Hakka yolculukta, mesafe kat etmede önümüzdeki en büyük engel nedir? Onu nasıl aşarız?

Anlatılır ama bir derviş, şiddetli riyâzatlardan daha sonra nefsine;

“–Sen kimsin, ben kimim?” diye sorar. Nefsi bu suâle;

“–Sen sensin, ben de ben!” diye yanıt verir. Bunun üzerine derviş ikinci defa nefsini tezkiyeye koyulur.

Pek gayret eder fakat, bu uğurda olarak daima hacca gider. Bütün bunlardan daha sonra nefsine benzer suâli yeniden sorar. Aldığı yanıt birinci cevapla aynıdır. O zaman öncekilerden daha sıkı bir riyâzata başlar ve çareyi yemeği azaltmada bulur. Neticede nefsinin fena arzularını öldürmeyi başarır ve ona aynı suâli sorar. Aldığı yanıt şöyledir:

“–Sen sensin, ben yok oldum ve bundan böyle varlığımdan hiçbir eser kalmadı!”

Bu Nedenle Allah Teâlâ’nın yardımıyla derviş huzura erer… (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, el-Mâide, 94 c. 5, s. 114)

HAKKA YOLCULUKTA MESAFE ALMAK İÇİN DÖRT MERHALE

Tasavvufî eserlerde, bu konuşmanın; nefsi yarattığında, Cenâb-ı Adalet ile nefs arasında geçtiği biçiminde de temsîlî bir anlatılışı vardır.

Özü şudur ki:

Benlik yani, nefsin enâniyeti insanın önündeki en büyük problemdir. O duvar aşılmadan, o problem giderilmeden katiyen Hakk’a yolculukta uzaklık alınamaz. Tedavi; nefse acziyetini, zaafını ve küçüklüğünü idrâk ettirmek ve onu Allah Teâlâ aleyhinde hiçliğe büründürmektedir.

Bu mânevî yolculuğu, zamirlerin ifadesiyle şu merhaleler civarda açıklama etmişlerdir:

Birinci merhale: أَنَا/ «Ene»ye iptal damgası vurabilmek.

Kulu, enâniyetten kurtaracak en içten tefekkür, kendi acziyet ve hiçliğinin farkına varabilmesidir. Bunun için;

İkinci merhale: نَحْنُ / Biz şuuruna erişmek.

İçtimâîleşmektir. Kardeşlik ve tesânüd duyguları içinde, nefsin; egoizmini, hodgâmlığını / bencilliğini bertaraf etmesini sağlamaktır.

Acınacak Şey, büyüklük ve affedicilik gibi diğergâm duygularla, kendini düşünmekten vazgeçip, kardeşinin derdiyle dertlenmesini temrin edebilmektir.

Üçüncü merhale: أَنْتَ / «Sen yâ Rabbî!» diyerek Rabbe sığınmak.

Hiçliğini, abd-i âciz oluşunu idrâk eden kulun, Rabbü’l-Âlemîn’e olan muhtaçlığını itiraf etmesidir. Duâ ve tazarrû ikliminde yaşayarak, dâimâ O’na yönelmesi ve O’ndan dilemesidir.

Dördüncü merhale: هُوَ / O -azze ve celle-’de fânî almak. İradesini en ince ayrıntısına kadar Rabbin iradesinde eritmek. Rızâ ve teslîmiyetin boy noktasında;

لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

“O’ndan diğer ilâh yoktur!” sözcük-i tevhid ifadesini en derin bir şekilde ifade olabilmek. Sıbğatullâh’a boyanmak, yani cemâlî sıfatların tecellîsinden ibaret hâle varmak.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Ağustos, Sayı: 198

“Allâh’ı Unutan ve Bu Yüzden Allâh’ın da Onlara Kendilerini Unutturduğu Kimseler Gibi Olmayın"

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/hakka-yolculukta-mesafe-almanin-yolu.html