Abdullah Sert Hocaefendi, Hace Musa Topbaş Efendi’nin İslam Kahramanları 3 eserinden Gazi Evrenos Bey ve Veli Mahmud Paşa'nın hayatlarını ve kahramanlıklarını anlatıyor.

GAZİ EVRANOS BEY’İN HAYATI

Osmanlı  Devleti’nin  kuruluş  devirlerinde  ve Rumeli fütuhatında büyük hizmetleri geçen ünlü

akıncı beylerinden idi. İsmi Evranos veya Evranuz olup, babasının adı İsa’dır. Orhan Gazi, Karesi Beyliği’nin topraklarını ilhak etdiği zaman bu beyliğin değerli ve deneyimli kumandanları da Osmanlı Devleti’nin hizmetine girmişlerdi. İsa Bey ve oğlu Evranos Bey de bu değerli kumandanlar içinde idi.

Evranos Bey, Osmanlı Devleti hizmetine giren öteki arkadaşları, Hacı İlbey ve Gazi Fâzıl ile birlikde bu mıntıkaya (Karesi valiliğine) tahsis edilen Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın maiyyetinde, Rumeli fütuhatında (feth edilmesinde) büyük hizmetlerde bulundular.

Süleyman Paşa, bağlı kumandanlardan Evranos Gazi, Hacı İlbey ve başkalarının üstün gayretleriyle fetih sahasını daha kuzeye götürerek, doğu Trakya’ya dek ilerledi. Malkara ve Keşan’dan sonra Çorlu’yu da feth ederek İstanbul ile Edirne’nin yolunu kesdi. Süleyman Paşa bu zaferleri pederi Sultan Orhan Gazi’ye arz ederken, mektubunda:

Evranos Bey, “Kudvetü’l-ümerâi’l-kiram, (Kumandanların serdarı) unvanı ile medh ü sena edib memnuniyetini bildirdi. Sultan Orhan Gazi de cevaben gönderdiği mektubda şehzadeye ve emirlere iltifatlar gönderib, Evranos Bey’in muvaffakiyetlerini takdir ederek Evranos Bey’e deha Kılıç Kaftan gönderip vakf için istediği yerleri temlik eyledim” diye ferman eyledi.

Rumeli serdârı mücahid şehzade Süleyman Paşa 1358’de, bir av takibinde attan düşüp şehit olunca Rumeli’de fethettiği yerlerin muhafazasını Evranos Bey ile Hacı İlbey’e bıraktı. Bunu fırsat bilen Rumlar, Bulgarlar, Eflâklar, Sırplar cesaretlenerek, Müslümanları Rumeli’nden atmak için ittifak kurdular. Alelacele 30.000 kişilik bir ordu hazırlandı. Düşmanın 15.000 kişilik ordusu altmış parça gemi ile denizden Seydi Kavağı’na çıktı.

15.000 kişi de Gelibolu’ya hareket etti. Bunu haber alan Evranos Gazi ve diğer Osmanlı mücahid kumandanları derhal Bolayır’a hareket ederek düşmanı bozup kimisini karada, kimisini denizde helak ettiler.

Bu sırada Sultan Orhan vefat etti (1362). Yerine Murat Hân tahta geçdi. Murat Hân, Gazi Evranos ve Hacı İlbeyler gibi kahramanlar olduğu için Rumeli’nden hiç üzüntü etmiyordu. Sultan Murat Hân Edirne’yi ele geçirmek için kuşatınca, beri taraftan Gazi Evranos Bey de maiyyetindeki akıncılarla Keşan, Dimetoka ve Gümülcine’yi fethetti. Murat Hân Evranos Bey’i akıncı kuvvetleri kumandanlığına, Lala Şahin Paşa’yı da beylerbeyliğine atama etti. Firecik, İskeçe, Kavala, Drama, Karaferya, Zinne ve Serez ikinci defa fethedildi. 1385’de Evranos Bey, vezir Çandarlı Hayreddin Halil Paşa’nın yanına büyük Makedonya harekatına iştirak etti.

1. Kosova Savaşı

Sonradan hac farizasını eda edip dönen Evranos Bey, Kosova muharebesine katıldı. 1389 tarihinde Kosova sahrasında Osmanlı Ordusu ile Haçlılar karşısında karşıya geldikleri vakit, Sultan Murat Hân harp meclisinde kendisine övgü ederek:

“Yaşımız dek tecrübeniz var. Kılıcınla ülkeleri ram ettin, cenk meydanlarında kocadın. Bak Lasoğlu üzerimize geldi, tedbir nedir?” diye sordu. Padişahın Lasoğlu dediği, Sırp Kralı Lazar’dı.

Evranos Bey edeple başını eğdi ve tedbiri sultana havale etti. Fakat Sultanın ikinci bir emr-i üstüne:

“El emru fevkal edep” Emrin edepten üstün olduğu idraki ile şu mütaleada bulundu:

“Allah Teâlâ’ya tevekkül ederek düşmandan önce gaza meydanına varmalıdır. Meydanın en münasibini bulup harb nizamına girmeli ve küffârı üzerimize gelmeye zorunlu eylemelidir. Zira bizim tarafımızdan hamle ve atak olur ise kalabalık olmalarından dolayı düşmanı ayırmak zordur. Muharebeye onlar başlarsa topluluklarını dağıtmaya çaba ederiz. İnşaallah başarı padişahımıza müyesserdir.”

Laf Evranos Bey’in Sözüdür

Padişah sıra ile öteki kumandanların da reylerini sordu. Tümü: “Laf Evranos Bey’in sözüdür” dediler. O zaman Sultan Murat Hân:

“Benim de mütalaam böyledir” diyerek o şekilde hareket emrini verdi.

Kosova meydanına girilirken ordunun öncülüğü, Evranos Bey’le Saruhanlı Paşa Yiğit’e verildi. Bunlar da ordunun geçeceği boğazı tutmuş olan düşman kuvvetlerini bertaraf ederek sevkiyatın muntazam ve müşkilatsız yapılmasını sağladılar. Muharebenin kazanılmasından daha sonra yeni padişah olan Sultan Birinci Bâyezîd Hân (Yıldırım) Anadolu’ya dönerken Evranos Bey’i yeniden Serez’deki karargâhına gönderip, Vadine ile Çıtroz’un fethine memur edince, buralar da kısa zamanda fethedildi.

Niğbolu ve Ankara Savaşları

Evranos Bey 1390 yılından itibaren altı yıl aralıksız olarak Arnavutluk’a akınlar yaptı. 28 Eylül 1396 tarihinde akım eden ve Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân’ın muhakkak zaferiyle neticelenen Niğbolu Meydan Muharebesi’ne akıncı kumandanı olarak katıldı. Yıldırım’ın Eflâk üstüne yapdığı sefere ve Ankara Muharebesine katılarak bu son savaşta Amasya Bayrak Beği şehzade Çelebi Mehmet’in maiyetine verildi.

Evranos Bey, Ankara muharebesinden sonradan Edirne’de padişahlığını ilân eden Süleyman Çelebi’nin hizmetinde kaldı. Daha Sonra şehzadeler aralarında akım eden hadiselerde, Çelebi Sultan Mehmet tarafını tutarak onun kazanması ve bu sûretle fetret devrine bir nihayet verilmesi için faaliyete geçti. Çelebi Sultan Mehmet Rumeli’ne geçerek Sırp hududuna gelmesi üzerine ona katıldı.

Gazi Evranos Bey Ne Zaman Vefat Etti?

Evranos Bey 1417 yılı Temmuz ayında Vardar Yenice’sinde vefat etti. Buradaki türbesine defnedildi. Bu şehirde cami, mescid, imaret ve medresesi olup, diğer bir çok şehirlerde de vakıfları vardır. Vardar Yenice’sinin Evranos bey yöresi olduğunu Evliya Çelebi yazmaktadır.

Sultan Murat Hüdavendigar’ın, Gazi Evranos’a hitaben Kosova Meydan Muharebesinin evvelinde:

“Yaşımız değin tecrüben var, kılıcınla ülkeler ram etdin” diye iltifatı, calib-i dikkattir.

Yüz Yaşını Geçkin İken Vefat Etti

Orhan Gazi zamanında akıncılığa başlayan bu kahraman vatan evlâdı Sultan Murad Hân’ın 28 yıllık saltanatı zamanındaki hizmetini Şimşek Bâyezîd Hân’ın 13 senelik devrinde de devam ettirmiştir. Çelebi Sultan Mehmet zamanında dahi aynı vazifeye devam etmiş ve vefatında yaşının yüzü geçtiği tahmin edilmektedir.

Ey muhterem okuyucu:

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Uhud gazasında:

– “Acaba Sa’d İbni Rebi’ ne haldedir? Acaba Şüheda aralarında mıdır, yoksa yaralılar içinde midir? Ona içten on iki kargı ile atak olunduğunu gördüm” buyurdu.

Onu arayıp bulmak için Muhammed bin Mesleme radıyallahu anhı yolladı.

O dahi şehidlerin olduğu mahalle vardı. Ve Muhammed bin Mesleme onu şehidler aralarında fark etti oysa pek fazla kargı kılınç ve ok yaraları ile cismi delik-deşik olmuş ve halet-i nez’a (yani hayatının son demleri) gelmiş. Mesleme radıyallahu anh’a şöyle diyor:

– Rasûlullah’a benim selâmımı beyanname eyle ve söyle ki, cennetin kokusunu duyuyorum. Kavmiyr ne benden selâm söyle ama, kirpikleriniz kımıldayr dıkça Peygamberimize ihlâs hususunda indellah mazur olamazsınız, dedi ve hemen ruhunu teslim eyledi.

Bu ulu sahabinin (radıyallahu anh) bu sözleri ne dek uyandırıcıdır. Çünkü sîneye, gönüle Allahü Teâlâ’nın ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimizin sevgisi girerse o kalb sahibinin yapamayacağı hiçbir iş yokdur. Hiç bir engel onu azminden döndürernez, ne yaşlılık ne de rahatsızlık insanlar arasında asalet galip gelmek ve yahud itibardan düşmek gibi.

Çünkü o sebatkârdır, azimli ve kararlıdır. Hayatının sonuna kadar, vatana millete dinine hizmeti kudsi bir vazife bilir, kendi nefsini rahatını düşünmez, o bakımdan yapdığı tüm işler semereli olur, insanların övgüsü onu sevindirmez yermesi de ye’se düşürmez. Onun için üstüne aldığı vazifeyi ara vermeden îfâ eder, hiç bir takâtsizlik duymaz. Gayesi şöhret değildir. Tek arzusu Allahü Teâlâ’nın rızasıdır.

Sahabe-i kirâm hazerâtı, hayatlarının sonlarına dek hem nefisleri ile mücahede etmişler, bir tarafdan da harblerde kılıç sallamışlar, yaşlılar ve hastalar da bunu bilip, geri kalmamışlardır.

Selman Fârisî -radıyallahu anh- 250 yıl yaşadı, bu uzun ömür içinde istirahate çekilmedi.

Mimar Sinan da yüz yıllık ömrü içinde hem memleketi imar etti, keza de harplerde bulundu.

Fâzıl Ahmed Paşa. (Köprülü) ciğerlerinden rahatsız olduğu halde istirahat etmeyi ayıb telakki etmiş, o mühim hastalığı halinde bile, kışın soğuğunda, Kandiye kalesini muhasara etmiş, iki sene üç ay gibi uzun müddet sebat etdikten daha sonra nihayet 5 eylül 1669’da Kandiye Kal’asını teslim almışdı.

Gazi Evranos Bey de o coşkun, sınırsız imân ve himmeti doğruca yüzyıla yakın ömrü müddetince hiç yılmamış, ben yaşlı oldum bahanesiyle bir kenara çekilmeyi bir küçüklük telâkki etmiş, bu uzun vakit içinde sırasıyla dört padişaha hizmet etmeyi vatanî bir vazife ukala, tarihin altın sahifelerine geçen bir Müslüman Türk kahramanıdır.

Onurlu tarihimizde, bunlar gibi yüzlerce hatta binlercesini örnek verebiliriz. Onların halleri ile bu günkü durumumuzu kıyas ederek intibaha gelelim (uyanalım). Tevfik Cenâb-ı Hak’dandır.

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 3, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/gazi-evrenos-bey-kimdir.html