Maide suresi 87. ayet ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadisi şerifinde Müslümanları hangi konuda uyarıyor?

Cenâb-ı Yargı buyuruyor:

“Ey îmân edenler! Allâh’ın size helâl kıldığı hoş ve pak şeyleri kendinize haram etmeyin, haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide, 87)

Rasûlullah (iddia) efendimiz buyurdular:

"Din kolaylıktır. Dini devretmek isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o vakit size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir tedarik da geceden faydalanınız." (Buhârî, Îmân 29. Nesâî, Îmân 28)

ORTA YOLU TUTUNUZ VE DIREKT OLARAK OLUNUZ

Rasûlullah (sav) Efendimiz bir gün:

“–Orta yolu tutunuz, direkt olarak olunuz. Biliniz ancak, hiçbiriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.” buyurmuşlardı. Yan sahâbîler:

“–Siz de mi kurtulamazsınız, ey Allâh’ın Rasûlü?” diye hayretle sordular. Efendimiz (sav):

“–(Evet) ben de kurtulamam. Ama Allah, rahmet ve keremiyle beni bağışlamış olursa, o başka!” cevâbını verdi. (Müslim, Münâfikîn, 76, 78)

İbâdetlerde ihmalkâr davranmak, insanı âhirette zor durumda bırakacağı gibi, aşırı heyecana kapılıp hırsla yol almak de bir müddet sonradan bitkinlik, can sıkıntısı ve yanlışlıklara sebep olabilir. O hâlde orta yolu yetişmek ve devamlılığı edinmek gerekir. Şu hâdise bunu ne güzel îzah etmektedir:

Rasûlullah (iddia) bir gün ashâb-ı kirâma kıyâmetten bahsetmişti. Onlar da fazla duygulanıp ağladılar. Sonra içlerinden on birey Osman bin Maz’­ûn’un evinde toplandı. Yaptıkları istişâre neticesinde, bundan böyle dünyadan el etek çekmeye, kendilerini hadım ettirmeye, gündüzlerini oruçla, gecelerini de sabaha kadar ibâdetle geçirmeye, et yememeye, hanımlarına olan alâkayı azaltmaya, aroma sürünmemeye ve yeryüzünde gezip dolaşmamaya karar verdiler. Rasûlullah (iddia) Efendimiz bundan haberdar olunca, önce onları îkaz buyurdu, daha sonra da ashâb-ı kirâmı toplayıp şöyle hitâb etti:

“Bâzı kimselere ne oluyor oysa hanımlarıyla beraber olmayı, yeme içmeyi, aroma sürmeyi, uyumayı ve meşrû dünya zevklerini kendilerine haram kılıyorlar. hiç kuşkusuz ben size keşiş ve ruhban olmanızı emretmiyorum. Benim dînimde et yemeyi terk etmek, kadınlardan uzaklaşmak olmadığı gibi, dünyadan el etek çekip manastırlara kapanmak da yoktur. Ümmetimin seyahati oruç, ruhbanlıkları (takvâları) ise cihaddır. Allâh’a ibadet ediniz, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız, hac ve umre yapınız, namazlarınızı kılınız, zekâtınızı veriniz, Ramazan orucunu tutunuz. Siz dosdoğru olunuz fakat başkaları da öyle olsun. Sizden önceki ümmetler, aşırılıkları yüzünden helâk oldular. Dîni kendilerine zorlaştırdılar, Allah da onlara zorlaştırdı. Bugün kilise ve manastırlarda bulunanlar, onların bakiyeleridir.”

Bunun üstüne şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Ey îmân edenler! Allâh’ın size helâl kıldığı hoş ve temiz şeyleri kendinize haram etmeyin, haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide, 87) (Bkz. Vâhidî, s. 207-208; Ali el-Kārî, el-Mirkāt, I, 182-183)

Mü’min her hususta îtidal üzere olmalı, ifrat ve tefritten, yani aşırıya kaçmaktan sakınmalıdır. Dünyevî meşgalelerinde, uhrevî çaba ve hizmetlerinde, hattâ ibadet hayatında, hiçbir zaman aşırıya kaçmamalı, dâimâ Allah ve Rasûlü’nün tâyin ettiği hudutlar içinde dengeli bir hayat yaşamalıdır. Kulluk hayatının makbul bir kıvamda devamı da buna bağlıdır.

Haddini Kavramak

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/haddi-asmayin-ayeti.html