Kalem Suresi 40. ayeti ne anlatıyor? Kalem Suresi 40. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kalem Suresi 40. Ayetinin Arapçası:

سَلْهُمْ اَيُّهُمْ بِذٰلِكَ زَع۪يمٌۚۛ

Kalem Suresi 40. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sor onlara, bakalım: Böylesi bir iddiayı savunabilecek biri var mı arasında?

Kalem Suresi 40. Ayetinin Tefsiri:

Müşriklerin ileri gelenleri, kendilerinin dünyevî imkânlar bakımından üstün olduklarını, buna karşılık müslümanların yoksul ve zayıf olduklarını görüyorlardı. Âhirete ait âyetleri ve Allah’ın müminlere va‘dettiği nimetleri işitince şöyle diyorlardı: “Eğer Muhammed’in ve onun­la birlikte bulunanların ileri sürdükleri gibi, bizim öldükten sonradan dirileceğimiz dürüst ise, bizim ve onların durumu fakat bu dünyadaki gibi olabilir. Onların sahip olacakları nimetler hiçbir şekilde bizden artı olmayacaktır. Ulaşabilecekleri en ileri düzey bize eşit olmaktan öteye gitmeyecektir.” Bunun üzerine ulu Allah “O Kadar ya, biz bütün benlikleriyle Allah’a teslim olanları, günaha gömülmüş inkârcı suçlularla bir mi tutacağız?” (Kalem 68/35) buyurmuştur. (Zemahşerî, el-Keşşâf, VI, 144)

Sonra Cenâb-ı Adalet, müşriklerin nefsânî arzularına tarafından söyledikleri sözlerin ve verdikleri hükümlerin doğru olmadığını bildirmek üzere onları susturucu sualler sormaktadır:

Birincisi; verilen hükmün içten olması için onun Allah’tan gelen bir kitapta yer alması gerekir. Size ait böyle bir kitap var da, beğendiğiniz her şeyin kuşkusuz sizin olacağını, veya seçtiğiniz her şeyin lehinize olacağını, yoksa iyi dediğinizin iyi ve fena dediğinizin kötü olacağını, veya üstünüzde sizi bağlayan bir hak ve gerçeklik bulunmayıp kafanıza tarafından istediğiniz hükmü verebileceğinizi oradan mı okuyup öğreniyorsunuz? Halbuki hükmetme salahiyeti, hayrı ve şerri tespit yetkisi sadece Allah’a aittir. Bu yetkiyi kuşkusuz bir başkasına vermemiştir.

İkincisi; bahşedilen hükmün dürüst ve geçerli olması için bu hususta Allah adı ile pekiştirilmiş yeminin ya da Allah Teâlâ’nın hususi bir taahhüdünün olması gerekir. Halbuki “her neye hükmederseniz o kuşkusuz sizin olur” diye Allah’ın size kıyamete değin geçerli olacak bir yemini, bir ahdi yoktur. Bugün elinizde kısmen bir hâkimiyet olabilir, bir kısım imkânlara sahip olabilirsiniz, zâhiren müslümanlardan üstün gözükebilirsiniz. Fakat bu böyle kıyamete dek devam edecek diye bir kanun yoktur. Bugün kuvvetsiz gördüğünüz müslümanların yarın hâkimiyeti altına girebilirsiniz. Bugün “akılsızca yapılan, çılgın” dediklerinize yarın “amma da akıllıymış” çağrıda bulunmak durumunda kalabilirsiniz. Bugün güldüğünüze yarın ağlayabilirsiniz. Çünkü işlerin neticesi sizin arzunuza göre yok, Allah’ın muradına göre tahakkuk edecektir.

Üçüncüsü; bahşedilen hükmün doğru ve geçerli olduğunu savunacak, belgelerle ispatlayacak bir kefil gerekir. Halbuki onların, ne akla ne de nakle dayanan bu asılsız iddialarını savunacak bir kefilleri de yoktur.

Dördüncüsü; bunların hiçbiri yahut, hiç değilse, Allah’a koştukları putlara başvuru ederek, onlardan aldıkları destekle hak ve hakikati kendi arzuları istikâmetinde değiştirmeleri gerekir. Halbuki yok sahte tanrılar tüm dünya bir araya gelse Allah’ın bir hükmünü bozamaz, bir gerçeği değiştiremezler. Hepsi Allah’ın hükmü karşı aşağılanmaya ve kahrolmaya mahkûmdür.

Dünyada Allah’ın davetine ve buyruklarına yüz çevirenlerin kıyamet günü halleri içler acısı bir durumda olacaktır:

Kalem Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kalem Suresi 40. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/kalem-suresi-40-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html