İnsan Suresi 21. ayeti ne anlatıyor? İnsan Suresi 21. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

İnsan Suresi 21. Ayetinin Arapçası:

عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَاِسْتَبْرَقٌۘ وَحُلُّٓوا اَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍۚ وَسَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا

İnsan Suresi 21. Ayetinin Meali (Anlamı):

Cennetliklerin üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süslenirler. Rableri onlara tertemiz bir meşrubat içirir.

İnsan Suresi 21. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ, önce anlatılanlara ilâveten has kulları için hazırladığı nimetleri saymaya şöyle devam ediyor:

        İtina ile tamamlanmış ve döşenmiş koltuklar üstüne oturup yaslanırlar. Cennette güneşin sıcağı gibi aşırı sıcak görmeyecekleri gibi, fazla derecede soğuk da görmezler.

Çünkü cennet kendine has bir nurla aydınlanacak ve orada mü’mine can sıkıntısı verecek hiçbir şey olmayacaktır. Onları cennet ağaçlarının gölgeleri bürür, meyveleri onlara doğru eğildikçe eğilir. Böylece oysa ayakta olan da, oturan da, yatan da onları kolaylıkla alabilir. Uzaklıkları veya dikenli oluşları nedeniyle elleri geri abes dönmez.

        Cennetliklerin önlerinde parlak gümüş kaplarla yemekler, berrak billûr testilerle meşrubat dolaştırılır. Kadehlerine istedikleri dek içecek konulup kendilerine ikram edilir. (bk. Zuhruf 43/71)

        Onlara gümüş billûr kadehlerle, içine zencefîl karıştırılmış bir içecekten doldurulup ikram edilir.

Zencefîl, güzel kokusuyla içeceğe tat veren çok hoş bir baharattır. Buradan anlaşıldığına kadar, cennet ehline içirilen içeceğe yukarıda geçtiği gibi kâh kâfûr, kâh zencefîl karıştırılmaktadır. Yahut bu içecek, kâh kâfûr pınarından, kâh zencefîl pınarından doldurulmaktadır. Kâfûr serinlik, zencefîl ise sıcaklık verir. Cennetliklerin her iki zevki de tatmaları istenir. Zencefil karışımlı olan ve müslümana yalnızca neş’e üstüne neş’e veren bu meşrubat de tükenmeyecek kadar çoktur. Çünkü onun kaynağı Selsebîl denilen bir pınardır. Selsebîl, içilmesi gayet lezzetli, tatlı, boğazdan fazla dar geçen bir içecektir.

        Altın ve gümüş kaplara konmuş lezzetli yemekleri, gümüşten yapılmış billûr kadehlerdeki lezzetli şarapları dolaştıranlar, etrafa saçılmış inci daneleri dek hoş, aydınlık, ihtiyarlamaz, tazelikleri bozulmaz, sonsuz civanlardır.

Saçılmış inci daneleri, ışıkları birbirine değdiği için hoş ve parlak bir görünüş verir. Bu sebeple o gençler etrafa dağılmış incilere benzetilmişlerdir. Bunların ışığı çevreye vurmakta ve hizmet için dolaşmaktadırlar. Bu manzarayı görenler, bunun sahiden büyük bir nimet, koskocaman bir mal varlığı, ihtişam ve devlet olduğunu anlarlar.

        Cennetlikler altlık olarak سُنْدُسٌ (sündüs) denen ince ipekten, üstlük olarak da اِسْتَبْرَقٌ (istebrak) denilen kalın ipekten elbiseler giyerler. Bu elbiselerin renkleri yeşildir. ışıl ışıl parlayan bu giysilere ilaveten bileklerine gümüş bilezikler takarlar. (bk. Kehf 18/30-31)

        Rableri onlara tertemiz bir içecek içirir.

Bu meşrubat hem temizdir, keza temizleyicidir. Onda dünya içeceklerinde yer alan lekelerden eser yoktur. Onu içtiklerinde cennetliklerde de hiçbir leke ve hüzün bırakmaz.  Çünkü شَرَابًا طَهُورًا  (şerâben tahûren) diye isimlendirilen bu içecek daha önce sözü edilen biri kâfur katkılı, diğeri zencefil katkılı iki değişiklik içeceğin ikisinden de üstün ve doğrudan doğruya âlemlerin Rabbi göre içirilen, içine hiçbir katkı maddesi katılmamış, saf ve tertemiz bir içecektir. Bunu içenlerde Hakk’ın cemâline kavuşma neşesi doğar. Rivayete göre cennetliklere gıda ve içecekler verilir. En sonunda da tertemiz bir içecek sunulur ama, bununla kalpleri ve bütün içleri tertemiz olur; dışlarından misk kokusu gibi bir ter halinde taşar. Yine rivayete göre bu, cennet kapısında bir kaynaktır oysa her kim ondan içerse ulu Allah onun kalbinde kin, kandırma ve hasetten ya da içinde kirden lekeden eser bırakmaz, hepsini çekip çıkarır. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXX, 225) Nitekim bu mânaya dikkat çekici etmek üzere: “Biz onların kalplerinde kin ve nefret edilen şey adına ne varsa hepsini söküp atarız. Arkadaş ve kardeş olarak tahtlar üstünde ortak otururlar” (Hicr 15/47) buyrulur. Bundan maksadın sırf ruhanî olan bir içecek olup, insanı Allah’ın dışarıya her şeyden uzaklaştıran ilâhî bir tecelli olduğu da söylenmiştir.

Hikâye olunduğuna kadar, Bâyezid-i Bistâmî’ye bu âyeti sormuşlar. Şöyle demiş: “Allah onlara tertemiz bir içecek sundu. Onlardan kendi zatından başka her şeyin sevgisini temizledi.” Sonradan da şöyle demiş: “Yüce Allah’ın ikram edeceği bir içecek vardır fakat, onu kullarının en faziletlileri için saklamıştır. Bu içeceği onlara doğrudan doğruya kendisi içirir. İçtiler mi coşarlar, coştular mı uçarlar, uçtular mı ererler, erdiler mi ayrılmazlar. Onlar “Gücü her şeye yeten ve hükmü her şeye geçen Hükümdar’ın huzurunda, memnun olacakları çok şerefli bir yargı ve dürüstlük meclisindedirler” (Kamer 54/55) sırrına ermişlerdir. (bk. Elmalılı, Adalet Dini, VII, 5510-5511)

Nihâyetinde Allah Teâlâ onlara hitap ederek, eriştikleri bu nimetlerin dünyada yaptıkları güzel amellerin karşılığı olduğunu, çünkü o amellerinin kabule şayan görüldüğünü haber verir. Bunun melekler kadar söylenmesi de mümkündür. (bk. Hâkka 69/24; Ra‘d 13/23-24; Zümer 39/73)

Derhal de Resûlullah (s.a.s.)’e hitap edilerek, onun muazzez şahsında tüm inananlara bu güzel ve ölümsüz nimetlere ulaşmanın yolu beyân buyrulur:

İnsan Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

İnsan Suresi 21. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/insan-suresi-21-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html