İbadette senaryo nasıl sağlanır? İbadetlerde senaryo neden zorunlu ve önemlidir? İbadetlerle elde edilen kazanımları kalıcı ayla getirmenin yolları.

Yaptığımız ibadetlerin kabul olduğunun en manâlı göstergesi, sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir ibadet hayatı yaşayabilmektir.

İBADETLERDE DEVAMLILIK NIÇIN GEREKLİ VE ÖNEMLİDİR?

Yüce Allah bizleri kendisine kul olarak yaratmıştır. Bu kulluğun yaşam baştan başa sürdürülmesi ve son nefesin iman ile verilmesi bizler için en önemli meseledir. Dolayısı ile ibadet / kulluk hayatını bir ana, bir mevsime sığdırıp kalan kısmını başımıza buyruk yaşamamız katiyen laf konusu değildir.

Sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir ibadet hayatı yaşayabilmek esastır. Ayrıca giderek yükselen bir çizginin ibadet hayatımızda egemen olması beklenir. Saman alevi tarzı pat diye parlayan ve sonrasında sönen bir ateşe benzeyen yok de yavaş yavaş ışıkları sökün eden ve gitgide yayılıp bütün bir dünyayı aydınlatan fecr-i sadık gibi almak gerekir. Nitekim “iki günü müsavi olan ziyandadır” buyurulmuştur ki ahirete yönelik olan değerlerimiz açısından iki jurnal eşitliğin ziyan olduğu kastedilmektedir. dahası Hazret-i Peygamber (sallâllâhü aleyhi ve sellem): “Allah katında amellerin en sevimlisi eksik da olsa devamlı olanıdır.” (Buhari, İman, 32) buyurarak ibadetlerde sürekliliğe dikkatleri çekmektedir.

İBADETLERLE ELDE EDİLEN KAZANIMLAR NASIL KALICI OLUR?

İbadetler ile elde edilen kazanımların kalıcı olabilmesi için Allah Teâlâ’ya aleyhinde ihlas ve takva şarttır. Ayet-i kerimede Mevla Teâlâ Hazretleri: “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size destek eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed: 7) buyurmaktadır. Allah’a yardımcı olmak; Allah’ın dininin yaşanması için gayret göstermektir. Kim Allah Teâlâ’nın dini yeryüzüne hakim olsun diye çalışır, uğraş sarf ederse Allah ona takviye eder ve ayaklarını değişmez miktar / kaydırmaz.

Ömrümüzün her anında bu duyguların içimizde bulunması gerekir. Müslüman için vakit; bir ibadetten öteki ibadete ölçülen bir akıştır. İşte böyle bir ibadet mevsimi olan oruç ayı son bulmuş ve bayram ile taçlanmıştır. Oruçla, teravihle kazandığımız ibadet kıvamı artarak devam etmelidir. Bir ramazan mevsimini bitirmiş olmanın verdiği burukluğu telafi etmenin yolu da bu dönemde elde edilen kazanımları muhafaza edip ileri taşımaktır.

RAMAZAN ORUCUNUN KABUL OLDUĞUNUN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ

Tuttuğumuz Ramazan orucunun kabul olduğunun en kayda değer göstergesi Ramazan’dan sonradan da orucun etkilerinin kişinin üstünde görülmesidir. Bu eserlerin en önemlilerinden biri az miktarda da olsa Ramazan’dan daha sonra oruca devam etmektir. Bu noktada Ramazan kazanımlarının kesintisiz hale getirilmesi tartma talep etmektedir.

Ramazan münasebeti ile namaza başlayanların namazı aksatmadan kılmaya devam etmeleri, haramları terk edip hoş bir kulluk kıvamı kazanmış olanların bu hallerini sürdürmesi ve ölünceye değin bir ibadet hayatını hedeflemesi önemlidir. Ramazan sonrası amellerde bir eksilme, İslami şahsiyette bir dejenerasyon olmadan kazanılan ilahi rahmetin korunması gerekir.

RAMAZAN KAZANIMLARINI SÜREKLİ KILMANIN YOLU

Ramazan kazanımlarını aralıksız kılmanın yolu ise tutulan orucun insanda bir değer haline dönüşmesidir. Bu da orucun farz kılındığını gösteren ayette zikredilen takvaya erişmektir. Takva sözcük anlamı itibarı ile korunmak demektir. Nitekim bir hadis-i şerifte Fahr-i cihan Efendimiz (sallâllâhü aleyhi ve sellem) “Oruç bir kalkandır” (Buhârî, Savm, 9; Tirmizî, Îmân, 8) emir vermek sureti ile orucun takvaya\korunmaya yönelik hikmetine şive yapmıştır. Takva; insanın âlemlerin Rabbine karşısında sorumluluğunun bilincinde olmasıdır. Bu şuurun tezahürü kişinin kendi nefsinde ortaya çıkacağı gibi, kendi dışındakilerle ilişkilerinde de görülmelidir.

Ramazan’da namaz yoğun geçen bir ibadet hayatını hiç olmazsa gecelerde kılınacak iki rekât teheccüd namazı ile sürdürmeye çaba etmeliyiz. Oruç mevsiminin gece hayatını Ramazandan sonraya da gece namazları ile taşımak gerekir.

PEYGAMBERİMİZİN ORUÇ TAVSİYESİ

Ramazanda tadını aldığımız oruç ibadetini sonrasında da sürdürmeliyiz. Anında Ramazan’ın peşine Şevval ayından altı gün oruç tutmayı dikkatsizlik etmemek gerekir. Peygamber Efendimiz (sallâllâhü aleyhi ve sellem) “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim, Sıyâm, 204; Tirmizî, Savm, 53; Ebû Dâvûd, Savm, 59) buyurmuştur. Öteki yanlamasına pazartesi Perşembe oruçlarını tutmayı fırsat buldukça ihmalkârlık etmemek ve özellikle de kameri ayların içinde eyyam-ı bîz (parlak günler) diye adlandırılan ayın en parlak olduğu 13, 14 ve 15. günleri oruçlu geçirmeye itina kullanmak gerekir. (Buhârî, Savm, 60) Resûlullah (sallâllâhü aleyhi ve sellem), her ayın bu günlerinde oruç tutulmasını öğüt etmiş (Ebû Dâvûd, Savm, 69) ve bu günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir. (İbn Mâce, Sıyâm, 29)

MÜMİNİN RAMAZAN EĞİTİMİ

Ramazan medresesinden çıkmış bir mümin; özlem ve fakirlik ile irade eğitimini tamamlamış, nefsinin arzularına karşısında yok diyebilmeyi öğrenmiş kişidir. Bundan Böyle basit bir olay aleyhinde bile infiale kapılıp feveran eden kişi gitmiş, yerine tahammül ve hilm gibi tevazu sıfatları yerleşmiş bir fert gelmiştir. Nefsin dikta ettiği korku, gazap, kin vs. gibi negatif davranışlardan arınmış toplum içinde müspet etkiler bırakan bir kişi haline gelmiştir.

Ramazan iftarları, teravihleri ile içtimai bir ibadet olarak geçirilmiş bir mecburiyet ise de başlıca içtimai yönünün tezahür ettiği alan tüm bir toplumun açlıkta eşitlenmiş olmasıdır. Bir Takım kullarda ihtiyari olarak benimsenmiş olan bu açlık kimilerinde zorunlu bir hal olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla oruç, açlıkla uğraş için de bir fırsat sunmaktadır. Pek ise oruç tutan ve imkânı olan her müslümanın çevresindeki açlıkla savaş zarfında faaliyetlerinin olması gerekir.

Ramazan sonrası en önemli hususlardan biri de geçen Ramazanın hasreti çekmek ve gelecek Ramazana kavuşmanın hesabını yapmaktır. Zira ömür sermayesi her geçen lahza tükenmektedir. Ramazan geçtiği gibi ömür de geçip gitmektedir. Zeki kişi ölümden sonrası için hazırlık yapan ve Rabbinin huzurunda hesap vereceği güne hazırlanan kimsedir. Zeki birey vaktinin her lahzasını en güzel şekilde aşmak için planlayan kişidir. Hoş işler için güzel niyetler oluşturmalıyız. Çoktan gelecek Ramazan için ibadet planları oluşturmalı ve niyetlerimiz ile gelir kapısını daima açık tutmalıyız. Unutmayalım ancak mümin ameli ile kazanamadığını çoğu vakit niyeti ile elde edebilir.

Rabbim güzel niyetler ile kendisine yaklaşabilmeyi bizlere nasip etsin! Âmin...

Kaynak: Ahmet Hamdi Şimşek, Altınoluk Dergisi, Rakam: 435

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ibadetlerde-devamlilik-neden-gerekli-ve-onemlidir.html