Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) STK Paneli üyelerinden TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar konuyla ilgili bilgiler verdi. 2015 yılında BM tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne değinen Karapınar, hedeflerin katılımcı ve kapsayıcı bir kalkınma sürecinde yol haritası niteliğinde olduğunu ifade etti. “Bizi besleyen gıdalar, giydiğimiz giysiler, evlerimiz, yani hayatımızı sürdürmek için gerekli olan her şey topraktan geliyor, toprak bize hayat veriyor” diyen Karapınar, bu nedenle toprağı korumamız gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Öncelikle toprağın ve arazi bozunumunun engellenmesinin önemini anlamak gerekiyor. Arazi bozunumu ve toprak kaybının insanlar da dahil tüm canlıların ve gezegenimizin yaşamına etkisi bulunuyor. Biz insanlar toprağı sonu olmayan bir varlık olarak görmemeliyiz. Tüketim alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük değişikliklerin toprağı korumada büyük bir önemi var. Tükettiğimiz her ürünün toprak ayak izimizde katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin; 1 litre sütün üretimi 1,5 m2,1 otomobilin üretimi 150 m2 ve bir dizüstü bilgisayar 10 m2 toprağa mal oluyor. Bunlar gibi toprak tüketimine birçok örnek vermek mümkün. Bu sebeple toprağı koruyabilmek için fazla tüketimden kaçınmalı, tüketim tercihlerimizi toprak ayak izimizi küçültecek yönde değiştirmeliyiz” dedi. 

Toprak korunmalı, sağlıklı toprak artırılmalı
BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 15. maddesinde yer alan ‘Karasal Yaşam’ ana başlığı altındaki 15.3 arazi bozunumu dengelenmesi maddesine dikkat çekerek sözlerini sürdüren Karapınar, “Sadece ülkemizde değil, küresel çapta da toprağın sürdürülebilir kalkınma için olan önemi seneler boyu göz ardı edildi. Oysa kalkınmanın beraberinde getirdiği sorunların çözülmesinde toprak en önemli unsurların başında geliyor. Ayrıca okyanuslardan sonra en büyük karbon yutağı toprak. Bu yüzden iklim değişikliği ile mücadelede toprağın önemi büyük. Hedef 15.3 kapsamında 2030’a kadar çölleşme ile mücadeleye devam edilmesi, bozunuma uğramış arazilerin eski haline geri getirilmesi ve arazi bozunumunun dengelenmesi konuları yer alıyor. Bu hedefe göre ulusal kalkınma öncelikleri çerçevesinde sağlıklı ve verimli toprak varlıkları korunmalı ve arttırılması için çalışmalar yapılmalı. Bu sayede yoksullukla mücadele, gıda güvenliği, su varlıklarına erişim, biyolojik çeşitliliğin korunması ve iklim değişikliği konularında ilerlemeler kaydedilebilir” dedi.

Toprak ayak izi küçülmeli
Fazla tüketim sebebiyle ülkelerin kendi toprakları tüketim ihtiyaçları için yeterli gelmiyor. Bu durum ülkelerin ithal ürünler kullanmasına yol açıyor. Bir ülkenin başka bir ülkeden ürün ithal etmesi aynı zamanda diğer ülkenin topraklarının ithal edilmesi ve daha fazla tükenmesi anlamına geliyor. Bu durum ülkelerin bir çeşit toprak borcuna girmesine yol açarken, küresel ve uluslararası seviyelerde sosyal ve politik sorunlar yaratıyor. Hem Türkiye’de hem de küresel çapta toprak ayak izinin küçültülmesi gerekiyor. Bireyler kendilerine tüketimlerini azaltacak hedefler koyarak toprak ayak izlerini küçültmeye başlayabilir. Böylece daha az atık ortaya çıkararak sadece toprak üzerindeki değil, gezegendeki diğer doğal varlıklara yaptıkları baskıyı da azaltabilirler.

Toprak ayak izi nedir?
Toprak ayak izi veya arazi kullanımı ihtiyacı, bir ülkenin ya da bireyin hizmet ve ürün tüketimini karşılamak için dolaylı yoldan tükettiği toprağa verilen isim. Toprak ayak izinin hesaplanması ile aslında ülkelerin kendi toprakları dışında başka ülkelerdeki toprağa daha ne kadar ihtiyaçları olduğu da açığa çıkıyor. Bir ülkenin hayvansal ürün tüketimi, motorlu taşıt kullanımı, sanayi ürünü tüketimi, şehirleşme için kullandığı araziler, toprak ayak izinin büyümesine katkıda bulunan önemli unsurlardan. Toprak ayak izimizi hesaplayarak gezegene yaptığımız baskının ciddiyetini daha iyi anlayabiliriz.