Gönlümüzden geçen her şeyden mesul müyüz? Bakara suresi 284. ayet ne buyuruyor? Niyetin önemi nedir?

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allâh’ındır; içinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah, sizi onunla hesaba çeker…” (el-Bakara, 284)

Bu âyet-i kerîme nâzil olunca, sahâbe efendilerimiz, gayr-i irâdî olarak kalplerinden geçenlerden de mes’ul tutulacaklarını zannederek;

“–Yâ Rasûlâllah! Bu âyete nasıl dayanacağız?” dediler.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- cevâben şöyle buyurdular:

“–Ne o! Yahut ehl-i kitâb (yahudiler ve hıristiyanlar) gibi;

«–İşittik lakin ayaklanma ettik!» mi demek istiyorsunuz? Siz;

«–İşittik ve itaat ettik.

Ey Rabbimiz! Bizleri bağışlamanı isteriz, dönüş Sanadır!» demelisiniz!” (Müslim, Îmân, 200; Ahmed, I, 233; Vâhidî, s. 97)

Bir müddet daha sonra aşağıdaki âyet-i kerîme nâzil olarak, kapalı olan mânâ şöylece îzâha kavuştu:

“Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez…” (el-Bakara, 286)

Anlaşılmaktadır ama;

İrâdî ve kalıcı olarak kalpte tutulan menfî duyguların muâhezesi olacaktır. Zaten;

“Her küp, içindekini sızdırır.” hakikatinin tezâhürü îcâbı, kalbinde nefsânî duygular ve çirkin hisler besleyenlerin, söz ve davranışlarına da o çirkinlikler akseder. Bu sebeple yürek tasfiyesi ve nefs tezkiyesi zarûrîdir.

Âyet-i kerîmelerde buyurulur:

“O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Ama Allâh’a kalb-i selîm (temiz bir yürek) ile gelenler (o günde menfaat bulur).”
(benzeşen-Şuarâ, 88-89)

“Nefsini kötülüklerden arındıran, kurtuluşa ermiştir.” (benzer-Şems, 9)

Fakat ve fakat temizlendikten daha sonra, o kalpte Cenâb-ı Hakk’a ait cemâlî sıfatlar tecellî eder.

dahası ise, benekli bir kalpte Cenâb-ı Hakk’ın cemâlî vasıfları tecellî etmez.

Nitekim bir yaranın cerahati temizlenmeden, ona merhem sürülmez. Sürülse de fayda vermez.

Bu sebeple; kalbin tasfiye edilerek niyetlerin tashih edilmesi, amellerden daha mühim görülmüştür.

ÖNCE NİYET

Hattâ bir rivâyette;

“Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” buyurulmaktadır. (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 194)

Bunu te’yîden Kadı Iyâz anlatır:

Horasan sultanı ve kahramanlarından Amr bin Leys öldükten daha sonra onu sâlih bir zât rüyada gördü ve aralarında şu hitabe geçti:

“–Allah sana ne muâmelede bulundu?”

“–Allah beni affetti.”

“–Allah seni ne sebeple affetti? Hayatında nasıl bir amel işledin fakat affa mazhar oldun?”

Bunun üzerine Amr bin Leys şöyle cevap verdi:

“–Günlerden bir gün yüksek bir tepeye çıkmıştım. Oradan askerlerime baktım. Onların çokluğunu ve ihtişamını seyredince;

«Keşke Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- vaktinde vâkî olan gazvelere ordumla beraber iştirâk edip de O’nun uğrunda fedâ-yı cân eyleyen bahtiyarlardan olabilseydim…» diye hislendim.

İşte bu niyet ve iştiyâkımdaki ihlâs sebebiyle yüce Allah, bana rahmetiyle muâmele ederek günahlarımı bağışladı ve beni ölümsüz nimetleriyle mükâfatlandırdı.” (Kadı Iyâz, Şifâ, II, 28-29)

Şu hadîs-i şerif de hâlis niyetlerin faydasını ve kötü niyetleri düzeltmenin lüzumunu ifade sadedinde fazla mühimdir:

“Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı:

Kim bir iyilik gerçekleştirmek ister de (imkân bulup) yapamazsa, Cenâb-ı Adalet bunu yapılmış bir iyilik olarak kaydeder. Ola Ki bir kimse iyilik gerçekleştirmek ister sonradan da onu yaparsa, Cenâb-ı Yargı o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hattâ kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yerine getirmek ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Adalet bunu bir iyilik olarak kaydeder. Olur Ya insan bir musibet yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Yargı o fenalığı yalnızca bir günah olarak yazan.” (Buhârî, Rikāk, 31; Müslim, Îmân, 207, 259)

Hâsılı;

Mü’min; zâhirini de bâtınını da, niyetini de amelini de, Allâh’ın rızâsına muvâfık hâle getirmeli ve güzergah içinde yaşamalıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Eylül, Rakam: 199

Fikir ve Hayalimizden Geçenlerden Sorumlu muyuz?

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/gonlumuzden-gecen-her-seyden-sorumlu-muyuz.html