşkilâtlandırdı ve imar etmeye çalıştı. 15 Mayıs 1873’te Nâfia Nâzırlığı’na tahsis edildiğinden İstanbul’a döndüyse de 11 Temmuz 1873’te Girit vali ve kumandanlığına, 2 Ağustos 1873’te İkinci Ordu müşirliğine tayin edildi ve Şumnu’ya gitti. 16 Eylül 1874’te Dördüncü Ordu müşirliği ve Erzurum valiliğine getirildi. Bu görevde iken muhtemel bir Osmanlı-Rus harbine karşı Doğu Anadolu’da zorunlu savaş tedbirlerini almaya başladı. Lakin Sadrazam Mahmud Nedim Paşa ile anlaşmazlığa us 14 Aralık 1875’te İstanbul’a çağrıldı. O sıralarda Şehzade Yûsuf İzzeddin Efendi’nin kumandasında bulunan Hassa Ordusu kurmay başkanlığına ve buna ilave olarak Bosna-Hersek başkumandanlığına tahsis edildi.

Ahmet Muhtar Paşa’nın Tavsiyesi

13 Ocak 1876 tarihinde Mostar’a giden Ahmet Muhtar Paşa âsilere karşı askerî harekâta başladı. Duga savaşını kazandıktan sonra Gaçka’ya yöneldi. Bu sırada Abdülaziz’in tahttan indirilerek yerine V. Murat’ın padişah yapılması Balkan Hıristiyanlarına yiğitlik verdiğinden Bosna-Hersek meselesi daha da karıştı. 1 Temmuz 1876’da Sırbistan, ertesi gün de Karadağ Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etti. Bu şart karşısında Ahmet Muhtar Paşa Hersek’teki kuvvetlerini Mostar ve civarında topladı; daha sonra da Nevesin, Podveleş ve diğer kayda değer yerlere askerlerini yerleştirerek sükûneti sağladı. Karadağlılar bölgeye saldırınca onlarla savaşa tutuştu ve Karadağ topraklarına girdi. Türk kuvvetlerinin başarısı üstüne Avrupa devletleri İstanbul’da bir konferansın toplanmasını kararlaştırdılar. Hersek’te bulunan Ahmet Muhtar Paşa, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu göz önünde tutarak seraskerliğe bir telgraf yolladı; Balkan bunalımını çözmek için 23 Aralık 1876’da toplanacak İstanbul Konferansı’nda hükümetin bir takım tavizler vererek bile olsa vaziyeti yöneticilik etmesini ve Rusya ile bir savaşa girilmemesini istedi. Ancak bu telgraf İstanbul’da kendisinin aleyhine bir tepkinin doğmasına yol açtı ve 27 Aralık 1876’da Hersek kumandanlığından alınarak geri çağrıldı. 3 Ocak 1877’de Girit vali ve kumandanlığına, ardından da 8 Şubat 1877’de Dördüncü Ordu müşirliğiyle Anadolu Harp Ordusu başkumandanlığına tahsis edildi.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (Doksanüç Harbi)

Ahmet Muhtar Paşa, Serasker Redif Paşa ile birlikte Anadolu için bir savaş planı hazırladı. Bu planda, her cephede savunmada kalma ve deniz filosu ile Karadeniz’i sürekli olarak tarama başlıca alındı. Padişahın huzurunda yapılan bir toplantıda planın tıpkı uygulanmasına karar verildikten sonra paşa tayin yeri olan Erzurum’a hareket etti. 7 Nisan 1877 tarihinde Erzurum’a ulaşarak önce Doğu Anadolu ordusunu düzene koymaya çalıştı.

Dördüncü Ordu’da mevcut 48.000 askerle, 300 kilometreden fazla bir cepheye sahip olan savaş alanını savunmaya zoraki oldu. dahası ordunun farklı alanlara yönlendirilmiş eksiklikleri vardı. Bu negatif şartlar altında 24 Nisan 1877 gecesi Ruslar’ın Türk sınırına saldırmasıyla 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (Doksanüç Harbi) Doğu Anadolu’da ve Balkanlar’da başladı. Ruslar’ın 17 Mayıs 1877’de Ardahan’ı ele geçirmeleri üstüne Ahmet Muhtar Paşa Soğanlı, Eleşkirt ve Erzurum’a tatmin edici sayıda ihtiyat askeri yerleştirdikten sonra ordusunu geri çekerek Köprüköy ve Deveboynu civarında topladı, gerisinde da karargâhını Hünkârdüzü’ne nakletti.

Ruslar’ın Bayezit’i (Doğubayazıt) işgal etmeleri ve Kars’ı kuşatmaya başlamaları aleyhinde Ahmet Muhtar Paşa 21 Haziran 1877 günü karşı hücuma geçti ve Ruslar’ı Çılgın Baba (Halyas Savaşı) adı verilen çarpışmalarda, ardından da 25-27 Haziran’da Zivin’de mağlûp etti; Rus kuvvetleri Gümrü önlerine kadar çekildiler.

Gazi Unvanı Alması

Türk kuvvetleri, 25 Ağustos 1877 günü de âni bir hücumla Ruslar’ı yenerek Gedikler (Kızıltepe) zaferini kazandı. Bunun üzerine II. Abdülhamit Han Ahmet Muhtar Paşa’ya “gazi” unvanı ile bir kılıç, iki at ve Murassa‘ Mecîdî nişanı verdi. Fakat Muhtar Paşa’nın ordusunun böylece fazla eksiği vardı. Hükümetten sürekli yardım istemesine karşın bu istekleri karşılanmıyordu. Bu sırada yeni yardım kuvvetleri alan Rus ordusunun 2 Ekim 1877 günü 70.000 askerle hücuma geçmesi üstüne başlayan ve üç gün süren Yahniler Savaşı’nda Muhtar Paşa 34.000 kişilik kuvvetiyle Ruslar’ı yine mağlûp etti. Yahniler Savaşı, ayrıca istihkâm hem de meydan savaşı olarak harp tarihinin kaydedeceği kayda değer askerî harekâttan biri olmuştur.

Aziziye Savunması

Gazi Ahmet Muhtar Paşa 9 Ekim’de Alacadağ’a çekilmek zorunda kaldı. Ruslar 10 Ekim’den itibaren bitmiş ilerlemeye başladılar. 15 Ekim’de yapılan Alacadağ Savaşı’nı kazandılar ve bir kısım Türk askerini teslim aldılar. Muhtar Paşa yenilgi üzerine Kars’a çekildi, gerekli savunma hazırlıklarını yaparak şehrin kumandasını Hâmi Paşa’ya bıraktıktan daha sonra ufak bir birlikle Köprüköy’e gitti. Burada Erzurum’u müdafaa etmek için kaslı bir hat kurduysa da 4 Kasım’da Deveboynu’nda yapılan savaşta Ruslar’a yenildi ve elinde kalan az sayıdaki askerle Erzurum’a gelip onları Aziziye tabyalarına yerleştirdi. Şehri savunmak için bir takım tedbirler bölge paşa, 8 Kasım’da Ruslar’ın Aziziye tabyalarına hücum etmeleriyle çıkan şiddetli çarpışmada onları Erzurum halkıyla birlikte bozguna uğratarak Deveboynu’na değin geri çekilmeye zoraki bıraktı. Aziziye’de kazanılan bu zaferle Rus ordusunun Doğu Anadolu’daki ilerlemesi durdurulmuş oldu. Fakat Kars’ın 18 Kasım’da Ruslar’ın eline geçmesi üzerine paşa Erzurum’da savunma gerçekleştirmek için yeni tedbirler aldı. Kış mevsimi geldiğinden Doğu Anadolu cephesinde savaş harekâtı yavaşladı. Bu sırada Gazi Ahmet Muhtar Paşa İstanbul’a çağrıldığından 9 Ocak 1878 günü İstanbul’a gitti. Böylece Dördüncü Ordu müşirliğiyle Anadolu Harp Ordusu başkumandanlığı görevi de sona erdi.

Halepa Sözleşmesi

Aleyhine birtakım dedikoduların çıkmasına karşın Gazi Ahmet Muhtar Paşa 17 Ocak 1878 günü Çatalca istihkâmları başkumandanlığına devir edilerek yeni kurulmakta olan kuvvetin başına getirildi. Fakat İstanbul önlerinde Türk kuvvetlerinin mevzilenmesi konusunda II. Abdülhamit ile anlaşmazlığa düştü. Kendi planında ısrar edince de 29 Mart’ta görevinden alınarak Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye reisliğine görev edildi. Bu görevine ek olarak da Tophane müşirliğine getirildi. 9 Eylül 1878’de ayaklanma halinde bulunan Girit’e gönderildi. Burada âsilerin liderleriyle görüştükten daha sonra onlarla Girit’e yeni bir uyum getiren Halepa sözleşmesini imzaladı (23 Ekim 1878). Bunun ardındaki, Yunanistan sınırında değişiklik yapacak Türk-Yunan komisyonuna birinci komiser tahsis edildi ve Preveze görüşmelerinde uyguladığı taktiklerle meseleleri çıkmaza sokarak Yunanistan’a toprak verilmesini önledi. 27 Mart 1879’da Üçüncü Ordu müşirliğiyle Manastır valiliğine getirildi. 5 Kasım’da bu görevle birlikte Karadağ sınırının düzenlenmesine memur edildi. Mart 1880’de Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye reisliğinden, 27 Ağustos 1880’de de Üçüncü Ordu müşirliğiyle Manastır valiliğinden azledildi. Üç gün sonradan padişahın başkanlığında sabit olan Teftîş-i Askerî Komisyonu reis vekili oldu. Yunanistan sınırı için İstanbul’da toplanan konferansa katılan (1881) paşa, askerî manevraları takip etmek ve padişahın hediyelerini arzetmek üzere Almanya (1883) ve İtalya’ya (1884) gitti.

Darı Meselesi

Gazi Ahmet Muhtar Paşa, İngiltere’nin 1882 yılında Darı’a asker çıkarmasıyla başlayan Darı meselesini çözmek ve 24 Ekim 1885 tarihli Osmanlı-İngiliz Anlaşması’na kadar İngiliz askerlerinin Darı’ı boşaltmasının şartlarını sıralamak nedeniyle yapılacak görüşmelere bulunma üzere 5 Kasım 1885’te Mısır fevkalâde komiserliğine tayin edildi. 1 Ocak 1886’da İngiliz komiseri Sir Henry Drummond Wolf ile görüşmelere başladı. Ancak onun uzlaşmaz tutumu sebebiyle bir netice alamadı ve görüşmeler Sir Wolf’un ülkesine geri çağrılmasıyla kesildi. İngiltere bir daha Mısır’a komiser göndermediği, dolayısıyla İngiliz askerleri Darı’da kalmakta devam ettiği halde II. Abdülhamit Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı Mısır’da bıraktı ve onun İstanbul’a dönmesine müsade vermedi. Paşa Darı’da kaldığı vakit içinde devleti ayrıca hidivlere hem de İngilizler’e karşı en iyi şekilde temsilcilik etmeye çalıştı. İstanbul’a da oysa 1908’de II. Meşrutiyet ilân edilince dönebildi.

İstanbul’a geldikten anında daha sonra 13 Eylül 1908’de yeni teşkil edilen Meclis-i Mehâmm-ı Harbiyye üyeliğine görev edilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa, 16 Aralık 1908’de padişah göre Âyan Meclisi üyeliğine ve reis vekilliğine getirildi. 27 Ocak 1909’da Mısır fevkalâde komiserliğinden ve Meclis-i Mehâmm-ı Harbiyye üyeliğinden azledildi. Âyan Meclisi reis vekili olarak, 31 Mart Olayı üstüne İstanbul’da meydana gelen gelişmelerde ve II. Abdülhamit’in tahttan indirilip yerine Mehmed Reşad’ın geçirilmesinde önemli rol oynadı. 3 Haziran 1909’da, fevkalâde elçi sıfatıyla bir heyetin başında yeni padişahın cülûsunu söylemek üzere bazı Avrupa başşehirlerine gitti. 3 Aralık 1909 tarihinde emekli oldu. sırası gelmişken Âyan Meclisi’nde askerî, siyasî ve malî konularda kayda değer öneriler vererek etkin üyeler aralarında yer aldı. 13 Ekim 1911’de Said Paşa sadrazam olunca Âyan Meclisi reisliğine ödev edildi. Ülkede İttihat ve Terakkî hükümetlerine karşı muhalefetin şiddetlenmesi, manâlı iç ve dış meselelerin devletin varlığını tehdit etmeye başlaması üzerine tarihî kişiliği, büyük şöhreti ve tarafsızlığı nedeniyle 21 Temmuz 1912 tarihinde sadrazamlığa getirildi. Bir gün sonra da, içinde üç eski sadrazamın bulunmasından nedeniyle “büyük kabine”, ya da oğlu Mahmud Muhtar Paşa’nın da Bahriye nâzırı olması nedeniyle “baba-oğul kabinesi” diye anılan objektif bir hükümet kurdu.

GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA’NIN VEFATI

Gazi Ahmet Muhtar Paşa sadrazamlığı döneminde önce ülkede iç düzeni düzenlemek istedi. Daha Sonra da Balkan bunalımının gittikçe şiddetlenmesi üstüne Osmanlı Devleti ile İtalya arasında sürmekte olan Trablusgarp Savaşı’na Uşi Antlaşması’nı (18 Ekim 1912) imzalayarak son verdi. Oysa bütün çabalarına karşın Balkan Savaşı’nın çıkmasına engel olamadı. Bu savaşın başlamasından hemencecik daha sonra Osmanlı ordularının uğradığı mağlubiyet ve iç politikadaki gelişmeler üzerine 29 Ekim 1912’de sadrazamlıktan istifasını vermek zorunda kaldı. Arkasından Âyan Meclisi üyesi olarak siyasî hayatı devam ettiyse de tekrar iktidara gelen İttihatçılarla arası açıldığından aktif bir görevde bulunamadı. sırası gelmişken İttihat ve Terakkî hükümetince Balkan Savaşı yenilgisinden sorumlu tutularak 22 Temmuz 1914’te Dîvân-ı Âlî’ye verildi. Lakin Meclis-i Meb‘ûsan 2 Ağustos 1914’te kapatıldığı için bundan bir netice alınamadı. Âyan olarak bir zaman daha devir yaptı. 21 Ocak 1919 tarihinde Feneryolu’ndaki köşkünde vefat etti ve Fâtih Sultan Mehmet Türbesi civarında toprağa verildi.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/gazi-ahmet-muhtar-pasa-kimdir.html