Sahabinin sorduğu "Hangi insan daha değerlidir?" sorusuna Peygamber Efendimiz (s.a.v) nasıl cevap veriyor?

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir sahâbî:

- Yâ Resûlallah! Hangi insan daha değerlidir? diye sordu.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Canıyla, malıyla Allah yolunda savaşan mü’min” buyurdu. O sahâbî:

- Daha Sonra kimdir? diye sordu.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Dağ aralarına çekilip Rabbine ibadet eden kimse” buyurdu.

Bir diğer rivayete kadar ise:

“Allah’a karşı gelmekten sakınan ve kimseye zararı dokunmayan adam” buyurdu. (Buhârî, Cihâd 2, Rikak 34; Müslim, İmâre 122, 123. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 5; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 24; Nesâî, Cihâd 7; İbni Mâce, Fiten 13)

Tekrar Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine tarafından Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Böylece yakında müslümanın en uğurlu malı, dinini fitnelerden gözetmek için yanına alıp dağ başlarına ve otlak yerlere gideceği koyun olacaktır.” (Buhârî, Îmân 12, Bed’ü’l-ahali 15, Menâkıb 25, Rikak 34, Fiten 14. Keza bk. Ebû Dâvûd, Fiten 4, Nesâî, Îmân 30, İbni Mâce, Fiten 13)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Yukarıdaki hadislerin birincisinde, Peygamber Efendimiz’e:

“Hangi insan daha değerlidir?” diye sorulduğunu görmüştük. Efendimiz de bu soruyu:

“Canıyla, malıyla Allah yolunda savaşan mü’min” diye cevaplamıştı.

Bazı sahâbîler Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’e hangi insanın veya hangi ibadetin daha değerli olduğunu sorduğu zaman, Peygamber Efendimiz karşısındaki insanın şahsî durumuna ya da yaşadıkları zamanın gereğine kadar cevaplar verirdi. Belki sulh ve sükûn zamanı ise, onlara muhtelif ibadetleri tavsiye eder, Allah Teâlâ’ya karşı kulluk görevlerini yerine getirmenin en değerli ibadet olduğunu söylerdi. Eğer savaş zamanı ise, bu hadiste görüldüğü üzere, “canıyla, malıyla Allah yolunda savaşmanın” daha üstün olduğunu anlatırdı.

Cihadın yani Allah yolunda savaşın önemi ve değeri,  1288-1355 numaralar arasındaki 67 hadiste ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Sorduğu soruya aldığı cevapla yetinmeyen sahâbî, Peygamber Efendimiz’e sonra kim değerlidir? diye sordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de:

“Dağ aralarına çekilip Rabbine ibadet eden kimse” cevabını verdi.

Ne süre dağ aralarına çekilmek gerekecektir? sorusuna ikinci hadisimiz yanıt vermektedir. Buna göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ileride meydana gelecek bir takım durumları haber vermiş ve buyurmuştur fakat, millet aralarında büyük huzursuzluklar çıkacaktır. O zaman millet içten yoldan büsbütün ayrılacaklardır. Kendilerini uyarıp doğru yolu göstermeye çalışanları dinlemeyeceklerdir. İşte böyle fena bir zamanda fazilet savaşı veren müslümanlar, kimseye tesir edemediklerini görünce, bari kendilerini ve aile fertlerini, süratle yayılmakta olan fenalıklardan kurtarmaya çalışacaklardır. Bunun için de dağ başlarına, tenhâ yerlere kaçıp kurtulmak isteyeceklerdir.

İnsanlardan uzakta yerlerde, dağ başlarında ailesini geçindirebilmek için en uygun geçim vasıtası koyun sürüsüdür. Otu ve suyu bol yerlerde koyunlarını otlatan kimseler, onlardan temin edeceği et, süt, yoğurt, peynir ve yün ile kimseye fakir olmadan ve yiyeceğine haram karıştırmadan yaşayabilecektir.

Bazı âlimler halktan uzakta yaşayıp kendini onların fenalığından korumanın en uygun hayat şekli olduğunu söylemişler ve bunu uygulamışlardır. Fakat İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu bu görüşe katılmamışlardır. Onlar insanlarla birlikte yaşayan ve onların sıkıntısına katlanan kimselerin, bu fedakârlığı göstermeyenlerden daha değerli olduğunu belirten hadîs-i şerîfe (Tirmizî, Kıyâmet 55; İbni Mâce, Fiten 23) uygun hareket etmişlerdir.

Hz. Osman’ın şehid edilmesi olayına İslâm âlimleri fitne adını vermişlerdir. Bu olayı ve Hz. Ali ile Hz. Âişe ve Muâviye aralarında meydana gelen savaşları görebilen bir takım sahâbîler, Peygamber Efendimiz’in göze çarpan buyurduğu zamanın geldiği düşüncesiyle bir köşeye çekilmiş ve insanlardan uzak yaşamışlardır.

Aramak oluyor fakat, bir müslüman, elinden geldiği ölçüde toplumdaki fenalıklarla savaşmalı, onları değil etmeye çalışmalıdır. Çünkü dinin buyruklarını tamamen yaşamanın başka yolu yoktur. Câmi ve cemaat bütünlüğünü korumak, muhtaçların yardımına koşmak, hastaları ziyaret edip cenâzeleri toprağa vermek başka türlü mümkün değildir. Kötülüklerin bir çığ gibi büyümekte olduğunu, kendisini ve aile fertlerini de çemberi içine alacağını farkedince, uzleti seçim etmeli, bir köşeye çekilip dinin güzelliklerini ailesiyle birlikte yaşamalıdır.

İnsanlarla iyi geçinmeyen, onlara bezginlik veren geçimsiz kimselerin, fitne zamanını beklemesine bile gerek yoktur. Onların hiç zaman kaybetmeden bir köşeye çekilmesi, keza kendileri ayrıca de başkaları için daha uygundur.

599 numaralı hadiste, Peygamber Efendimiz’in uğurlu kimseyi: “Allah’a karşı gelmekten sakınan ve kimseye zararı dokunmayan adam” diye de belirttiğini görmüştük. Demekki yalnız başına Allah’tan korkmak yâni müttakî edinmek yetmemekte, bununla birlikte insanlara hasar vermemeye niyetlenmek da gerekmektedir. 602 numaralı hadîs-i şerîf de aynı  konuya ışık tutmaktadır.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir? Bazı sahâbîlerin yaptığı gibi, insan bilmediği dinî konuları, bilen âlimlere sorup öğrenmelidir. Malını harcayarak, canını ortaya koyarak cihad etmek en büyük ibadettir. Bir müslüman, öteki insanlara hasar vermeden, onlarla bir arada yaşamak zorundadır. Toplumun bozulup halkla beraber yaşamanın bir mü’mine can sıkıntısı vereceği zamanlar gelecektir. Dini yaşamanın zorlaştığı, helâl lokma bulmanın imkânsızlaştığı böyle zamanlarda bir köşeye çekilmek ve ailesiyle birlikte dindarca yaşamak en iyisidir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/hangi-insan-daha-degerlidir.html