İnsan Suresi 13. ayeti ne anlatıyor? İnsan Suresi 13. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

İnsan Suresi 13. Ayetinin Arapçası:

مُتَّكِـ۪ٔينَ ف۪يهَا عَلَى الْاَرَٓائِكِۚ لَا يَرَوْنَ ف۪يهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَر۪يرًاۚ

İnsan Suresi 13. Ayetinin Meali (Anlamı):

O cennette koltuklar üzerine yaslanıp otururlar. Orada ne brülör bir güneş sıcağı görürler, ne de dondurucu bir kış soğuğu.

İnsan Suresi 13. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ, önce anlatılanlara ilâveten has kulları için hazırladığı nimetleri saymaya şöyle devam ediyor:

        İtina ile tamamlanmış ve döşenmiş koltuklar üzerine oturup yaslanırlar. Cennette güneşin sıcağı gibi aşırı sıcak görmeyecekleri gibi, fazla derecede soğuk da görmezler.

Çünkü cennet kendine has bir nurla aydınlanacak ve orada mü’mine can sıkıntısı verecek hiçbir şey olmayacaktır. Onları cennet ağaçlarının gölgeleri bürür, meyveleri onlara dürüst eğildikçe eğilir. Böylece ki ayakta olan da, oturan da, yatan da onları kolaylıkla alabilir. Uzaklıkları veya dikenli oluşları sebebiyle elleri geri anlamsız dönmez.

        Cennetliklerin önlerinde parlak gümüş kaplarla yemekler, berrak billûr testilerle meşrubat dolaştırılır. Kadehlerine istedikleri kadar meşrubat konulup kendilerine ikram edilir. (bk. Zuhruf 43/71)

        Onlara gümüş billûr kadehlerle, içine zencefîl karıştırılmış bir içecekten doldurulup ikram edilir.

Zencefîl, güzel kokusuyla içeceğe lezzet veren fazla hoş bir baharattır. Buradan anlaşıldığına göre, cennet ehline içirilen içeceğe yukarıda geçtiği gibi kâh kâfûr, kâh zencefîl karıştırılmaktadır. Yahut bu meşrubat, kâh kâfûr pınarından, kâh zencefîl pınarından doldurulmaktadır. Kâfûr serinlik, zencefîl ise sıcaklık verir. Cennetliklerin her iki zevki de tatmaları istenir. Zencefil karışımlı olan ve müslümana yalnızca neş’e üzerine neş’e veren bu içecek de tükenmeyecek değin çoktur. Çünkü onun kaynağı Selsebîl denilen bir pınardır. Selsebîl, içilmesi gayet leziz, tatlı, boğazdan fazla gizli geçen bir içecektir.

        Altın ve gümüş kaplara konmuş leziz yemekleri, gümüşten yapılmış billûr kadehlerdeki nefis şarapları dolaştıranlar, etrafa saçılmış inci daneleri değin güzel, parlak, ihtiyarlamaz, tazelikleri bozulmaz, ebedi civanlardır.

Saçılmış inci daneleri, ışıkları birbirine değdiği için güzel ve aydınlık bir dış görünüş verir. Bu sebeple o gençler etrafa dağılmış incilere benzetilmişlerdir. Bunların ışığı çevreye vurmakta ve hizmet için dolaşmaktadırlar. Bu manzarayı görenler, bunun fiilen büyük bir nimet, koskocaman bir mal varlığı, görkem ve devlet olduğunu anlarlar.

        Cennetlikler altlık olarak سُنْدُسٌ (sündüs) denen ince ipekten, üstlük olarak da اِسْتَبْرَقٌ (istebrak) denilen kalın ipekten elbiseler giyerler. Bu elbiselerin renkleri yeşildir. parıl parıl parlayan bu giysilere ilaveten bileklerine gümüş bilezikler takarlar. (bk. Kehf 18/30-31)

        Rableri onlara tertemiz bir içecek içirir.

Bu meşrubat ayrıca temizdir, ayrıca temizleyicidir. Onda dünya içeceklerinde yer alan lekelerden eser yoktur. Onu içtiklerinde cennetliklerde de hiçbir kir ve üzüntü bırakmaz.  Çünkü شَرَابًا طَهُورًا  (şerâben tahûren) diye isimlendirilen bu içecek daha önce sözü edilen biri kâfur katkılı, diğeri zencefil katkılı iki çeşitlilik içeceğin ikisinden de üstün ve direkt âlemlerin Rabbi tarafından içirilen, içine hiçbir katkı katılmamış, saf ve tertemiz bir içecektir. Bunu içenlerde Hakk’ın cemâline kavuşma neşesi doğar. Rivayete kadar cennetliklere yiyecek ve içecekler verilir. En sonunda da tertemiz bir meşrubat sunulur ama, bununla kalpleri ve bütün içleri tertemiz olur; dışlarından misk kokusu gibi bir ter halinde taşar. Yine rivayete kadar bu, cennet kapısında bir kaynaktır ancak her kim ondan içerse ulu Allah onun kalbinde kin, aldanma ve hasetten veya içinde kirden lekeden eser bırakmaz, hepsini çekip çıkarır. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXX, 225) Nitekim bu mânaya dikkat çekici etmek üzere: “Biz onların kalplerinde kin ve dehşet namına ne varsa hepsini söküp atarız. Arkadaş ve kardeş olarak tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar” (Hicr 15/47) buyrulur. Bundan maksadın sırf ruhanî olan bir içecek olup, insanı Allah’ın dışında her şeyden uzaklaştıran ilâhî bir tecelli olduğu da söylenmiştir.

Hikâye olunduğuna tarafından, Bâyezid-i Bistâmî’ye bu âyeti sormuşlar. Şöyle demiş: “Allah onlara tertemiz bir içecek sundu. Onlardan kendi zatından diğer her şeyin sevgisini temizledi.” Sonradan da şöyle demiş: “Yüce Allah’ın ikram edeceği bir içecek vardır ancak, onu kullarının en faziletlileri için saklamıştır. Bu içeceği onlara doğrudan doğruya kendisi içirir. İçtiler mi coşarlar, coştular mı uçarlar, uçtular mı ererler, erdiler mi ayrılmazlar. Onlar “Gücü her şeye yeten ve hükmü her şeye geçen Hükümdar’ın huzurunda, memnun olacakları fazla şerefli bir adalet ve dürüstlük meclisindedirler” (Kamer 54/55) sırrına ermişlerdir. (bk. Elmalılı, Adalet Dini, VII, 5510-5511)

Nihâyetinde Allah Teâlâ onlara hitap ederek, eriştikleri bu nimetlerin dünyada yaptıkları güzel amellerin karşılığı olduğunu, çünkü o amellerinin kabule şayan görüldüğünü haber verir. Bunun melekler göre söylenmesi de mümkündür. (bk. Hâkka 69/24; Ra‘d 13/23-24; Zümer 39/73)

Şimdi de Resûlullah (s.a.s.)’e hitap edilerek, onun muazzez şahsında bütün inananlara bu hoş ve ebedi nimetlere ulaşmanın yolu beyân buyrulur:

İnsan Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

İnsan Suresi 13. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/insan-suresi-13-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html