İstanbul’u kim fethetti? İstanbul’un Fethi’nin nedenleri, sonuçları, Türk ve dünya tarihi açısından önemi nedir?

Osmanlı Devleti’nin daha önce tam yedi kere kuşattığı İstanbul, 29 Mayıs 1453’te 7. Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet (2. Mehmet) tarafından fethedildi. Peki İstanbul’un fethi hangi şartlarda gerçekleştirildi? İstanbul’un fethinin sebepleri ve sonuçları nelerdir? İstanbul’un fethinin Türk ve dünya tarihi açısından önemi nedir? Gün gün fethe giden süreç ve İstanbul’un fethi ile ilgili teferruatlar.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmek için o kadar çok nedeni vardı. Dini, siyasi ve stratejik sebepler Sultan 2. Mehmet’i peyderpey İstanbul’a yaklaştırdı.

İSTANBUL’UN FETHİ KISACA

İstanbul, tarih boyu böylece çok devlet tarafından tekrar tekrar kuşatıldı. Ama bu kuşatmaların hiçbiri netice vermedi. Ta oysa Fatih Sultan Mehmet’e değin…

İstanbul’un Fethi’nin Nedenleri

İstanbul’un fethedilmesi Osmanlı Devleti açısından öyle fazla nedenden ötürü gerekliydi. Bunun ilk sebebi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir hadisinde belirttiği: “Kostantiniyye muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne hoş kumandan, onu fetheden asker ne hoş askerdir.” müjdesine nail olmaktı.

İstanbul’un fethi siyasi sebeplerden nedeniyle da gerekliydi. Bizans İmparatorluğu, şehzadeleri kışkırtıyordu. Şehzadeler birbirine düşerek taht kavgasına tutuşuyordu.

Bizans, konumu itibariyle Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de büyümesine engeldi. Anadolu ve Rumeli toprakları arasında temas sağlanamıyordu. İstanbul’un alınmasıyla bu engel ortadan kalkacaktı. İstanbul’un fethiyle Anadolu ve Rumeli arasında askeri geçiş için de engel kalmayacaktı.

Bizanslılar, Avrupa’daki Hristiyanları kışkırtarak Haçlı seferlerinin yapılması için uygun koşulları yaratıyordu. Anadolu beyliklerini de Osmanlı Devleti’ne aleyhinde kışkırtıyordu. Bu da Anadolu’daki Türk birliğinin bozulmasına neden oluyordu.

Idareli sebepler, İstanbul’un fethini gerekli kılan bir diğer unsurdu. İstanbul’un fethiyle Osmanlı Devleti, kara ve deniz ticaretinde avantajlı konuma geçecekti. Ayrıca İpekyolu’nun bir koluna da başat olacaktı.

İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar

İstanbul kuşatmasında kullanılmak üzere büyük toplar yapıldı. Kuşatmaya denizden destek verilmesi için 400 parçalık donanma hazırlandı. Mora’ya bir donanma gönderildi.

Venedik ve Ceneviz’den daha sonra Eflak, Macaristan, Sırbistan ve Karamanoğulları Beyliği ile uzlaştırma anlaşmaları yapıldı. Bizans İmparatorluğu’nun elinde bulunan Misivri, Ahyolu, Vize ve Silivri kaleleri hazırlık sürecinde ele geçirildi. Rumeli (Boğazkesen) hisarı yapıldı.

Bizans’ın (Doğu Roma) Savunma Hazırlıkları

İstanbul’u çevreleyen surlar elden geçirildi. İstihkam çalışmaları yapıldı. Şehrin savunması için yeni mevziler açıldı. İmparator Konstantin, Girit ve Mora yarımadası ilk kez olmak üzere Haçlı dünyasından birçok asker kiraladı. Kentin deniz yönünden savunması için Haliç’in girişi eski gemi ve varillerle desteklenen büyük ve kalın bir zincirle kapatıldı.

Karışımı çok eksik birey kadar aşina ve temas ettiği her şeyi yakan Grejuva ateşi (Rum ateşi) stokları yapıldı. Bu ateşin en büyük özelliği, su dökülünce daha da alevlenmesiydi. Gıda, içecek ve ilaç stoku yapıldı. Sivil halkı kuşatmaya karşı silahlandırdı. Bir De, ahali arasından asker topladı.

İstanbul’un Kuşatılması ve Fethedilmesi

Fatih Sultan Mehmet abluka başladığında daha 21 yaşındaydı. Genç ve kararlıydı, kendine güvenen azimli bir sultandı. 6 Nisan 1453 tarihinde kuşatmaların başlamasıyla savaş başladı. Papa Bizans’a tam teçhizatlı 5 takviye gemisi gönderdi. Gemiler Osmanlı donanmasını geçerek Haliç’e girdi. bu arada 2. Mehmet karadan Haliç’e 70 parçalık gemi indirdi. Osmanlı ordusu 53 gün süren ablukanın arkasında 29 Mayıs 1453’te İstanbul’u fethetti.

İstanbul’un Fethi’nin Türk Tarihi Açısından Sonuçları

Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi bitti, yükseliş dönemi başladı. İstanbul’un fethi ile Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki Bizans’ın yarattığı risk ortadan kalktı. İstanbul’un fethi ile Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolları ele geçirildi. İpekyolu’nun Avrupa’ya dışarı giden kolu ele geçirildi. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı. 2. Mehmet ülke bölge, ülke açan anlamına gelen ‘Fatih’ ünvanını aldı. Osmanlı Devleti’nin İslâm Dünyası’ndaki saygınlığı arttı. Fener Rum Patrikhanesi Osmanlı himayesine girdi.

İstanbul’un Fethi’nin Dünya Tarihi Açısından Sonuçları

1000 takvim Bizans devleti sona erdi. İstanbul’un fethi Orta çağın sonu, Yeni çağın başlangıcı kabul edildi. Kalelerin ve surların top gülleleriyle yıkılacağı anlaşıldı. Bu gelişmeler Avrupa’da derebeylik rejiminin gücünü kaybetmesine ve mutlak krallıkların güçlenmesini sağladı. Fetihten sonradan İtalya’ya giden Bizans bilginleri Rönesans hareketinin başlamasında etkin olmuşlardır. Ticaret yollarının Osmanlı Devleti’nin eline geçmesi Avrupalıları yeni arayışlara yöneltmiş ve coğrafi keşiflere sebep olmuştur. Avrupa ülkeleri İstanbul’da birincil aralıksız elçilikler kurmaya başladılar. Ortodokslar koruma altına alınarak Avrupa’nın dini birliği önlendi.

İstanbul’un fethinin detaylı anlatımı...

AYRINTILARIYLA İSTANBUL’UN FETHİ

Fetih öncesinde Bizans güçlü bir imparatorluk olmaktan çıkmıştı. İmparatorluk başkent Konstantinopolis, Marmara kıyısındaki Silivri Kalesi, Vize ve Misivri gibi minik kasabalardan ibaretti. Buralar da Osmanlılar tarafından çepeçevre kuşatılmıştı. Sur dışındaki minik Bizans kasabalarının Osmanlı sınırlarına katılmamış olması ise direnmelerinden değil, buraların çok ciddiye alınmamasından ve hedefin önce Konstantinopolis olmasındandı. Kaldı ancak son kuşatmaların başarısız olmasının sebebi ordu değil, daha fazla Osmanlı’nın iç sorunlarıydı.

Son Kale

Bizans, bu dönemde dinç bir imparatorluk değildi. Bizans imparatorları da artık Osmanlı Devleti’ne itaatini sunmuş ve her yıl ahenkli vergi ödemeyi kabul etmişlerdi. Bundan Böyle Osmanlı’nın aleyhinde Bizans İmparatorları yerine kendisine vergi veren ufak Tekfurlar vardı. Konstantinopolis de bir imparatorluk başkentinden ziyade dini bir merkezdi. Hıristiyan dünyasının İslam dinine ve Türk ordularına karşı en son ve en enerjik kalesiydi ve elbette düşmemeliydi. Bu yüzden Papa önderliğinde bu kaleyi korumak için yeni Haçlı Seferleri örgütleniyordu.

Bizans’ın En Kayda Değer Sorunu

Bu dönemde Osmanlı akınlarından ve kuşatmalarından bunalan Bizans’ın en önemli sorunu, Hıristiyan dünyasındaki örgütlenmenin Ortodoks ve Katolik olarak ikiye bölünmüş olmasıydı. Bu ayrılık Hıristiyan Avrupa’nın Ortodoks Bizans’ı yeterince kollayamaması anlamına geliyordu. Bu ikiliği gidermek için ümidini yitirme içinde çırpınan İmparator ve Patrik, 1439’da Floransa Konsili’nde Katolik Kilisesi’ne boyun eğdi. Rum Ortodoks Kilisesi de Katolik Kilisesi’ne boyun eğdi. Rum Ortodoks Kilisesi ile Katolik Kilisesi kavgasında zorunlu de olsa bir ittifak dönemi başladı. Böylece yüzyıllardır süren Ortodoks-Katolik çatışması, Osmanlı’nın baskısıyla kısa süreli de olsa donduruldu. Oysa bu uzlaşma Konstantinopolis halkı tarafından hiç de güzel karşılanmadı ve Ayasofya’daki devlete ait kutlama törenleri halkın sert protestolarıyla karşılaştı. Bizans halkı Konstantinopolis’te Avrupalıyı görmek istemiyor, yeni bir Latin dönemi yaşamaktan korkuyordu.

İSTANBUL NEDEN FETHEDİLDİ?

Floransa Konsili’nde sağlanan birleşmeden daha sonra kurulan dinç Haçlı Ordusu, Rumeli’yi 1443 ve 1444’de istila etti. Lakin 1444’de Osmanlı’nın kazandığı Varna Zaferi ile Haçlıların önünü kesti. Bu son savaş Konstantinopolis’in alınyazısını belirledi. Anadolu’ya ve Rumeli’ye yayılan genç Osmanlı için Konstantinopolis’i fethetmek bundan böyle tersi düşünülemez bir mecburiyetti. İmparatorluk topraklarının tam kalbindeki bu yabancı öğe ortadan kaldırılmalıydı. Çünkü Anadolu’nun ve Rumeli’nin reel anlamda birbirine bağlanması Konstantinopolis’in fethiyle mümkündü.

İSTANBUL’UN FETHİ İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR

İstanbul’un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için zorunlu olan çok büyük toplar döktürüldü. 1452 yılında Boğaz’ın kontrolünü karşılamak için Rumeli Hisarı yapı edildi. 16 kadırgadan oluşan kuvvetli bir deniz filosu oluşturuldu. Asker sayısı iki kat arttırıldı. Bizans’ın destek almasını engellemek için destek yolları denetleme altına alındı. Cenevizlilerin elinde bulunan Galata’nın da savaş esnasında objektif kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde birincil Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece abluka başladı.

İSTANBUL’UN FETHİ’NİN KRONOLOJİSİ

6 Nisan 1453: Fatih Sultan Mehmet otağı Konstantinopolis önlerinde, St. Romanüs Kapısı (Şimdiki Topkapı) önüne kuruldu. Benzer gün büyük kasaba, Haliç’ten Marmara’ya kadar kuşatıldı.

6-7 Nisan 1453: İlk top atışları başladı. Edirnekapı yakınındaki surların bir kısmı yıkıldı.

9 Nisan 1453: Baltaoğlu Süleyman Bey Haliç’e girmek için ilk saldırıyı yaptı.

9-10 Nisan 1453: Boğaz’daki surların bir bölümü ele geçti. Baltaoğlu Süleyman Bey Prens adalarını ele geçirdi.

11 Nisan 1453: Büyük surlar dövülmeye başlandı. Yer yer gedikler açıldı. Aralıksız dövülen surlarda tahrip kayda değer boyutlara ulaştı.

12 Nisan 1453: Deniz Filosu Haliç’i koruyan gemilere saldırdı, fakat Hıristiyan gemilerinin üstün gelmesi Osmanlı ordusunda moral bozukluğuna yol açtı. Fatih Sultan Mehmet’in emri üzerine havan topları ile Haliç’teki gemiler dövülmeye başlandı ve bir kadırga batırıldı.

18 Nisan 1453 Gecesi: Padişah, ilk büyük saldırı emrini verdi. Dört saat süren hücum püskürtüldü.

20 Nisan 1453: Yardıma gelen erzak ve silah yüklü, üçü Papalığın, biri Bizans’ın dört savaş gemisiyle Osmanlı donaması arasında Yenikapı açıklarında bir deniz savaşı meydana geldi. Padişah kanımca kıyıya gelerek Baltaoğlu Süleyman Paşa’ya gemilerini her ne pahasına olursa olsun batırmasını emretti. Osmanlı donanması, sayıca üstünlüğüne karşın, kendilerinden büyük ve yüksek olan düşman gemilerini engelleyemedi. Bu başarısızlık Osmanlı ordusunda bir bozgun etkisi gösterdi. Asker orduyu terk etmeye başladı. Hemen sonra bu durumdan yarar sağlamak isteyen imparator bir uzlaştırma önerisinde bulundu. Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın desteğiyle bu teklif reddedilerek, kuşatmaya ve surların büyük toplarla dövülmesine devam edildi.

Bütün bu mağlubiyet havası içinde Fatih Sultan Mehmet’e şeyhi ve hocası Akşemseddin Hazretlerinin fetih müjdesi mektubu geldi. Fatih Sultan Mehmet bu manevi desteğin de etkisiyle bir yana saldırıyı şiddetlendirirken, öte taraftan herkesi kafa karıştırıcı yeni girişimlerde bulundu. Dolmabahçe’de demirlenen deniz filosu karadan Haliç’e indirilecekti!

22 Nisan 1453: Sabahın erken saatlerinde Hıristiyanlar, Fatih Sultan Mehmet’in şahane azminin Haliç sırtlarında, karada seyrettiği gemileri şaşma ve korkuyla gördüler. Öküzlerle çekilen 70 değin gemi yüzlerce gemi tarafından halatlarla dengeleniyor ve kızaklar üzerinde ilerliyordu. Öğleden sonra gemiler bundan böyle Haliç’e inmişlerdi. Türk donanmasının umulmadık biçimde Haliç’te görünmesi Bizans üstünde büyük bir negatif etki yaptı. Bui arada, Bizans kuvvetlerinin bir kısmı Haliç surlarını savunmaya başladığı için, kara surlarının savunması zayıfladı.

28 Nisan 1453: Haliç’teki gemi ışıklandırma girişimi yoğun top ateşiyle engellendi. Ayvansaray ile Sütlüce arasına köprü kuruldu ve buradan Haliç surları ateş altına alındı. Deniz boyu surlarında tamamı kuşatıldı. İmparatora Cenevizliler yoluyla şartsız teslim önerisi iletildi. Eğer teslim olunursa serbestçe istediği yere gidebilecek, halkın canı ve malı güvende olacaktı. İmparator bu teklifi kabul etmedi.

7 Mayıs 1453: 30 bin karakter bir şiddetle Bayrampaşa Deresi üzerindeki surlara yapılan 3 saatlik saldırı sonuca ulaşamadı.

12 Mayıs 1453: Tekfursarayı ile Edirnekapı aralarında yapılan büyük atak püskürtüldü.

16 Mayıs 1453: Eğrikapı önüne kazılan lağımla Bizans’ın açtığı karşısında lağım birleşti ve yeraltında şiddetli bir çarpışma oldu. Aynı gün Haliç’teki zincire yapılan saldırı da başarılı olamadı. Ertesi gün her yerde saldırıldı, yine sonuca ulaşılamadı.

18 Mayıs 1453: Hareketli ağaçtan bir kule ile Topkapı yönünden saldırıya geçildi. Şiddetli çarpışmalar akşama değin sürdü. Bizanslılar gece kuleyi yaktılar, doldurulan hendekleri boşalttılar. Sonraki günlerde surların yoğun top ateşiyle dövülmesi sürdürüldü.

25 Mayıs 1453: Fatih Sultan Mehmet, İmparator’a İsfendiyar Beyoğlu İsmail Bey’i elçi göndererek son kez teslim olma teklifinde bulundu. Bu teklife tarafından imparator bütün malları ve hazinesiyle istediği yere gidebilecek, halktan isteyenlerde mallarını alıp gidebilecekler, kalanlar mülk ve mülklerini koruyabileceklerdi. Bu öneri de reddedildi.

26 Mayıs 1453: Kuşatmanın kaldırılması, huysuz durumda Macaristan’da Bizans lehine harekete aşmak zorunda kalacağı, ayrıca Batı devletlerinin gönderildiği büyük bir donanmanın yaklaşmakta olduğu gibi söylentilerin artması üzerine Fatih Sultan Mehmet Savaş Meclisi’ni topladı. Bu toplantıda, her yerde beri kuşatmaya karşısında olan Çandarlı Halil Paşa ve taraftarları kuşatmayı kaldırılmasını savundular. Padişah ile birlikte lalası Zağanos Paşa, Hocası Akşemseddin, Molla Gürani ve Molla Hüsrev gibi zatlar buna şiddetle karşı çıktı. Saldırıya devam etme kararı alındı ve hazırlıkları yapma görevi Zağanos Paşa’ya verildi.

27 Mayıs 1453: Genel atak orduya duyuruldu.

28 Mayıs 1453: Ordu, gününü ertesi gün yapılacak saldırılara hazırlanmak ve dinlenmekle geçirildi. Orduda bütün bir sessizlik hakimdi. Fatih Sultan Mehmet safları dolaşarak askeri yüreklendirdi. İstanbul’da ise bir dini ayin düzenlendi, imparator Ayasofya’da herkesi savunmaya gösteri etti. Bu merasim Bizans’ın son töreni oldu.

29 Mayıs 1453: Birlikler hücum için savaş düzenine girdiler. Fatih Sultan Mehmet sabaha karşı savaş emrini verdi. Konstantinopolis cephesinde askerler savaş düzenini alırken halk kiliselere doluştu. Osmanlı ordusu karadan ve denizden tekbirlerle ve davul sesleri ile son büyük saldırıya geçtiler. İlk saldırıyı hafif piyade kuvvetleri yaptı, arkasından Anadolu askerleri saldırıya geçti. Surdaki gedikten içeriye giren 300 değin Anadolu askeri şehit olunca, arkasından Yeniçeriler saldırıya geçtiler yanlarına değin gelen Fatih Sultan Mehmet’in yüreklendirmesiyle göğüs göğüse çarpışmalar başladı. Surlara ilk Türk Bayrağı’nı diken Ulubatlı Hasan giderken şehit oldu. Belgradkapı’dan Yeniçerilerin içeri girmesi ve Edirnekapı’daki son direnişçilerin arkadan kuşatılmaları üstüne Bizans savunması çöktü.

Askerleri göre yalnız bırakılan İmparator cadde çatışmaları esnasında öldürüldü. Her yandan kente giren Türkler, Bizans savunmasını büsbütün kırdılar. Fatih Sultan Mehmet öğleye dürüst Topkapı’dan şehre girdi, bir uçtan bir uca Ayasofya’ya girerek burayı camiye çevirdi. Böylece bir devir açılıp, bir çağ kapandı.

İSTANBUL’UN FETHİ’NİN SONUÇLARI

İstanbul’un Fethi’nin Türk, İslam ve dünya açısından manâlı ve tarihin akışına yön verecek olan sonuçları vardır. böylece birçok tarihçi İstanbul’un Fethi’yle Ortaçağ’ın sona erdiğini kabul eder.

Fetihle birlikte Osmanlı Devleti, Anadolu’da kurulmuş bulunan çok sayıdaki Türk beyliğine karşısında üstünlüğünü pekiştirmiş bulunuyordu. bu nedenle İstanbul’un Fethi, Anadolu’daki Türk birliğinin sağlanmasında manâlı bir etkendir. Osmanlı Devleti’nin yalnızca Anadolu’daki Türklerin yok, bununla beraber bütün İslam ümmetinin lideri olması süreci de fetihten daha sonra başlar. Bu Nedenle Osmanlı Beyliği bir dünya devleti haline gelecektir.

Fetihten daha sonra, Osmanlı liderliğindeki İslam, dünya politikasının esas dinamiklerinden biri olmuştur. O dönemde Eski Dünya’da yaşanan bütün milletlerarası olaylarda Müslümanların belirleyici bir rolü vardır.

Avrupa Hıristiyanlığı takriben üç yüzyıl her tarafında Haçlı Seferleri ile İslamiyet’i Ön-Asya’dan çıkarmaya çalışmıştı. Bu mücadelede İstanbul Haçlılar için bir sınır karakolu işlevi görüyordu. İstanbul’un Fethi’nden daha sonra Ön-Asya’daki İslam egemenliği Hıristiyan dünyası göre kesinkes kabullenilecek ve bir daha bu toprakları kurtarmak için Haçlı seferi düzenlemeyecektir. Aksine İslam Avrupa içlerine yönelecektir. İstanbul’un Fethi Müslümanlar için Avrupa’ya karşısında kazanılmış ve uzun yıllar sürecek bir üstünlüğün açılış noktasıdır.

İSTANBUL’UN FETHİ’NİN DÜNYA TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ

İstanbul’un Fethi’nin dünya tarihi açısından önemli olmasının bir öteki sebebi de Rönesans üzerindeki etkisidir. Fetih’deri sonra birçok Bizanslı düşünür ve usta yanlarına paha biçilmez yazma eserleri de alarak, başlıca Roma’ya göç ettiler. Bu kimseler klasik Yunan kültürüne dönüşte önemli rol oynadılar ve kısa bir zaman daha sonra Avrupa’da Rönesans hareketi başladı.

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/istanbulun-fethinin-tarihcesi.html